sadece otobüste değil diğer kapalı ve kalabalık mekanlarda bulunan insanların da psikolojisi hemen hemen aynıdır. zaten genelde sessiz osururlar ama bunun bi de kokusu vardır o duyulmasın diye dua ederler hatta nefeslerini tutarlar sanki kendileri o kokuyu duymaınca diğerleri de duymayacakmış gibi. eğer kimse osurduğunuzu anlamazsa sorun yok ama eğer biri anlarsa sakın suçunuzu kabul etmeyin gelip götünüzü koklayacak hali yok ya. ne iğrenç bi koku kim osurdu falan deyin ama bunu ilk diyen de sakın siz olmayın. dikkat çekersiniz çünkü. arabada veya otobüsteyseniz ve cam açabiliyosanız osurur osurmaz koku yayılmadan cam açın. en azından millet kokuyu dışardan geldi sanır ve koku hafifler. bu dediklerimi uygularsanız rezil olmazsınız.
onun açısından durum tam tersine olan insanın ruh hali. otobüs zaten havasizliktan, pis kokudan, her turlu igrenclikten geçilmezken yalnızca bir osuruk fazla bir şey değiştirmeyecektir.
ama grup halinde yapılıyorsa ayıp, diye de devam eder bunlar. ben değil onlar :)
işyerinde verilen yemeğin kalitesine isyan çığlığıdır bu aslında. asildir. fakat çığlık çıkacak yeri doğru tayin edememiştir. bir özürdür, iyi niyete bakıp hoş görmek gerekir.
duruma göre değişir. eğer yarım saati aşkın bir süredir otobüsteyse ve artık yapacak birşey kalmadıysa bu onun suçu değildir. yavaş giden otobüs şoforleri utansın.
çözümlemesini yapmak için uzman bir psigoloğun yetersiz kalacağı ruh halidir.
otobüs zaten tıklım tıklımdır, vücutlar orantısız şekilde hep. birinin kafası diğerinin kolunun altında, öbürünün kıçı kapıya sıkışmış falan derken;
öküzün biri, hayvanın, mandanın, kültürsüz, görgüsüz ayının biri osuruyor. ulan zaten ter kokusu, koltuk altı kokusu, apiş arası kokusu, gibi kokular içeride baygınlık hissi yaratmış, bir de senin osuruğunla mı uğraşacağız hayvan herif.
utanmadan, "kim osurdu yaa" der bunlar bir de. ayıp amk ya.