bir kadını zorla tecavüzcüsü ile evlendiren insanlarla bir arada yaşamak zorunda olmak...
çocuk istismarının yapıldığını göre göre önlem almayan bir sisteme sahip olmak...
gençlerin bir türlü desteklenmediği, bilhassa kösteklendiği bir hayatta debeleniyor olmak...
eşek gibi çalışıp ne saygı görmek ne de emeğinin karşılığını alamamak ama ekmek derdine basıp gidememe handikapında kısılmış insanlardan olmak istememek...
sosyal güvencenin yeterli olmaması...
daha da yazardım ama düşünmek bile yoruyor artık. dedirtip dedirtip yerimde oturtuyor çünkü beni bu durumlar. yine de toprağım, seviyorum anasını satayım. benim hala umudum var, yoksa gitmiştim çoktan...
halkın haklı oylarıyla gelen iktidar partisini çekemeyen ve illegal yollardan devirmeye çalışan, fikirleri yüzünden iktidar olamayacağını iddia eden demokrasi düşmanlarıyla bir arada yaşamak. bir dakika, ben neden ayrılıyorum ki, onlar gitsin, tabii afrika ülkelerinden başka kendilerini kabul eden bulurlarsa bu acayip fikirleriyle?
işsizlik yüzünden cinnet geçiren ve direğin tepesine çıkıp intihar etmeye kalkışan bir adamı kastederek "bırakın ilgilenmeyin, alıştık artık" diyebilecek kadar "%sıfat%" bir başbakana sahip olmak. bunu mitingde binlerce kişinin önünde diyor. adam kendini öldürmeye kalkmış, beyfendinin dediğine bakın bir hele, buna bir de ikinci atatürk falan diyen moloz yığınları var. adam orada atlasa, ölse, ailesini ergenekon'dan içeri alırlar. o derece rezil, kepaze bir hale geldik.
2 sene önce mersin'de sayın(!) başbakanla polemiğe girmiş, üstüne traktör dolusu hakaret yemiş çiftçinin 2 sene sonrasında aynı şahsın partisinin düzenleyeceği mitingin günler öncesinden evinin çevrilmiş olması, miting günü de adamın gözaltına alınması. bu başka ülkede olsa kıyametler kopar ama türkiye olunca gık çıkmaz. hayır ülke* zaten çoktan öldü de şimdi helvasını kim yiyecek, orası önemli...
bırakın saygı duymayı,karşısındakini dinlemeyi bile bilmeyen,devamlı eleştirecek bir açık arayan,tahammülsüz ve sığ insanlara her Allah'ın günü laf atmaya çalışmak.