Hala, güzel Türkiye'min sınırları içerisinde, amerikan vatandaşı gibi yaşayan insanlardır bunlar. genç olanları, marka bağımlısı yoksul ülkeler sıralamasında, ülkemizi ilk 5'e taşımıştır. Yabancı ülkenin malını kullanmamak için, o ülkenin meclisinden ermeni yasası geçirmesini beklerler. Halbuki, ilkokulda yerli malı haftası yapan da bu gençlerdir. Ne yazık ki, yerli malını da çabuk unutmuşlar, yabancı markaların esiri olmuşlardır. Yabancı marka kullandıklarında, toplumdaki statülerinin yükseleceğini düşünür, maddi durumlarını dikkate almaksızın marka tutkusu peşine düşerler. Atatürk'ün, yabancılar tarafından bölünmüş, paylaşılma iken bile amerikan mandasına karşı çıktığı bir ülkede, amerika hayaliyle, emperyalizmin köleleri olarak yaşarlar. Öyle ki; amerika'nın dağıttığı yeşil kart'a bile, amerika'da yaşayabilme hayaliyle binlerce başvuru yaparlar. onlara göre atalarımızın yokluk içerisinde savaşarak aldığı bu topraklar, başka bir ülkeye gitme hayaliyle bile terkedilebilirdir. Komunizme karşı çıkıp, komunizmin önerdiği sınırları ortadan kaldırmak düşüncesini savunurlar. Emperyalizmin bir üçgen oluşturduğunu, sistemin sonunda üçgenin en üstünde yer alan birey veya kurumun altında yer alanları sömüreceğinin görmez, sadece yükselip, kendinden aşağıdakileri ezmeyi düşünürler.