"türk tarihçilerine bir öneride bulunmak gerekirse diyebilirim ki daima belgelere sadık kalın. eğer hakikati ortaya çıkarırsanız bu daima bizim lehimizedir, çünkü bugüne değin tarihimiz hakkında yazılanların çoğu ya yalandır, ya çarpıtmadır. eğer mübalağa yaparsanız kendinizi kabul ettiremezsiniz, sizi ciddiye almazlar."
prof. dr. halil inalcık
Belki de 20. ve 21. asrın en büyük tarihçisiydi. Yazmış olduğu bilimsel yayınlarla Osmanlı tarihinin eksik kalan epey parçasının tamamlanmasına sebep olmuştur. Bunun dışında sonuna kadar Atatürkçü ve çağdaş bir insan olmuştur. 29 Ekim konulu konferansta Atatürk'ün vefatını anlatırken duygulanıp gözyaşlarına boğulmuştur. Bunun üzerine bütün salon kendisini ayakta alkışlamıştır.
Halil inalcık denen şahsiyeti Tarih kategorisine koyup Ordinaryus Profesör Doktor Fuad Köprülü'yü nasıl yan yana getirip en iyi Tarihçi diyorsunuz? aklınızı mı yediniz siz.
"Sadece oy kazanmak için, şehirlerimizin yapısını kangren eden ve bunu bilerek gecekondu uygulamasını teşvik eden parti liderlerine ancak Türkiye’de rastlanabilir."
Halil inalcık, Türklük Müslümanlık ve Osmanlı Mirası
"Tarihçilerin kutuplarının kutbu idi, bütün eserleri buna sağlam delildir. (ebedi aleme) Yolculuğu ile, ilim artık öksüzdür, tanrının yazdığı bunu böyle emretmiştir. Şimdi mutlaka Fatih'in bağrındadır, fethi ondan dinliyordur biz burada boynu bükük kalmışken..."
bir türlü okuyamadığım, uzun zamandır kitaplığımda okunmayı bekleyen, aynı zamanda hoca'nın doktora tezi olan, tanzimat ve bulgar meselesi isimli eserini büyük bir keyifle okudum. biraz önce bitti. bugünlerde yazılmış birçok doktora tezinin birkaç senelik dahi ömrü olamayabiliyorken 1940'larda savunulmuş bir tezin hala hayranlıkla ve keyifle okunması dikkate değer. bazı insanlar gerçekten çok kalıcı işler yapıyor. takdir etmemek mümkün değil. karpat da öyle mesela. neyse. kitaba dair de birkaç söz söyleyelim.
klasik diye tabir edebileceğimiz bu eserin yazıldığı zamanlara hakim modernleşme perspektifini taşıdığını ve bugün fazla demode sayılabilecek decline paradigme sıkı sıkı tutunmuş olduğunu söylemeliyiz. öte yandan devlete sürekli atfedilen -adaleti gözeten, iyi niyetli- sıfatlar yine bugün tartıştığımız gibi yanıltıcı bir esansiyalizasyon. genel olarak, osmanlı çok iyi niyetli idi; fakat bölgesel kuvvetler ve dış güçler işi yokuşa soktu, gibi bir teması var. ayrıca, benim de hocam olmuş olan, attila aytekin'in de osmanlı'daki köylü isyanları ile ilgili bir makalesi de aynı literatürden değerlendirilebilir. bir makale daha vardı, önemli. ama unuttum şimdi. hatırlarsam editlerim.