sayın vilfredo pareto'nun seçkincilik yaklaşımı her geçen gün bana daha çok yaklaşıyor. peki nedir bu yaklaşım? aysun kayacı'nın "dağdaki çobanla benim oyum bir mi?" şeklindeki sözleri ile özetleyebiliriz.
açacak olursak pareto, siyaset gibi önemli eylemlerin yetkin ve uzman kişilerin elinde olması gerektiğini savunmuştur. ona göre, karmaşık toplumsal sorunların çözümü ve yönetimi, yalnızca eğitimli ve deneyimli bireyler tarafından yapılmalıdır. bu bağlamda, elitlerin, toplumun çıkarlarını gözeterek karar almaları ve liderlik etmeleri gerektiğini belirtir. aynı zamanda bu liderleri belirleyecek kişiler de köyünde hizmet gelirse kullanan gelmezse var olana razı olan, devlet politiklarından onu ekonomik olarak etkileyenleri kültürel ve dini biçimde sadece lanetlemekle yetinen kimseler olmamalıdır.
pareto bu yaklaşımıyla, demokrasinin yanı sıra elit yönetimlerin de önemine vurgu yapmıştır. yani sadece halkın oylarıyla değil, aynı zamanda bu oyların arkasındaki bilgi ve deneyimin de dikkate alınması gerektiğini savunmuştur. elitlerin, toplumun yönlendirilmesinde ve gelişmesinde önemli bir rol oynadığına inanır. sonuç olarak seçen de seçilen de yönetim, siyaset gibi alanlarda yeterli ve bilumum alanda asgari bir bilgi birikimine sahip olmalıdır. elbette bu yaklaşımdaki elit ilk aklınıza gelen anlamında değildir. kendi alanında uzman olan kişidir. örneğin ben sıradan bir vatandaş olarak bodrum'daki marinaya çökemem, bunu yapacak kişi de bu alanın seçkinlerinden olmalıdır ki bunu söylediğimde isimler direkt aklınıza geliyorsa o kişiler elittir.
Dün gece cevcetle whisky almış pahalı onu içtik bahçelerinde. Abi Türkiye yi kıskanıyor dünya dedi. Nerden biliyon dedim abi gavur bunu içermez be ikimilyon verdim buna dedi. Çek denyıls.
