4 yıl önce tanışılan bir kızla ilk dönemlerde çok iyi anlaşmak. ilerleyen günlerde sıkı bir dostun olur. Herşeylerinizi paylaşırsınız. Artık o kadar bağlanmışsındır ki. Candan bir parça haline gelmiştir. Ruh ikiziydik resmen. Ne o nede sen bir kötülük istemezsin her iki için. Zor günlerinde sana her türlü desteği sağlar. Koca 4 yıl bir sürü anılarla geçer. Sonra sen git 2 yıllık ilişkini bırak. Artık o kadar inanmıştır ki insan onun sevgisine, mutlu olucağına.. ve öylede oldu. Arada ki mesafe yüzünden 7 ay sonra ilişki biter. Bittikten sonra bir nefret ya da kızgınlık oluşmaz sende, çünkü o kadar ayran gönüllüsündür ki ona karşı. Bakarsın toparlanmaya çalışırsın. Herşey orta kıvamna geldiğinde bir bakmışsin, başka birisine gitmiş. Sen yine yerine sevemezken, 1.5 ay sonra 2. darbeyi yersin. Bütün çabalara rağmen tek istediğin bundan sonra onla normal konuşmak olur. Hani ilişki dönemi değilde, o 4 yılı bir kalemde silmek, karşındakini değersiz saymak. Artık 4 yıl boyunca beyin alışmıştır artık o değere, sevgiye ya da onla konuşup rahatlamaya. Bundan sonra bir eksiklik, bir boşluk oluşur kavrayamadığın. Sen takmazsanda, bir ota boka bakınca onun aklına gelmesi.. artık bilinçaltına girmiş. Bırak artık üzülmeyi desende, bir gece olur o koca zaman içersinde geçirdiğiniz zamanlar gelir aklına söversin durursun. Artık onun gözünde sen sıfatını kaybetmiş olsanda, onun hala sana göre değeri vardır. Ama biliyorsun gene, sen sevsende bir bokun değişmeyiceğini, anlamsız, zavallı bir durumdur, acırsın kendine. bir de "seni hiç kaybetmek istemiyorum, sana ihtiyacim var" cümlelerin anlamları, gerçekten laf olsun diye söylenir bazen, ama sen ise ne duygularla onu söylediğni karşı taraf hiç anlayamayacak. Ama işte bunca sana verilen acılara rağmen yine de mal gibi sevmeye devam edersin.