yanlış yapan insandır. ergenekon isimli bir yapılanma vardır. bunu 96 senesinde, yani akp falan hiç ortalarda yok iken can dündar'ın çektiği belgesel sayesinde bile anlamamız mümkündür.
ama bu ergenekon şuanda davası görülen ergenekon mudur? yoksa şuandaki dava birkaç pis adamı içine dahil ederek göz boyayan, aydınları ve akp muhaliflerini susturmayı amaçlayan bir dava mıdır?
şuanda türkiye'de yapılmaya çalışılan, ülkeyi yeşil darbeye hazırlama çabalarının bir ürünüdür bu dava. bu yeşil darbe sırasında halkta birlik, beraberlik oluşturabilecek ve fetonun güdümünde olmayan derinlerin de bu dava sayesinde tasfiye edildiklerini görüyoruz. ergenekon davasını savunanların en büyük iddialarından birisi olan "derin devlet yok edilecek" savının geçersizliği, türkiye gibi büyük bir devletin, dünyadaki benzerleri gibi bazı pis yapılanmalar, devlet eliyle kurulan ama gizliden idare ediilen çeteler olmadan ülkesel çıkarlarını savunamayacağı gerçeğinden anlaşılabilir. yani türkiye gibi büyük bir devlet derin devlet dediğimiz, şu sıralar ergenekon denilen yapılanma olmadan ayakta duramaz. akp eliyle sürdürülen bu davanın derinleri tasfiye etmeyeceği, edemeyeceği bu şekilde anlaşılır. amaç her kurumda yapıldığı gibi derin devlette de akp yandaşı bir ekip oluşturmaktır. bu sayede amaçlanan yeşil darbeye karşı halk ayaklanamayacaktır.
yani ergenekon yok diyen insan yanılmaktadır, ama ergenekon budur, ergenekon tasifye ediliyor diyen insan da yanılmaktadır.
Ortada bir ERGENEKON'dur kasıp kavuruyor milleti. Evet çok büyük bir hainliğin tam ortasındayız. Ancak bu hainliği senaryolayıp sahneye koyanların kaçırdığı bazı noktalar var. Tıpkı şeytanın ayrıntılarda saklı olması gibi bu olayda da şeytanlıklar ayrıntılarda gizli nasıl mı...
il dalga tam olarak hangi gün yapılmıştı hatırlayan var mı?
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, "Siyasi iktidar gündemi değiştirmek isteğinde, gündemdeki problemlere cevap veremediği takdirde hemen yeni bir dalga başlıyor" sözleriyle hükümeti eleştirdi. Ergenekon dalgalarının dikkat çeken tarihleri kafaları karıştırdı.
Tarih 14 Mart 2008: AKP'nin Kapatılması Davası Gündemde
Yargıtay Başsavcısı iddianameyi hazırladı. Olayın hemen ardından 5. dalga geldi. ilhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu gözaltına alındı.
Tarih 23 Haziran 2008- 1 Temmuz 2008: Fırat'ın Travma Krizi Gündemde
AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat , ABD'nin New York Times Gazetesi'ndeki demecinde "Atatürk devrimleri Türk halkında travma yarattı" dedi. Türkiye'de işler karıştı. Buarada AKP hakkındaki kapatma davası da gündemdeki ağırlığını koruyordu. Ancak 6. dalga geldi. Sinan Aygün ve Şener Eruygur Hurşit Tolon Gözaltına alındı.
Tarih 17 Eylül 2008: Deniz Feneri Ortaya Çıktı
Alman hakim, Deniz Feneri Derneği kararını açıkladı. Dolandırıcılığın boyutu hakimin; "bu tarihimizin en büyük doluandırıcılığı" sözleriyle ortaya konuldu. Aynı gün Deniz Feneri davası iddianamesinde birçok kez adı geçen RTÜK Başkanı Zahid Akman hakkında, Frankfurt Savcılığı başka bir suçtan şüpheli olduğu gerekçesiyle soruşturma başlattı.
Yine aynı gün, ekonomik kriz Türkiye'yi tam göbeğinden vurdu, borsa çöktü, dolar fırladı;
Tarih 18 Eylül 2008:
Ve hemen ardından yeni dalga, 7. operasyon geldi. Eski Ülkü Ocakları istanbul il Başkanı Levent Temiz, Nurseli idiz ve menejer Seyhan Soylu'nun aralarında olduğu 11 kişi gözaltına alındı.
Tarih 22 Eylül 2008: Kılıçdaroğlu Deniz Feneri ile ilgili Belgeleri Açıkladı
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya'daki Deniz Feneri davasında ceza alan Mehmet Gürhan'ın, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman'ı, "Türkiye'deki işlerinde vekil tayin ettiğine ilişkin" 2007 tarihli noter belgesini açıkladı.
Hemen ertesi gün, 23 Eylül'de 8. dalga geldi. Tuncay Özkan, istanbul Eski Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan ve eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan'ın aralarında olduğu 6 kişi tutuklandı.
Tarih 7 Ocak 2009 : Gündemde Doğalgaz ihmalleri ve Sonuçları Var
2009'un ilk günü, Ankara'da öğrencilerin öldüğü doğalgaz faciası ile başladı, Ankara Büyükşehir Belediyesi bu olay ve doğalgaz sayaçları, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın damadına çekilen takas kıyağı gibi olaylarla gündeme geldi. Ekonomik kriz, işsizlik, yüksek enflasyon derken 7 Ocak'ta yeni dalga geldi.
10. Ergenekon dalgasında 12 ilde operasyon düzenlendi. Aralarında muvazzaf subayların da bulunduğu 37 kişi gözaltına alındı. Eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, Eski Genelkurmay Hukuk Müşaviri Tümgeneral Erdal Şenel, yazar Yalçın Küçük, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, Yarbay Mustafa Dönmez, Yüzbaşı Muhammet Sarıkaya, eski Özel Harekatçı ibrahim Şahin, Şahin'in yeğeni Erdal Şahin, emekli Albay Mustafa Levent Göktaş, gazeteci Engin Aydın, Emekli General Kemal Yavuz, emekli Albaylar ilyas Çınar ve Hüseyin Vural, Çağdaş Türkiye Partisi Başkanı Hasan Ataman Yıldırım, Dalan'ın oğlu Barış Dalan, Dalan'ın özel kalem müdürü ilhami Ümit Handan, Coşkun Umur gözaltına alındı. 17 kişi tutuklandı.
Tarih 22 Ocak 2009: israil'in Filistin Katliamları Sürüyor, AKP'nin Ortadoğu Politikası Eleştiriliyor.
11. dalga, israil'in, Filistin'deki katliamlarının gündemde olduğu ve AKP'nin ortadoğu politikasının eleştirildiği dönemde yapıldı. MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin "Hamas'a gözkırpıyor, israil'den vazgeçmiyor" sözleriyle Başbakan Erdoğan'ı eleştirmesinin hemen ertesi günü yeni operasyon düzenlendi.
ART televizyonu arandı, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek, araştırmacı Erhan Göksel, Elazığ Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürü Ayhan Atabek ve Emniyet Amiri Servet Kaynar'ın da aralarında bulunduğu 11'i polis 18 zanlı ile 8 muvazzaf subay gözaltına alındı. Mustafa Özbek, 10 polis ile muvazzaf subaylardan 7'si tutuklandı.
Öncelikle bu olayın en başına dönersek. Herşey haftalık yayınlanan bir dergide DARBE GÜNLÜKLERi adı verilen darbe planlamaları olduğu iddia edilen bir yazının yayınlanmasıyla başladı. ilgili dergi 5 TL olan fiyatını bir anda 1 TL'ye çekmişti.
Nokta dergisinin, birkaç yıl önce "Darbe günlükleri" başlığıyla yayınladığı haber bomba etkisi yaratmış; bu yayından sonra dergi binası askeri savcılık emriyle basılarak arama yapılmıştı. Kısa süre içinde derginin kapanmasına neden olan sürecin sonunda, derginin Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş hakkında da dava açılmıştı. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, "Günlükler bana ait değil" diyerek iftira davası açmış, Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt da "Arşivde araştırma yaptırdığını, böyle bir şey bulunamadığını" söylemişti.
Nokta dergisi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki bilgisayardan kopyalanan yazının kendilerine iletildiğini, Örnek'in 1957'den beri tuttuğu günlüklerden sadece "darbe günlükleri" bölümünü yayınladıklarını duyurmuştu.
Yayınlanan bölümlerde emekli Ora. Örnek, 24 Nisan 2004'te Kıbrıs'ta yapılan referandum öncesi, dört kuvvet komutanının, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'e rağmen, darbe yapma planını anlatıyor. Örnek ile dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri Komutanı ibrahim Fırtına ve bugün Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı olan, dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur tarafından hazırlanan "Sarıkız" kod adlı darbe planının, Özkök'ün karşı tutumu, diğer bazı üst rütbeli subayların isteksizliği ve ABD'nin tavrı nedeniyle vazgeçildiği; Eruygur'un bunun üzerine tek başına "Ayışığı" kod adlı bir darbe planı yaptığı iddia ediliyor.
Nokta dergisinin "Darbe Günlükleri" yayınından sonra, Örnek "Bana ait değil" diyerek"iftira" davası açmıştı. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş, bu davada, "neşren hakaret" ve "iftira" suçlamasıyla 6 yıl 8 ay hapis talebiyle yargılanıyor.
Davanın 29 Şubat'taki son duruşmasında, Görmüş, mahkemeye üç bavul belge ibraz etti. Ancak mahkeme, bu belgeleri kabul etmeyip, günlüklerin bilgisayar ortamında sunulmasını istedi.
işte bu noktada ilk şeytanımız ortaya çıkıyor.
----------NEDEN ÖZDEN ÖRNEK BU YAYINLARDAN SONRA BANA AiT DEĞiL DiYEREK iFTiRA DAVASI AÇMIŞTIR?-----------
ikinci ayrıntımız ise Darbe Günlüklerinin sahibi Özden Örnek ile ilgili.
Donanma Komutanlığı bağlısı çeşitli gemilerde branş subaylığı ve bölüm amirliği yapan Oramiral ÖRNEK, 1967-1969 yılları arasında Amerika Birleşik Devletlerinde işletme dalında lisansüstü öğrenimini tamamlamış ve 1975 yılında Deniz Harp Akademisinden mezun olmuştur. 1977-1978 yılları arasında iSKENDERUN Muhribi II'inci Komutanlığı, 1978 yılında Harp Filosu Komutanlığı Harekat Şube Müdürlüğü, 1978-1980 yılları arasında Donanma Komutanlığı Harekat ve Eğitim Şube Müdürlüğü, 1980-1981 yılları arasında ADATEPE Muhribi Komutanlığı görevlerini deruhte etmiş, 1982 yılında A.B.D. Deniz Komuta Kolejinden mezun olmuştur.
------------TÜRKiYE'DE BRANŞI DIŞINDA AMERiKA'DA MASTER YAPAN BAŞKA BiR ÜST DÜZEY KOMUTAN VAR MIDIR?-----------
Peki bunu da kabul edebiliriz. Ancak siz böyle bir iddiayı ortaya atan günlükleri temel alıp TÜRKiYE'yi ve ekonomisiyle hukukuyla herşeyi derinden etkileyecek gözaltıları yapsa idiniz iDDiAYI ORTAYA ATAN GÜNLÜKLERiN SAHiBiNi sorgulamayı en azından ziyaret edip bilgisini almayı düşünmezmiydiniz?
------------ NEDEN iDDiA SAHiBiNiN BiLGiSiNE BAŞVURULMAMIŞTIR-----------
Ayrıca bu gibi olaylarda tesadüflere çok da inanmadığım için, küçük çaplı bir soruşturma yaptım ve Oramiral Özden Örnek'le ilgili çok ilginç bazı bulgulara ulaştım. Biliyorsunuz, Oramiral Özden Örnek'in kamuoyunca tanınan bir oğlu var. Yönetmen-yapımcı Tolga Örnek. Tolga Örnek bir dönem çektiği film-belgesellerle halkın önüne çıkmıştı. Tolga Örnek'in çektiği en bilinen iki film-belgesel 2003 yılında gösterime girenHititler ve 2005 yılında gösterime giren Gelibolu'ydu. Oramiral Özden Örnek'in oğlu Tolga'nın çektiği Hititler filminin sponsorlarıarasında iMKB, ÇALIK Holding, istanbul Büyükşehir Belediyesi, THY, istikbal ve Nur inşaat gibikuruluşlar yer alıyordu.Amiral'in oğlu Tolga Örnek'in diğer filmi Gelibolu'nun sponsorlarıarasında dikkat çekenler ise şöyleydi: Çalık Holding ve istikbal.Şimdi diyeceksiniz ki, “Ne var canım bunda. O filmlerin başka sponsorları da vardı. Doğru. Bu yüzden soruşturmamı biraz daha derinleştirdim.Ve çok ilginç başka bir bulguya daha ulaştım. Çalık Holding, yani kamu bankalarının parasıyla Sabah ve ATV'yi alıp iktidarın emrine tahsis eden grup, 2004 yılının Mayıs ayında Çalgaz Doğalgaz Dağıtım, pazarlama taşımacılık Sanayi veTicaret AŞ adında bir şirket kurmuştu. Şirketin ortakları Çalık Enerji, Ahmet Çalık, yine Çalık'a ait Altındağ Yatırım, AkselGoldenberg, Ruben Goldenberg ve Aşer Goldenberg yer alıyordu. Büyük bölümü ve yönetimi Çalık Grubuna ait Çalgaz AŞ, 20 Haziran 2005'te adını değiştirdi ve Naturelgaz Sanayi ve Ticaret AŞ unvanını aldı. Ve sıkı durun şirketin yönetim kurulu üyeliğine Çalık Enerji'yi temsilen Oramiral ÖzdenÖrnek'in diğer oğlu, Burak Örnek getirildi. ilginç bir buluşma değil mi!ilginçlik bu kadarla da sınırlı değil. Aynı şirkette Başbakan'ın damadı Berat Aybayrak'ın kardeşi, Sabah ve ATV'ninsahibi Turkuvaz Medya'nın grup başkanı Serhat Albayrak da 1. derece imza yetkisiyle danışmanlık yapıyor. Nokta dergisinin eline nasıl geçtiği hala anlaşılamayan "Darbe günlüklerinin" yazarı Oramiral Özden Örnek'in oğulları, iktidar tarafından medya sahibi yapılan ve budönemde rafineri lisansı almayı başaran Çalık Grubu'nun şirketleriyle son derece içli dışlı. Doğrusunu isterseniz ilginç bir "Tesadüf" .Tabii başka tesadüfler de var ama bence bunlar kadar önemli değil. Mesela başbakan Erdoğan'ın oğlu Burak Erdoğan Kasımpaşa Deniz Hastanesi'nden askerliğe elverişli değildir raporu aldığı sırada Oramiral Özden Örnek bu Hastane'nin bağlı olduğu Donanma Komutanı. Ve yine Başbakan'ın oğlu, Tolga Örnek'in Kalendar Orduevi'ne yapılan düğününün davetlileri arasında (Bu bilgi o dönem basına da yansımıştı)Türkiye'de çok garip şeyler oluyor. Hem de çok garip iddianame ve korkularım Bugün açıklanacağı söylenen ancak bana göre açıklanması bir kaç gün gecikecek olan Ergenekon iddianamesi'nin bazı bölümleri "Yandaş medyaya" ufaktan sızdırılmaya başlanmış.
-------------EĞER BU YAZILAR KAFANIZDA UFAK BiR AMPUL ÜN YANMASINI SAĞLADIYSA NE MUTLU BANA ------------
Ve gelelim yeni şeytanlara. Evet bu dava TÜRKiYE'nin varlığını kökünden tehdit ediyor ise neden TÜRKiYE'nin merkezinden yani baş şehrinden yani ANKARA'dan yani ANKARA CUMHURiYET SAVCILIĞINDAN değil de istanbul'dan yürütülmektedir? Zira bu operasyonlarda tutuklananların çoğu ANKARA'da ikamet etmektedirler.
-------------DAVA NEDEN ANKARA'DA DEĞiLDE iSTANBUL'DA AÇILMIŞTIR-------------
Aynı zamanda bu son gözaltılarda yaşanan bir garipliği de vermek istiyorum size. Emekli paşalar, gazeteciler, bilim adamları ve sivil toplum kuruluşu başkanları tutuklanırken BiLGiSAYARLARI da alınmıştır. işte burada bir hukuk rezaleti vardır. Bu bilgisayarlar alınırken bilgisayarın sabit diskleri yedeklenmiş ve sanık yakınlarına veya avukatlarına verilmiş midir? Çünkü aksi takdirde bu belgeler kanıt olamayacaktır. bunu ben demiyorum.
CMUK 134'ncü maddesine göre el konulan bilgisayarların el konma anında yedeklenmesi ve yedeğinin de avukatına teslim edilmesi öngörülüyor. Buna rağmen soruşturmada hiçbir tutuklamada el konulan bilgisayarların yedeği alınmamış, sanığın avukatına teslim edilmemiştir. Daha sonra bilgisayara geçmiş tarihli bir veri eklemek mümkün olduğundan zamanında alınmayan bu tedbirden dolayı dijital ortamdaki bütün kayıtlar delil olma özelliğini yitirmiştir. Bu örnek dijital ortamdaki kayıtların güvenliğinin ve izlenmesinin mercek altına alınması konusunda çalışmalar yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Siyasi iradenin etkisinde yapılan sorgulamalarda geçmişte, kabadayıları ıslah etmek için cebine esrar koyma yöntemi, bugün karşıt görüştekileri ıslah etmek için bilgisayara veri aktarma yöntemi haline dönüşmüştür. Bu da açık bir insan hakları ihlalidir.
-------------GÖZALTINA ALINMALAR SIRASINDA DiJiTAL VERiLER YEDEKLENiP SANIK AVUKATINA VEYA YAKINLARINA VERiLMiŞ MiDiR? YOKSA NEDEN VERiLMEMiŞTiR?------------
Evet bir şeytan daha ... Darbe planlarının yapıldığı iddia edilen yıl 2004. 2004 yılında TOLON PAŞA'da ERUYGUR PAŞA'da görevinin başında ve askeri yasalara göre bir asker asker olduğu zaman işlediği VEYA iŞLEDiĞi iDDiA EDiLEN SUÇLARDAN DOLAYI SADECE VE SADECE ASKERi MAHKEMELERDE ASKERi SAVCI VE ASKERi YARGIÇLARIN karşısında yargılanır.
----------- ASKER OLDUĞU ZAMAN iŞLEDiĞi iDDiA EDiLEN SUÇLARDAN DOLAYI EMEKLi PAŞALARIMIZ NEDEN ASKERi MAHKEMELERDE YARGILANMAMAKTADIR? ------------
Burada yazılanların tamamı benim sorumluluğumdadır. Sizin tabirinizle COPY-PASTE gibi bir durum yoktur eğer varsa sadece belgelerin ve açıklamaların COPY-PASTE'sidir.
Ben şimdi çok mükemmel siyaset bilimci arkadaşlarımdan bunların cevaplarını bekliyorum. Herkes yazsın ama saygı çerçevesinde.
Dijital ortamdaki kayıtlar delil olma özelliğini yitirmiştir;
--spoiler--
CMUK 134'üncü maddesine göre el konulan bilgisayarların el konma anında yedeklenmesi ve yedeğinin de avukatına teslim edilmesi öngörülüyor. Buna rağmen soruşturmada hiçbir tutuklamada el konulan bilgisayarların yedeği alınmamış, sanığın avukatına teslim edilmemiştir. Daha sonra bilgisayara geçmiş tarihli bir veri eklemek mümkün olduğundan zamanında alınmayan bu tedbirden dolayı dijital ortamdaki bütün kayıtlar delil olma özelliğini yitirmiştir. Bu örnek dijital ortamdaki kayıtların güvenliğinin ve izlenmesinin mercek altına alınması konusunda çalışmalar yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Siyasi iradenin etkisinde yapılan sorgulamalarda geçmişte, kabadayıları ıslah etmek için cebine esrar koyma yöntemi, bugün karşıt görüştekileri ıslah etmek için bilgisayara veri aktarma yöntemi haline dönüşmüştür. Bu da açık bir insan hakları ihlalidir.
--spoiler--
Beyler hatırlarmısınız bilmem eskiden bir adam vardı tutuklanmıştı. Çok normal bir insan evladıydı. Ergenekonun para kasası olduğu iddia edilmişti. Yattı yattı yattı sonra bu kahır ağır geldi bedenine kanser oldu 2 ay içinde kilosunu % 40 ını kaybetti hakkın rahmetine kavuştuğunda eski ağırlığının yarısındaydı ve hakkındaki suçlamanın tam olarak ne olduğunu bile bilmiyordu... Sonra ortaya çıktı ki bu adamın SSK prim borçları duruyor. Cenazesini morgdan alıp gömmeye ailesinin bile gücü yok. Yani ailesindeki tüm para yetmiyor. Ergenekon un para kasasının ailesi sersefil yaşıyor. Çünkü kriz onlara teğet(!) geçmese bile zaten paraları yok.
Allah kul hakkını şirkle beraber en büyük günah saymıştır. Bir insanı öldüren insanlığı öldürür demiştir peygamber. Baktığınız zaman müslümanlar (Ya da daha açığı kendini müslüman görüp başkasını müslüman kabul etmeyen andavallar) kul hakkını falan geçmişler. Dünya işleri daha önemli olmuş onlar için.
Niye anlattım ki bunları ben...
GERÇEKTEN NiYE ANLATTIM?
Edit: Eklemeyi unuttum... Bir darbeci paşa düşünün... Bu paşa görevinin başında iken, tüm güç, silah ve yetkiye sahipken değil de, emekli olduktan sonra askeri okul öğrencileri aracılığıyla darbe yapmaya çalışsın... Komedi filmi gibi...
bu durumun hali hazırda siyasi bir davadan ibaret olduğunu bilen kişidir. ayrıca ne yazık ki mevcut siyasi iktidarında bir sonraki dönemde başına gelecek olan olaydır.
not: ''ne yazık ki'' t.c'de yeni gelen tüm siyasetçilerin ilk etapta ele aldığı güç dengelerini değiştirme ve kadrolaşma hareketlerinin dayandığı son noktadır.
daha birkaç yıl öncesine kadar amerika pkk ya silah veriyor haberleri... amerika generalimizi öldürdü haberleri... hepsi erdoğan bush' a gidip geldikten sonra değişti... teslim olan pkk lıların abd bize tank verdi demesi unutuldu. bir örgüt yaratıldı ve meğerse bugüne kadar olan biten herşeyi onlar yapmış oldu. toplumda tavan yapan amerika düşmanlığının yerine bu sözde örgüt ve türk ordusu koyuldu... içeride erol manisalılar. amerika ve nato türkiye' ye ihanet ediyor nato dan çıkılmalı diyen insanlar bunlar. bir çoğu pkk itirafçılarıyla içeri alınıyor. yani devlete başkaldırıdan savaştığımız insanların sözüyle aynı devlet başkalarını tutukluyor. bugün kürtlerin sabrı taşıyor diyenlerle imzaladıkları uluslararası anlaşmaların herbiri vatana ihanet suçu içeren ayrı bir parti dışarda... ama nato karşıtları içeride. bu insanlar temizlendi çünkü bu kürtlere toprak yolunu açan projenin önünde bir engeldiler. olay bundan ibarettir.
duruşmaları yöneten hakimlerin bile bazen duruşma esnasında iddianamelere güldüğü, tutuklanan kişilerin suçunun bir-iki yıldır bilinemediği ergenekon dalgasına inanmayan insan gerçekleri gören insandır.
AK partiye karşı cıkmak adina faili mechulleri içseleştimektir. Küççük olsun benim olsunculardır. bana dokunmadiği için bin yaşasıncılardır ve bunlarin türevleridirler.
ergenekon yok demeyen, ergenekon'a adi bulastirilmak suretiyle muhalefetin susturulmaya calismasina isyan eden kisidir. yandas basina sizdirildigi sekilde bir ergenekon'un olmadigini bilen kisidir.
su anki haliyle ergeneken'un tarifi soyledir:
- bir tutam suclu eski ulkucu (sagci) kazana atilir
- uzerine uc bes muhalif aydin solcu, iki uc emekli asker dogranir
- sonra bol miktarda sivil polis ekleyip, fethullah tozu dokulur
- daha sonra kaselere konan corba yandas basina servis edilir
(sogumadan yenmesi gerekir. bazi konular (belediye yolsuzluklari veya ekonomik kriz gibi veya dogalgaz gibi) gaz yaptiginda bu corba gazi aninda alir)
bugun zaman gazetesinde utanmadan yazan mumtazer turkone bu silahlar kayboldugunda ve o cinayetler islenirken basbakan tansu ciller'in bas danismani, fethullah gulen ciller'in kankasi degil miydi? agar niye hala gozaltinda degil? neden tansu ciller dururken, haluk kirci'nin yakin dostu fethullah gulen dururken sabih kanadoglu'nun evi araniyor? bunlari dusundunuz mu? (google'da fethullah gulen haluk kirci yazin sonuclara bakin)
laikliği ergenekonun kıllı kollarında arayan insanlardır. sanıyorlar ki bu güç manyağı teröristler onlara laiklik getirecek, demokrasi getirecek. sanıyorlar ki ergenekon türkiyeye hizmet ediyor. türklerin ergenekonu neyse kürtlerin pkksıda odur. terör örgütüde terör örgütüdür. adı ergenekon diye milli duyguları fena halde yanılgıda insanlarda olabilirler. pembe patikliler diye terör örgütü açılsa kreşlerde onlar terör örgütü olamaz diyeceklerdir. pazarlama açısından ergenekonun adını seçenler bu tip kitleyi 12 den vurmuşlardır.
ibrahim şahin'in evinde bulunan kroki ve silahlarla ergenekon bağlantısı kurmak. adam zaten susurluk sabıkalısı. bu adamla cezasını az bulan o dönemin türkiye cumhuriyeti başsavcısı sabih kanadoğlu aynı karede. adamı güldürmeyin. dua edinde ergenekon diye bir şey olmasın. keşke ergenekon gerçek olsa diye hayal edenler var unutmayın bir tane türkiye cumhuriyeti var. hepimiz aynı gemideyiz.
kafasını pudinge sokup kimse beni görmüyor sanan girift kişiliktir. kulaklarını kapatıp bağıran sonra da beni duyuyor musunuz diyen küçük çocukların davranışı daha realisttir.
5 bomba 3 silah 300 mermiyle devletin ele geçirilemeyeceğini bilen insandır.
ayrıca eğer böyle bir topluluk varsa, devlete karşı değildirler. hükümete karşıdırlar. ki hükümete karşı olmak da bir suç değildir, olamaz.