halk müziğimizi geçmişte itici yapan şablonlardır. türkü başlangıcındaki ilk iki mısra
türkünün hikayesi ne olursa olsun o türkü ile ilgili olmayan saçma sapan ifadelerdir.
başlıktaki türkü örneğinde ;
dağdan kestim kereste,
kuş besledim kafeste.
dediler yarin hasta,
yetiştim son nefeste.
yani dağdan kereste kesmese ve de kafeste kuş beslemese son nefesini vermekte olan sevgiliye yetişememe durumu vardır.
yine bu türkü nakaratında ;
" al yanaktan dişlerim " ifadesi mevcuttur.
son nefesteki sevgiliyi dişlemek neyin nesidir.
son yıllardaki türkülerdeki beğeninin artmasını bu şablona uymayan neşet ertaş gibi ustalar sağlamışlardır. bu gibi ustalar temalarını türkünün tamamında işleyerek halk müziği gibi bir hazinenin kilidini açarak içindeki cevherleri bizlere sunmuşlardır..
bu olay karadeniz müziğinde ise günümüze kadar gelmiştir. örnek olarak;
gökhan birben - dere beni boğamaz
dere beni boğamaz,
denizemi dalayim.
oldunuz iki tane,
hanginuzi alayim.
görüldüğü gibi ilk iki musrada derenin bizi boğamadığı ve boğulmak için denize dalmamız gerektiği anlatılmaktadır. fakat son iki mısrasında ise durum başkadır. şair son iki mısrada iki sevgili arasında kararsız kaldığını anlatmaktadır. bunun dere veya denizle bi ilgisi yoktur.
belki kafiyeyi oturtmak, belki alaycı bi tavırla 'ikinizde benim olmayın, bana kızmı yok' düşüncesi ile karşı tarafı rencide edecek bi şekilde hem komik, hem düşündürücü, hem duygusal, hem çelişkili bir dörtlük yaratılmıştır. böyle olunca da dinleyici hangi moda gireceğini şaşırır. eğer bunlar düzenlenip yapılmışsa ayakta alkışlanmayı haketmiştir.