Yukarıdaki videoda gerçekleştirilen bir iddiadır. Halktan toplanan ve devletin halka hizmet için dağıttığı parayı serserilik yapıp göt gezdirerek ve boşa mazot olarak yakarak çarçur etmekte olan halk düşmanları olduğuna dair sağlam bir iddiadır. Ben döşeneceğim ama inşallah boşa döşenmiş olurum, tükürdüğümü yalarım.
iETT, Türkiye'de psikolojik testleri istihdam sürecinde ilk kullanan iki kurumdan biridir. Doksanlı yıllardaki iETT şoförleri bunun açık kanıtı olarak insanlara nasıl davranacağını bilen, tahsilini bilmem ama hayat üniversitesinden mezun tabir edilen seçkin insanlardı. Durak harici durmazlar, trafikte haşin gitmezlerdi.
Ak parti geldikten sonra ise profil inanılmaz değişti. Halk otobüsü şoförleri zaten işi ticaret olarak yaptığından onları dahil edemiyorum, ama iETT nin kendi filosunun şoförlerinde yolcuyla kavga edeninden trafik terörü estirenine, trafiği tıkayanından yolcusunu ölüme* indirenine her türlü arıza tipe rastladım.
Şimdi bütün dertlerimiz bitmiş, tersine propaganda mı yapılıyor? Azıcık delikanlı olun, kendi imkanlarınızla yapın adi herifler! Savaşmanın bile adabı var, düşmanlığın bile sınırı var. Hatta haberiniz var mı bilmiyorum, islam dini var, kutsal kitabı var.
Unutmayın bunları; bu küçücük medeniyet, insanlık, hakkaniyet arayıp da karşılığında birbirini sikecek tıyniyette adamların takiye, laf bulanıklığı ve adamsendecilik ile herşeye sahip olma hırsı ile size nefes almayı çok gördükleri her anı bir edin. Edin ki, zamanı geldiğinde kaşlarını eğip merhamet dilendiklerinde zamanında bu halka çok gördükleri insafın diyetini ödeyecek olduklarını bilsinler, bu yaptıkları yanlarına kar kalmasın.
Hayır, sadece benzin açısından da bakmayın. Durmadıkları duraklardaki insanların çaldıkları zamanlarını, insanları nelere mecbur ettiklerini de hesaba katın.
Son 15 yılda iETT de yavaş yavaş rizelileşme gerçekleşti. Geçen gün şoförü maske takması konusunda uyardım, hayırdır la ben rizeliyim dedi bana. Ne alakaysa.
yarın birgün devran dönünce buna neden olanlara gelin buraya diyecekler. işlerinden olmalarını, tazminatlarını bırakın şimdiye kadar aldıkları maaşlardan fazlasını ceza olarak ödeyecekler.
o zaman anlayacaklar kamu malı ne yetim hakkı ne.
az çok tespitler doğru. belediye akp'de olduğu zamanlar sarı iettlerin büyük çoğunluğu rize'de idi. mavi öho'lar ise ortaya karışık yarı kürt yarı karadenizli. istanbul aş'de ise durum ortaya karışık.
bütün hepsini iett camiası olarak değerlendirirsek her ay sonu psikolojik teste tabi tutulmalıdırlar.
en çok katakulli tabi ki de öho ve istanbul aş'de gerçekleşiyor. bir dönem taksim'de akbil yetersizlere kar koyarak akbil ticareti yapılıyordu şoför iştirakli olarak dışardan biri basıyordu. 1 bilet 2₺ ise 2.50 ya da 3.00₺ ödeme yapılıyordu. bu bir anlamda şoför ve anonim akbil ile ticaret yapanın suçu olduğu kadar, akp yönetimindeki ibb'nin de suçuydu. çünkü o bu bahsettiğim olaylar gece 12'den sonra akbil dolumu kapalı olan yerlerde oluyordu. neyse ki çözdüler, artık yolcu üşenmeyip 10 metre yürüdüğünde otomattan akbil doldurabiliyor bir çok merkezi bölgede.
fakat iş öho'ya gelince durum değişmiyor. kadıköy e-10 otobüsünde bir çok olay oluyor. ben bir dönem her gece e-10 ile dönüyordum başlıca şahit olduğum olaylar şunlar oldu hat bazından çok genel izlenimlerimdir. istanbul seyahat ederken illa ki denk geleceğiniz türden hadiselerdir yani ;
1) klasik akbil ticareti
2) sosyal kartlar geçerli olmasına rağmen, uzunçayır'da yaşlı bir çift "oğlum sosyal kart geçer mi,yenisahra'ya gideceğiz ?" diye sorduğunda, geçmez amca dediği gibi yolda bırakıp devam etti. tabi peşinden ibb beyaz masaya şikayet ettim. şu konuda yanılmayın eskiden e-11 hattı yok. o zamanlar e-10'a express tabelası asılırdı,express hatta geçmezdi ama bahsettiğim olay artık e-10'u standart çift bilet ve abonmanların,sosyal kartların geçerli olduğu, e-11'in ise yalnızca nakit olarak bakiye tahsil eden express hat olarak ayrıldıktan epey sonraki döneme denk geliyor. yani o yaşlı çiftin hakkını kullanmasına engel oldu şoför.
3 ) yine bir e-10 şoförü, öğrenci aylık ve ücretsiz kartlar için bir tanıdığıyla konuşurken söyleniyordu. "geçmesin,bir şey kazanmıyoruz zaten,kaldırsınlar " falan filan. tabi aynı öho'lar bakımsız otobüsleriyle "yok maliyetlerimiz arttı,yok öyle yapıcaz yok böyle yapıcaz" diye bahanelerle her ihale dönemi zam istemeyi biliyor.
4) çok sıklıkla öholar %45'i, otobüse durağa gelmeden kapıyı açarlar,pek durma niyetleri yoktur 5-10 km'de gitme arzuları vardır ve siz bu embesilin duracağı yok deyip ya durun da ineyim dersiniz o sıra şoför kaşlarını çatar.
5) yine bir diğer %45lik embesil öho şoförleri, durmayı akıl eder ama siz tam önce bir ayağınızı dışarı atarsınız ikincisini dışarı atacakken basarlar gaza. özellikle abartmıyorum bunu en az 20 kere yaşadım. 20 kere saplantılıymı gibi şikayet verdim. her defasında akp yönetimindeki ibb, tahkikat başlatılmıştır,tekrar şikayet konusu olması halinde cezai işlem uygulanacaktır, diye cevaplar geldi hep. yani illa dengeni kaybedeceksin ve vücudunun bir kısmı arka tekerin altında kalacak ve ezildikten sonra şoföre ceza verilecek demek oluyor bu.
6) öholar ve ibb aş'de eğer ki o gün kendileri için yeterli kazancı sağladıklarını düşünürseler, dilekleri durakta durup dilediklerinde durmazlar.
öho ve ibb aş'de de benzer tavır söz konusu oluyor,kafasına esmezse girmiyorlar durağa. hele 10-15 öğrenci görünüyorsa tamam kaçıyorlar. he öğrencileri yalnızca şurada almamalarına hak veririm "haydarpaşa teknik lisesi durağında" öğrenciler otobüse el kaldırıp durduruyorlar sonra pazarlık yapıp abi bizi kadıköye atar mısın diyorlar çoğunlukla. orada insiyatif söz konusu olabillir zaten 1 durak var alayım gitsin de diyebilirsin, almıyorum da diyebilirsin eyvallah. ama e-5 güzergahında öğrencileri görüp de "ulan şimdi aylık basacaklar boşver bas gaza" diye düşündükten sonra kaçıp gidemezsin arkadaş !
7) sarı iett şoförlerinin de bir derdi var "seferi zamanında tamamlamak". gerçi bu öho ve ibb aş'de de var. ama sarı iett dışındakiler çok fazla iplemezler bunu. ama sarı iettler bu görevi zamanında yapıcam diye otobüsün kilometre kilidi açık olsa ibreyi 180'e vurmaya pek hevesliler. neyseki 80-100 ile gidiyorlar. ama 80-100 diye küçümseyin ne var bunda demeyin. bugüne dek bindiğim ortalama 100 iett otobüsünün ortalama 60-70'i körüklü. yani önde ani bir şey yaparsan körüğün şoföre yakın kısmı 1 kere, uzak kısmı 2 kere yaşıyor bu durumu. eyvallah istanbul trafiğinde yol kapmaca yapmak gerekiyor bazen. ama bu özel şahsi araçla yapılabilecek bir şey. yani altındaki şahsi aracın değilse ve yolcuları sağ salim götürme sorumluluğu taşıyorsan o aracı ona göre kullanman gerek. iett şoförleri daima yarış halindedir yani hem süre ile hemde çevreki araçlarla. 80-100 diye küçümsenen o kmlerde o şoförlerin aklı yarışta olduğu için bir anda durak el gördüklerinde asılırlar frene ve o esnada ayaktaysan en arkada olsan bile kendini şoförün yanına fırlamış bulursun fren etkisiyle. ben bir bebekli kadın gördüm. onun da şansına sadece körüklü kısımda yol istikametinin tersine bakan koltuk kalmış. kadın oturdu oraya bebeğiyle. şoför tarafına yakın olan ve en arkadaki koltuklar bir takım korkuluklar var da hiçbir manası ve koruyuculuğu yok bebekler için. yani bebekler için sadece toplu ulaşımda deniz hatları güvenlidir, bunun dışındaki tüm toplu taşıma araçları son derece tehlikedir eğer ki bebeğinizi, bebek arabasıyla otobüsteki kemere sabitlemezseniz ki bu da çok koruyucu değildir. o bebekli kadına geri döneyim. kadın zaten ters yönde oturuyor hemde körüğün orada. dolayısıyla şoför dediğim gibi yol kavgaları içinde ilerdeki durağa geldiği sıra ani fren yaptı. direkt gözüm o bebeğe ilişti bir şey oldu mu diye. annesinin kucağında, yalnızca onun kollarına emanet gidiyor bebek. yerinden fırlamamış olmasına sevindim. çünkü araba önce öne çekiyor sonra geri atıyor. dolayısıyla bu bebekte tam bu geri atımda, ters yönde oturmalarından ötürü fırlayabilir diye hayatımın aksiyetlerini yaşadım. kaç kere şoför fren yaptı gereksiz sertlikte. yani sakin bir kullanımı yok. neyse otobüs bizim semte dönen köprüden döndü, semt içine gireceği sıra "e5'ten buraya buraya gelene kadar o kadar çok sert fren oldu ki gidip uyarma ihtiyacı hissettim artık". gittim şoförün yanına yalnızca tek cümle ettim. "otobüsü biraz daha sakin kullanmanız mümkün mü?" dedim. niye ben nasıl kullanıyorum,görmüyor musun trafik var nasıl sakin kullanayım dedi. o sıra konuşurken otobüs hafiften yavaşlamıştı, yani hafif fren yaptı o sıra köşeği döneceği sıra "işte dedim şu an nasıl sakin kullanıyorsanız,buraya gelene kadar da öyle kullanamanız gerekiyordu. illa şikayet mi edelim yani dedim." sonra geri orta kısma gittim. şoför bağırdı, gel buraya dedi. geliyorum bakalım ne olacak dedim. bazı teyzeler kavga edicem sanıp oğlum uyma ona gitme dedi göz kırptım sıkıntı yok diye gittim şoförün yanına. sen ne demek istiyorsun sakin kullan diye,görmedin mi trafik vardı,bu araba körüklü körüklü az o beyninizin içinde akıl olsun dedi. benim şarterler attı tabi. "bana bak, arkada küçük bebekler var, sen sert fren yaptıkça düşme tehlikesi yaşıyor. kendimi canımı geçtim umrumda değil, o bebeklerden birinin başına bir şey gelirse hesap veremezsin ona göre kullan otobüsü " dedim. köpürdü iyicene, in otobüsten aşağı dedi. ineceğim dedim, peşine polisleri de yollayacağım ama arayıp ihbar edeceğim seni yolcuların hayatını tehlikeye attığın için dedim. şoförde " selamımı da söyle" dedi. işte böyle bir manyaktı bu da.
daha şahit olduklarımı yazsam neler neler var,sizlerde şahit olmuşsunuzdur. o yüzden bu iett şoförleri gerçekten üniversite mezunu seçilmediği sürece, iett'den bir halt olmaz. öho benim fikrime göre kaldırılmalıdır tamamiyle. bunun yerine ibb aş'ne yine iett'de olduğu gibi üniversite mezunu şoförler alınmalıdır. yoksa iett otobüsleri geleceğin en büyük tımarhaneleri olacaktır hem şoför için hemde halk için.
