yaratıcı turk gencliginin bir ürünüdür. half-life'ın çok tutulduğu zamanlarda zaten başka oynanıcak oyun yoktu.millet hl oynamasa cs oynuyordu.bu durumda,saatlerini harcadığı oyunda ufkun ötesine geçme isteği olması doğaldır.ben de merak etmemiş değilimdir.lakin gökyüzüne ya da etrafa bir bakıcak olursanız ; bulutların,dağların hep aynı olduğunu,hepsinin texture olduğunu görebilirsiniz.yine de gitmek,o duvarların ardını aşıp fethetmeyi istemek(zıplaya zıplaya duvarı aşmaya çalışmak,hatta öteki arkadaşın omzuna çıkmaya çalışmak) her Türk gencinde olasıgelen özelliktir*
uçma sifresi yazildiginda ilk kontrol edilen yerlerdir lakin sonsuzluga uzanip adamin tir tir titremeye baslamasiyla hevesimiz kursagimizda kalmis bi sekiilde ineriz gökyüzünden bu sifreyi yazan herkes denemistir.
konsolu indirdikten sonra gravity 0 yazıp, lazer silahıyla yere ateş ettiğinizde havada görünmez bir sınıra çarpıp yine oyun alanına düşmenizle sonuçlanacak merak etmeye gerek olmayan hayalgücüdür.
(bkz: denedim ordan biliom)
cızbız diye de adlandırılan sarmalı elektrikli silaha biraz elektrik yükledikten sonra, aşılmaz engin tepelerin ucunda bi çıkıntı bulup ve orada tutunulup tatmin olunabilinir. Sonra özlersin belki black mesa'yı ruh oldugun anları ver elini eve dönüş yolu.
Dipnot: 3kafalı canavarda fazla takılmadan geçmeyi başarmışlığım vardır, boru değil.