Güneşin ışınlarını ve esen yeli teninizin daha fazlasıyla ve giysilerinizin daha azıyla karşılayabilseniz ne iyi olurdu.
Çünkü hayatın soluğu güneşin ışığında ve eli de esen yeldedir.
Halil Cibran
Bin sene önce komşum bana
'' Elemden gayrı bir şey olmadığı için hayattan nefret ediyorum ''
demişti.
Dün mezarına uğradım.
...Hayat, kabri üzerinde raksediyordu.
Yüreğimin en derininden bir kuş yükseldi ve göğe doğru uçtu.
Yükseğe, daha yükseğe çıktı, büyüdü, daha daha büyüdü.
Önce bir kırlangıç gibiydi, sonra bir tarlakuşu oldu,
...sonra bir kartal, sonra bir ilkbahar bulutu kadar büyüdü
ve sonra yıldızlı gökleri doldurdu.
Bir kuş yüreğimden göğe uçtu.
Ve uçarken büyüdü.
Ama hâlâ yüreğimden çıkmadı.
* * *
Ey benim inancım, benim yabani bilgim,
senin yüksekliklerine nasıl uçacağım
ve insanın gökyüzüne yazılmış olan büyük benliğini
seninle nasıl anlayacağım?
içimdeki bu denizi nasıl sise dönüştüreceğim
ve ölçüsüz boşlukta seninle nasıl hareket edeceğim?
Tapınaktaki tutuklu, onun altın kubbelerini nasıl görür?
Bir meyvenin göbeği nasıl olur da meyveyi kuşatır?
Ey benim inancım,
bu gümüşten ve fildişinden çubukların ardında zincirliyim
ve seninle birlikte uçamıyorum.
Yine de yüreğimden göğe doğru yükseliyorsun,
seni yüreğim tutuyor ve ben huzur bulacağım.
Bana mutluluktan söz etme; anısı beni mutsuz ediyor.
Bana huzurdan söz etme; gölgesi beni korkutuyor;
Ama bak bana, sana,
Cennet'in kalbimin külleri içinde yaktığı mübarek feneri göstereceğim;
seni bir annenin yegane çocuğunu sevdiği gibi sevdiğimi biliyorsun.
Aşk seni kendimden dahi korumayı öğretti bana.
Beni, seninle birlikte uzak diyarlara gitmekten alıkoyan şey, ateşle temizlenmiş o Aşk'tır.
Aşk, senin özgürce ve erdemli bir şekilde yaşamana imkan vermek için, içimdeki arzuyu öldürüyor.
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değildir.
Onlar yaşamın yaratıcı gücünün oğu...lları ve kızlarıdır.
Onlar sizden değil, sizin aracılığınızla doğmuşlar.
Sizlerle birliktedirler ama sizin değillerdir.
Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini barındırabilirsiniz ama ruhlarını değil.
Çünkü onlar, sizin düşlerinizde bile gidemeyeceğiniz
Geleceğin evinde otururlar.
Onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama onları kendinize benzetemezsiniz.
Çünkü yaşam durmaz: geriye değil, ileriye akar.
Sizler birer yay, çocuklarınız da geleceğe fırlattığınız canlı oklardır...
bu lübnan' ın havasından mıdır, suyundan mıdır bilinmez fakat kültürel birikimi üst safhada birçok yazar, şair, ressam, felsefe yazarı çıkar buradan.
halil cibran' da bunlardan birisi.
Gülümsedi ve dediki ' Kanatların nerede peki? '
Elini tutup omzuma koydum ve ' Burada ', dedim.
' Kırılmışlar ', dedi.
fırtınalar ve daha bir çok okunulası, kütüphanemizde bulundurulası kitapların yazarı, güzel düşüncelerin yazarı..
felsefeye ilgiyi duyanlar için ilaç gibi gelecek kitapların yazarı.
Durmaksızın yürüyorum bu kıyılarda,
kumla köpüğün arasında.
Yükselen deniz ayak izlerimi silecek,
rüzgar köpüğü önüne katacak,
ama denizle kıyı daima kalacak.
Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.
Anımsamak bir tür buluşmadır.
Unutmak ise bir tür özgürlük.
Sevgililer birbirlerinden çok
aralarındakini kucaklarlar.
Arkadaşlık her zaman için
tatlı bir sorumluluktur,
asla bir fırsat değil.
Ancak büyük bir acı veya büyük bir sevinç
senin gerçeğini açığa çıkarabilir.
işte böyle bir anda
ya güneş altında çıplak danset,
ya da çarmıhını taşı.
insanlık, sonsuzluğun dışından
sonsuzluğa akan bir ışık nehridir.
Şafağa ancak
gecenin yolunu izleyerek ulaşılabilir.
Gariptir ki,
kimi zevklerin tutkusudur,
acılarımızın bir kısmını oluşturan.
Kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçeklesmesi arasındaki mesafe,
yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir.
Cennet orada,
şu kapının ardında,
hemen yandaki odada;
ama ben anahtarı kaybettim.
Belki de sadece koyduğum yeri unuttum.
Kuş tüyünde uyuyanların düşlerinin,
toprak üzerinde uyuyanlarınkinden
daha güzel olmadığı gerçeğinde,
yaşamın adaletine olan inancımı
yitirmem mümkün mü?
Bana kulak ver ki,
sana ses verebileyim.
Karşındakinin gerçeği
sana açıkladıklarında değil,
açıklayamadıklarındadır.
Bu yüzden onu anlamak istiyorsan,
söylediklerine değil,
söylemediklerine kulak ver.
Söylediklerimin yarısı beş para etmez;
ama ola ki diğer yarısı sana ulaşabilir
diye konuşuyorum. halil cibran
lübnan asıllı şair ve ressam. mistik öğeler içeren yazıları, eserlerini bütünleyen resim ve çizimleriyle ünü doğudan batıya yayılan adeta bir bilge. yüreğin ve aklın derin yansımalarını eserlerinde işlemiştir.
tüm yozlaşmışlık ve bulantılar içinde meleği bulmaya çalışmış çok yönlü adam. yaşarken anlaşılmamıştır, ona deli gözüyle bakan kitle büyük olmuştur. o, sessizliğin asaletini ve felsefenin inceliğini kovalamıştır tüm hayatı boyunca. bomboş bir apartman dairesinde, beş parasız vefat ettiğinde yıllar sonra anlaşılacak ermiş gibi bir bilgelik eserini ardında bırakmıştır.
insanlığın nerede olduğunun, daha doğrusu insanlığın her zaman çoğunlukta ve akıllı olduğunu zanneden ortalama / vasat / sıradan (sevdiğinizi seçin) kitlesinin ne halde olduğunun en güzel kanıtlarından biridir cibran. benim tercihimle "vasat" denen güruh, her türden ideolojinin iktidara geçtikten sonra orada kalabilmesi için gerekli olan insan topluluğudur.
ta aristo zamanında önemi anlaşılan bu topluluk için, adı geçen "filozof" nabza uygun şerbeti vermiş, o zamandan bu zamana da çeşitli "filozoflar" vasat için bolca üretim yapmışlardır.
hepsi de en fazla "ferrarisini satan bilge" kadar değerlidir. bu başlık altına da alıntılandığı üzre, ancak alıntılamaya yarayan, tamamen boş laflardan ibaret haplar üretmişler, vasat'ın filozof / bilge / şair ihtiyacını gidermişlerdir. (bu noktada entelektüel-vasat'ın şairi oruç aruoba'yı anmadan geçmemeliyiz tabii, örnek olarak.)
vasata üretim yapmanın "doğru" yolu, vasat aklıyla kavrayabileceği kadar basit bilgiyi ya da yine vasat aklıyla kavrayabileceği kadar basit dogma'yı zerk etmektir. hepsi bu kadardır. örneğin nietzsche gibi dozajı biraz kaçırırsanız aforizmalarınızda, ancak üst-entelektüel-vasat içinde alıcı bulabilirsiniz.
vasat için uygun bir bitiş cümlesinden özenle kaçınarak entrymizi bitirelim; evet, biz de burada vasata destek veren vasat insanlarız, burada ve bütün sözlüklerde.