bazen kapı aralığı kadardır. kimse bir yere gitmiyor. ölümden gayrı her gidiş bir dönüş ihtimalindedir. gittiğini kabul edememekten midir neden bilmiyorum. bir pers kentinden kalma sürahiyi binlerce yıl sonra bütün halde bulup onu herkesin görebileceği müzeye koyabiliyorsak neden olmasın? neden olmasın sonbahar geldiyse, sonra kışa gireceksek? gelmez diyenlere inat çıkıp gelecek, onları susuturacaksa, kollarını bağlayıp ukalaca sorular sormayı özlemişse neden olmasın? belki döner ya da hiç dönmez. hiç dönmeyeceği için bir kere dönebilir. döneceği için de uzun süre dönmeyebilir kimbilir. godot u beklerken i okumuştum en son 2 kere belki de onun yan etkisindeyim. hatta estragon ve vladimir in şu diyaloğunu iç unutmuyorum.
-godot gelecek mi?
-gelir umarım.
-neden umuyosun ki?
-kaç keredir annem izin vermedi diye ekti bizi...
umut bazen işkencedir. beklersin ama neden beklediğini bilmezsin. içinde bir yerlerde sanki bir gün gelecekmiş, sevecekmiş gibi bir his vardır. belki gelmeyeceğini biliyoruz ama yine bekliyoruz. işte buna umut diyoruz.
giderken öyle bir veda edilmeli ki geride hiçbir umut bırakmamalı. unutulmaz, beklenir yoksa.