halkın içinde aç olan mutlaka olacaktır, gece kulüpleri de tıklım tıklım dolacaktır. suçlu aranmak isteniyorsa bu eşitsizlik konusunda, gece kulüplerini tıklım tıklım dolduran insanlardan başlamak ahmaklık olur.
gündeme getirilince sürekli bişeyler bahane edilerek unutturulan ülkenin utanç tablosudur.
''boşver onu sen evet de önce. biz onu sonra hallederiz. kömür lazım mı?''
yazıştırmayın beni çok doluyum. bir patlarsam ortaya şöyle bir tablo çıkabilir.
bu ülkede bir ay çalışıp da kirasını dahi ödeyemeyen insanlar varken; çocuklarına defter kitap alamayan, on gün götürüyorsa yirmi gün evine ekmek götüremeyen insanlar varken, bazı insanların gece kuluplerinde bir işçinin bir aylık maaşını hesap olarak bırakmasının, yine bu durumu; yaparız ulan sana ne, zengin olmak suç mu, allah verdi ben yedim gibi ucuz söylemlerle geçiştiren arkadaşların vicdanlarında muhakeme yapması gerektiğinin altını önemle belirten tespittir. iyi tespittir. acilen ihtiyacımız vardır böyle tespitlere.
bu durum; komşusu açken tok yatmaktan, kapitalizmin değirmenine su taşımaktan öte bir şey değildir.
ne müslümanlıkla bağdaşır, ne insanlıkla...
çalışarak insanca yaşama hakkını kazanamayacağını anlamışçasına yüzleri kaygılı, tedirgin, şans oyunları oynatan büfelerin önünde uzun uzun kuyruklar oluşturan insanlar; evet, bu insanlar sizlerin eseri. övünün.
otuz gün çalış, on gün karnın doysun, yirmi gün aç kal. karından utan, kızından; oğlundan; adamlığından utan.
yazık! acınacak haldeyiz.
acıyın bize ey insanlar.
bağışlayın bizi...
insanlar çalışıp kazanıyorsa istediği gibi harcama hakkına da sahiptir. sorun gece klüplerinin dolu olması değildir.
insanlar orada eğlenemezse kalkar yurt dışına gider ki bu ne çözüm, ne çaredir. eğer bir sorun varsa bu da mesela bizi teğet geçen ekonomik krizdir, işsizliktr.
ve eğer bu ülkede bütün ekonomik veriler iyi çıkıyorsa halkın da aç olmaması gerekir.
bir işletmede 15 kişi çalışıp 1 kişi zengin oluyorsa ve yüzlerce işletme varsa gece kulüplerine yüzlerce kişinin akın etmesi gayet normaldir. geriye kalan 15*100 'ler ise 2 gün şu kadar kıssam 3. gün çocuğuma et alabilir miyim? derdindedir. Eşitlikmiş ne eşitliğinden bahsediyorsun?
'halkın fakir olması' olgusuna şüpheyle yaklaşılmasına neden olan durumdur.
babamın da lüks restoranların önünden her geçişinde ve her seferinde restoranın otoparkına sığmayıp, yola taşan son model arabaları görünce, 'hani fakirdi lan bu halk' diye söylenmesine yol açar her daim.
Ki haklıdır da, kime sorsan ağlıyor efendim para yok diye...
'peki bu ülke bu kadar fakirse,kim dolduruyor ulan bu pahalı mekanları?' diye haykırası geliyor insanın...
tıklım tıklım dolu gece kulüplerinin içerisinde bulunan birey sayısını, aç halkı oluşturan birey sayısına oranladığımızda elde ettiğimiz sonucun, aslında bize bir bok anlatmayacağını gördüğümüz önermedir.
MESELE bazı yazar kardeşlerimizin dile getirdiği üzre zengin fakir ayrımı yapmak ya da zenginin parasına göz dikmek, zenginin hakkı olduğunu düşündüğü, kazandığını harcayabilme özgürlüğüne saldırmak istemek değil.
mesele cebinde kendisine misli msli yeten parası olanın, çalışıp çabalamasına rağmen cebinde ihtiyaçlarına yetecek parası olmayana, rencide etmeden ve tüm samimiyetiyle, kazancından insan olmanın gereği olan payı verememesidir ki hiçbir çaba başkasının açlığının gölgesinde vijdan rahatlığı ile tepinmeyi haklı gösteremez.
biz komşusu açken tok yatmamayı atalarımızdan salık almış soylu bir milletiz. kaldı ki türkiye cumhuriyeti gibi asil bir milletin ferdi olmanında ötesinde insan olabilmenin gereği yarınında düşebileceği sıkıntılarıda öngörerek, insanın peşin peşin yokluğu ve yoksunluğu yüreğinde hissedip, toplumun ve dünyanın ihtiyaç sahibi fertlerine kol kanat germesidir.