hanefi avcı nın mit müsteşarlığı gibi arzu ettiği makamlara ulaşamadan emeklilik günleri yaklaşınca sözüm ona kahramanlık yaparak faraziyelere dayalı yazdığı kitap. buna ne sebep olmuştur, neyin karşılığıdır bu zamanla ortaya çıkacaktır.
unutulmasın türkiye de artık hiçbir şey gizli kalmıyor...herşey eskisine nazaran şeffaf.
kitapta...
diyor ki istanbul emniyette cemaat kendi cihazlarıyla dinleme yapıyor... delil yok...
baykal kaseti cemaat işiymiş... delil yok...
zamanını gelince kullanmak için bir çok siyaset adamı ve asker sivil bürokratın kaseti var diyor...delil yok...
x adamı cemaat istemedi ondan hapse girdi diyor...delil yok...
ergenekoncularda ortaya çıkan kasetler cd ler cemaat üretimi diyor...delil yok...
habervaktim bile cemaatin diyor...delil yok...
kitapta bunun dışında mantık hatalarıda var...
mesela istanbul emniyeti daha önce aranmış...hanefi avcının bahsettiği cemaat cihazları(!) bulunamamış...
gene hanifi avcı hsyk nın savcıları atadığını bilmiyormuş gibi özel yetkili savcıları cemaat atattırdı demiş...
hanefi avcı danıştay davasını ergenekonla cemaat birleştirdi diyor...güzel ama bunu yargıtay 9. daire yaptı...
örnekler o kadar çok ki...
mantıktan sık sık uzaklaşılıyor...
hanefi avcı kitabın başka bir yerinde diyor ki...
bir gazeteci, sözde cemaatten bir emniyet mensubuna sormuş eski emniyet genel müdürünü niçin harcadınız...?
sözde cemaatten polis cevap vermiş...
bilgisayarında cemaat yapılanmasına dair dosya bulduk...
şimdi elimizi vicadanımıza koyup düşünelim...
-bu tip ispatı imkansız dedikodu ile insanlar suçlandırılabilir mi?...
-üstelik bunu hukuk ilkelerine aşina bir emniyet amirinin yapması yakışı kalır mı..?
-böyle bir hadise bir defa mantığa,akla ters gerçekten böyle bir sebep varsa bile tutup bu meçhul gazeteciye ballandıra ballandıra anlatılır mı?...
bazılarının balıklama atladığı kitap aynen böyle bir şey işte...
her hafta aydınlık dergisinde var bu tip iddialardan...
biz bu cumhuriyeti ajanlarla, amerikan yanlısı hainlerle beraber kurmadık, biz bu topraklarda ilelebet var olacağız, siz ise tarihin karanlık sayfalarına yok olup gideceksiniz...
tarih elbet bu cemaatçilere gerken dersi verecektir.
tüm somut delillere rağmen Hanifi Avcı ya göre Ergenekon, Balyoz, Kafes, Erzincan iddianamesi, Danıştay saldırısı başta olmak üzere yargıya yansıyan olayların birçoğunun içi boş...
tek tehlike var, cemaat.
silahları yok,
mühimatları yok,
faili meçhulleri yok,
ama olanlardan daha tehlikeliler.
şakirt yavrularının ve çakma demokratların "tam da referandum öncesi, zamanlamasına bak! işte bu artniyet göstergesi" diyerek karalamaya çırpındıkları kitap.
be hey lavuk! adam ne anlatıyor? cemaatin devleti ele geçirmeye çalıştığını. eğer söylediklerine inanıyorsa bu adam, elbette zamanlamasına dikkat edecek, insanların dikkatini buraya çekecek ve ona göre tavır almalarını isteyecek. bokunda boncuk bulmuş ergenler gibi" zamanlaması manidar" demek için ya beyinsiz ya mal olmak lazım.
bu arada, bu yavru yobazlar, yaş devam ederken haklarında tutuklama kararı çıkarılan ve yaş bittikten hemen sonra tutuklama kararları kaldırılan onlarca general söz konusu olduğunda "zamanlama zamanlama" diye bik bik etmiyordu değil mi? neden?
iktidarın götü her zora girdiğinde "yok suikast hikayesi, yok kepçe ile cephanelik kazıları yapılırken" zamanlama önemsiz miydi? ha çük kafalılar?
siktirin gidin çay demleyin ibne yavruları! adam gibi bir eleştiriniz yok susun da bok kokusu yaymayın etrafa.
emniyet müdürü hanefi avcının devletteki cemaat yapılanmasını deşifre ettiği bazıları tarafından uydurma olarak nitelenen ve yaşayan birinin gerçekleri görerek kalema aldığı kitap.
delinin biri taş atar kırk akıllı çıkaramaz tadında, zamanında çok gördük biz bunları dediğimiz manşetle gelen ve yine manşetle gidecek olan yapıtlardan birisi...
cadı avının işaret fişeği olabilecek yazardır. tün bu baskılara, yıldırma harekatlarına rağmen, hala bir babayiğit çıkıp her şeyi açıkca çatır çatır anlatıyorsa bir umut var demektir bu dar boğazdan çıkmak için.
ee elbet gün gelir, benim zeki,çevik ve ahlaklı milletim uyanır da siz o tahttan inersiniz. ben o zaman görürüm sizin pembe götünüzü fetoşcuklar.
muhtemelen gülen cemaatinin yazdırdığı kitaptır, zira siyasetle o denli içli dışlı hale geldiler ki kitaptaki gibi sadece emniyet ve yargıyı ele geçirmişler dediğinizde buna da şükür biz daha fazlalar sanıyorduk karşılığını alıyorsunuz.
haliçte yaşayan simonları; yani bok içinde yüzdüğü halde hala daha kendisine tecavüz edenlerin bokunu yiyenleri ifşa eden kitap.
bu bok yiyiciler olduğu mühletçe memlekete sıçan şerefsiz de bol olacaktır.
konuyu daha iyi anlamak, bokun nasıl mide bulanmadan yenildiğinin; gerektiğinde insanın bacısını bile ona buna nasıl peşkeş çektiğinin, yani nasıl şerefsiz olunduğunu öğrenmek için ise lütfen kendisini "anti kemalist" olarak tanımlayanları takip ediniz.
bok çukurunun tam ortasına kadar götüreceklerdir sizi. ki o götürdükleri yer şerefin, haysiyetin, insan onurunun olmadığı yerdir. dikkatli gidin.
düne kadar ulusalcılar tarafından cemaatçi denilen(!) bir emniyetçinin cemaat aleyhinde kitap yazınca bir anda ulusalcı kahraman haline gelmesini sağlayan kitap..bu kitaba psikolojik harpte kendisine rol düşmüş ve rolün hakkı verilmeye çalışılmış ama hsyk,yargıtay kararlarını cemaate bağlamak gibi mantığın zorlandığı iddialarda bulunmak, tamamen ispatsız faraziyelerle suçlamalar yöneltmek ve bazı iddialarda yaptığı açık maddi hatalar nedeniyle güçlü görüntüsüne rağmen zayıftır
üstelik cemaatçi bir polisin(!) cemaat jargonu kullanarak başlarındaki imamı yukarıya şikayet ettiği mektup ciddi görüntüsüne rağmen gülünçtür. cemaatçyimiş havası verilen böyle bir polis varsa bile ve böyle bir mektup cidden yazılmışsa bile içeriğindeki çok önemli bilgileri aklı başında kimse yazıya dökmez.
olsa olsa sızdırılmış birinin mektubu olmalı....
mektup konu itibariyle cemaatin kendi içindeki şikayet mektubu görüntüsü verilmişsede dikkatleri tamamen cemaat faaliyetlerine(!) dikkat çekmek yazılmış...
hani sanki bu mektup ulusalcılara ulaşsada rahat rahat ithamda bulunsalar der gibi kaleme alınmış.şikayet mektubu görünüşlü itiraf mektubu görüntüsü var.
bu kitap yer yer acemiliğin yer yer zekanın tecelli ettiği toplum mühendisliği çabasıdır.
hanefi avcı bence her zaman cemaattendi. okurken şakirt sonrasında cemaatin adamı. daha en başlarda cebinde 50 lira ile sınava gittim bir gün diye 5 gün kaldık otelde derken insanın kafasına takılıyor, bir günlük diye cebe alınan para 5 gün bir otelde yediriyor içiriyor olması imkansız. üstüne de artırıyor o para belki o günlerde bile cemaatten olduğunu bilmese de yardım eden oldu ve etkilendi.
her neyse; hanefi avcı bence cemaatin en değerli adamlarından. ki kendisi hakkında (bkz: hanefi avcı/@jackskellington) yazmıştım daha önce. ve ergenekoncu olacak son kişi olduğunu söylemiştim. sayfalar dolusu hatıra var, aslında çok ilginç kişisel hatıralar. hepsini okurken çok heyecanla okudum. özellikle hanefi avcı başlığında belirttiğim gibi, polis hakkında da birşeyler yazılmış olması apayrı bir güzellik.
sonuç olarak ben bu kitabın cemaat tarafından yazdırıldığını en azından cemaatin bilgisi olduğunu düşünüyorum.
bu amerikanyalı taşaklarında özenle büyütülen zehirli mantar fethullah efendinin amerikalı neoeavangelist abilerinden öğrendiği yepyeni bir psikolojik harp yönetmi bana kalırsa.
çünkü kitap insanda iki etki bırakıyor;
1. cemaat çok güçlü.
2. cemaate artık engel olmak imkansız.
kitabın özü, fikri, anafikri anlattığı bu.
insanları artık yapacak bir şey kalmadığına inandırmak için yazılmış bir kitap olduğunu düşünüyorum, bu derece zekice kurgulanmış ve başka taraftan geliyormuş gibi yapılmış muhteşem bir komplo için de cemaati takdir ediyorum.
kitabın yarısı otobiyografi, ben şöyle müthiş şeyler yaptım, ben şöyle teknolojiler geliştirdim vs. vs. ayrı bir kitaba konu olacak türden yaşadığı olaylarmış.
kitabın ortalarından sonra (338. sayfa)ergenekon övülüyor, kürt açılımı ve ab için yapılan türlü yasalar göklere çıkarılıyor, bir kişinin dinini yaşaması hakkında türlü laflar ediliyor, asker içindeki darbe yabacak kişilerden bahsediliyor. pkk'nın eylemlerinin haklı olduğundan bahsediliyor, muhaliflere de komplocu deniliyor. yani tam bir referandum için "evet" kısmı.
sanırım hanefi avcı buraya kadar yazdıklarıyla bu kitabı çıkaracaktı. emeklilik sonrası nur topu gibi kitap 390 sayfa olacaktı. ancak hanefi avcı'ya dokunmayan yılan bir gün gelip onu da soktuğundaki naraları içine sığmadı. kitapta 200 sayfa bu naralar var. genelde de dilekçelerle dolu. kesinlikle doğru olaylar, emniyette cemaat açık açık yasadışı işler yapar olmuş hem de cemaatçi savcılarla birlikte. ciddi belgeler mevcut.
hanefi avcı kitabı çıkarmadan önce gülen cemaatinin üst mercileriyle görüştüğünü söylemektedir. bu da manidardır.
şakirtler gibi körü körüne "yalancının tekidir" demiyoruz. ne gördüysek onu yazıyoruz.