proletarya ile işçi kesimi arasında dağlar kadar fark var, öncelikle bunu anlamak zorunda bu devrimci liseliler. yani senin eziliyor dediğin işçi, cahil olduğu sürece, okumadığı sürece ezilen bir işçi olarak kalmaya devam edecektir. sen ne yaparsan yap, adam okumuyor, anlamıyor, sevmiyor. onun için ölsen bile, anlamaz. mal çünkü.
proleter dediğin adamı işçiden ayıran fark da burada, okuyan, öğrenen, sürekli gelişen ve çevresindekilere doğruyu aşılayan adamdır proleter. her işçi de bu yüzden proleter değil işte...
laf-ü güzaf meselesi yeterince kol gezmekte; adaletin olmadığı yerde anarşi başlar.
nedir bu vergi? nedir bu yasa? niçin özgür değilim? neden özel hastanelere para veriyoruz? niçin parasız eğitim alamıyoruz? soruları sorar durur gencimiz lakin kalk meydana çıkalım dediğimizde; ders çalışası gelir bu arkadaşların..
edit: eksiler çuvallamasına geliyor, sanırım akp demokratları yahut milliyetçi hareketten yazarlar çok yadırgamış bu lafı. yoksa cumhuriyetçilerde mi vardır :)
türkiye sosyalist hareketinin önderi, Hikmet Kıvılcımlı'nın yolundan giden emperyalizme, faşizme, gericiliğe karşı kararlı bir şekilde mücadele eden örgütlü lise, örgütlü mücadele şiarıyla hareket eden halkın kurtuluş partisi'nin liseli koludur.
