bugün

Beddua etmiyorum ama akşamı bulmadan yaptığı ona dönsün.
hiç tahammül edemediğimdir.
Haksızlıklara karşı olmakla bir kısım haksızlıklara karşı olmak arasındaki fark zulme ortak olmaktır. Haktan yana olmak, durum ne olursa olsun haktan yana olmayı gerektirir. Hem “mazlumun dini sorulmaz” deyip hem de mazlumla aynı inançtan, partiden, topluluktan, halktan olmayınca bunu görmezden gelmek çelişkidir.
hergun yuzlerce binlerce insanin birbirine yasattigi cok basit ve cok sert ornekleri gorulebilen dramlar.
bilerek ve isteyerek haksizlik eden orospu cocuklari hafife alinmayacak kadar coktur malesef.
görsel çoğunluk çalışsın, maaşına zam doğru dürüst gelmesin, ihtiyacını geçindirmeye uğreaşsın; kimileri de tembellik yapıp dilensin veya canları isteyince istediği gibi zam yapıp yaşasın. bu nedenle bu dünyaya haksızlıklar dünyası demek kimi durumlarda daha doğru.
ados'un bugün yayınlanan klibi.
dayanamam çıldırırım.
şu an yaşadığım durumdur.

bir zall'a bakıyorum birde kendime sonra allahın adaletsizliğini düşünüyorum.

ikimizede eşit veortalama şartlar altında bir yaşam sunulması gerekirken allah zall'ın hakkınıda bana vermiş.

seksilik desen zall'ın hakkını ben almışım zall'a hiç bırakmamışım,para desen banka hesabını hackledim zaten.

zeka desen 160 ıq ya sahibim.

zall gerçekten özür dilerim.
Haksızlığı hak iddaa edenlere karşı hak dava etmek, hakk'a karşı hürmetsizlik olacağından sükut etmek en büyük haklılıktır...
her yerde karşısına çıkan, hatta aile içinde bile olan durumdur.

ben her zaman aile içinde biraz dobra ve net biri olarak bilinirim. o an babama bile kızmışsam pat diye söylerim. abim ise sessizliğiyle bilinir. ama şöyle bir durum var görüp görebileceğiniz en içten pazarlıklı biridir. seviyoum çok ama şimdi dobra dobra söylemem lazım bunu. aile içinde, akrabalar arasında muhabbet hep şu olmuştur büyük efendi de küçük* biraz şey. ney?

küçüklüğümden beri hep abimin eskilerini kullanıp hiç ses çıkarmazdım. hayatımda ilk kez walkman im olacaktı 90'larda. annem bana dönüp "sana en ucuzundan alırım" demişti. abimin hali hazırda vardı bir tane. anneme "bana alın ben isyankarbumerang'a vereyim benimkini" dedi. annem abim öyle deyince ona en pahalısını almıştı. abime neler almamıştı ki sayamam. hani şimdi bunu okuyunca komik geliyor çocukluk sonuçta. ama şu an farkediyorum ki hep abim bir tık öndeydi benden. paten, walkman, kaykay, bisiklet, teleskop, databank, suya dayanıklı casio saat, telefon falan bunları bir sene içinde almışlardı ona. bana ise almazlardı. bahaneleri "sen küçüksün kırarsın" abim bunları alıp eskiyene kadar kullanırdı. hevesini alınca "al senin olsun" diye bana verirdi. ben de sevinirdim. aaa bak kaykayım oldu falan diye. neyse.

Hakkımı hiçbir yerde kimseye yedirtmem ve ezdirmem kendimi. bu yüzden babamla en çok çatışan benim. ama abim farklı bir yöntem uyguluyor. karısından boşandı. şu an kız arkadaşı var. eşi bizi hiç sevmezdi. o sevmiyor bizi diye benimle 6 ay konuşmadığı arayıp sormadığı olmuştu. ki ben o sırada üniversiteyi kazanmış başka bir şehire taşınmıştım. bukelamun gibi değişivermişti. annemler arardı açmazdı.

sonra kız buna boynuzu takınca, tıpış tıpış bize döndü. hepimiz kollarımızı açtık. abim sonuçta lan. zaten yetmeyen harçlığımla, akşam arkadaşlarımla içmeye çıkmak yerine istanbul'a onun yanına gidiyordum ayda bir, para biriktirip. dertleşiyorduk. her şeyi paylaştık. onun hayatını, benim dertlerimi.
dedim ki oh her şey düzeldi. bak ne güzel anlaşıyormuşuz oysa.

babam bir gün beni arayıp "abine ev almaya karar verdik annenle. sen ne diyorsun?" dedi. istanbul'da ev. düşün. bankadaki paralarını tamamen bitirmeleri demekti ki öyle oldu. "alın ben destekliyorum" dedim. çünkü kardeş lan bu. para falan düşünülür mü? yani ben öyleydim. Sonuçta depresyondaydı ve kendisine yeni bir hayat kurmasına ailesi olarak yardım etmeliydik.

Ev hediyesini bile aldım lan. çok sevinmiştim. ama farketmiyordum ki benim öyle bir şansım kalmamıştı. çünkü orta gelirli bir aileydik anasını satayım 35 senedir çalışarak ancak biriktirdiklerini de abime yatırmışlardı bir şey kalmamıştı böylece.

buraya kadar okuduysanız muhtemelen "abisini kıskanıyor" diyeceksiniz. hayır. buraya kadar olan şeyler benim aile içinde bir kere bile dile getirmediğim şeyler. ailemin her zaman mutlu olmasını isterim. ama şu son iki haftada farkettiğim gerçek benim içimi çok acıttı.

abim babamın arabasını aldı "tatile kız arkadaşımla gideceğim yolda rezil olmayalım" diye. geri vermedi. resmen kendisinin oldu. babamın "sen işe girdiğinde evine koyarsın" dediği bir takıp eşyaları da benim haberim olmadan alıp evine yerleştirmiş.

birden bire mal meraklısı biri haline geldi anladınız mı? inanamadım. yani benim abim o benim ya nolacak alsın dediğim halde o benim elimde avucumdaki her şeyi inatla alıyor. bunu sorduğumda da "ben kullanayım biraz sonra veririm sana".

anlamıyorum abi. ve bunu annem babam da gördüğü halde ses çıkarmıyorlar.

astım oldum, nefes darlığı yüzünden hastahaneye kaldırıldım. annemin haber vermesine rağmen beni aramadı. bir kere bile.

yani kardeş karındaştır. candan ötedir derdim hep ama o beni öyle görmüyor anlaşılan.

eyvallah.
Haksızlığa karşı haksızlık yapmak istersin ama bazen haksızlık yaptı diye vazgeçemezsin sevmekten. Senin canını yaktı diye canını yakmak istersin ama sonunda yaktığında o canı asıl haksızlık ona bu kadar üzülmeden edemezsin.

Haksızlığa uğrayan adam bir daha haksızlığa uğramamak için kapar kendini; taa ki bir daha istese de bir şey hissedemeyene dek. Haksızlığa uğrayınca bir kere en zoru inanmaktır yine kendine, hakkı yenen adam öfkeli değildir sırf utanır, utanır bütün bunlara izin verdiğine.

Haksızlıktan değil utancını kapasın diye karar verir kötü olmaya. Başkalarının umutlarına saplar hançerini çünkü korkar kendi umutlanmaya. Asıl haksızlık ihanet değildir, ihanetle aydınlığı kapamaktır, umutları öldürmektir. Taa ki hayat kendi nefesini sana ödünç verene dek, taa ki bir daha aynaya bakmaya cesaret edene dek.

Şimdi herkes sevdiğinin ona gelmesini bekliyor. Herkes mutluluğu kendi hakkı biliyor. Herkes onca acının sonunda karşılığını istiyor. Peki bu hikayede kim sonunda mutlu olmayı hak ediyor.

Haklı olmak yeterli değildir her zaman. Olur mu? Her şeye rağmen zayıfları ezen kocaman kötülere rağmen küçük mucizeler olur mu hayatta? iyiliklerinden başka hiç bir şey kuşanmamış küçücük savaşçılar hak ettikleri mutlululuğa kavuşacak mı sonunda?

Bu sefer herkes hakettiğini bulsun istiyorsun. Bu sefer içlerinden biri ölsün biri kurtulsun istiyorsun…
Bazen mutluluk en büyük haksızlıktır.
bencilce edinilen mutluluk duygusu hakaret bile sayılır.

ama insan yine de hiçbir şey olmamış gibi yaşamayı tercih eder.

kim düşünecek ki mutluluğu bulmuşken haksızlığı.
insan faktörü burada ortaya çıkıyor zaten. düşünmekten ziyade hissetmeye yöneliyoruz.

mutlu olun kardeşim. boşverin. hayat size gülmüş işte ne güzel. siz de gülümseyin etrafınıza.
http://www.youtube.com/watch?v=M1XhwwtN5mE
anarşiyi doğurur, rasyonalize eder, meşrulaştırır.
aynı iş yerinde 3 senedir çalışıp yeni gelen elemanın bende fazla maaş almasıdır. amirine de şefine de atarlanırım hiç gelemem haksızlığa.
üniversite de özellikle öğrencilerin yaşadığı kızgınlık yaratan, olmaması gerek.
Haksızlığa uğrayınca kendimi özenerek çokokrem sürdüğüm ekmeğin ağzıma götürme hamlesi esnasında düşmesine benzer bir durumda hissediyorum. Hatta yemek yapma şevki gelen bir erkeğin tam işe giriştiğinde evde yağ olmadığını fark edişiyle aynı kızgınlık demek daha uygun olur. Aramızdaki fark o telefonla pizza söyleyecek ben de bir dilekçe daha yazacağım.
uludagsozluk moderatorlerinin sıkça yaptığı şeydir.
kendisine karşı ezici bir çoğunluğun mütemadiyen boyun eğdiği ve sanırım ebediyen varolacak bir olgudur.
hakk olmama durumu. bi'nevî ateizm
kavunun ve peynirin olması, fakat rakının olmaması*...
sokrates der ki "haksızlığa uğramak, haksızlık yapmaktan iyidir."
bugün başıma gelen olgu. deliye dönebiliyorsunuz ve karşınızdakinin bu kadar basit olmadığına inanmak istiyorsunuz bi an hani belki. üniversite mezunu eğitimci bir basit. basit ki ne basit! çete kurmuşuz! insanları kışkırtmışız! çete ha?! boşversene yahu burasının türkiye olduğunu unutmuşum (!) o zaman buyurun yılanın başını küçükken ezin. ama yemin ederim ki; haksızlığa karşı hiç bir zaman sessiz kalmayacağım.
çok güzel bir serdar ortaç şarkısı.
serdar ortaç in kara kedi albümündeki bir sarkiymis. radyoda denk geldim. hakket güzelmis.
gerçek fanlar kulis kapısından çevrilirken, çakma fanların çektikleri fotoğrafları facebook'ta paylaşıyor olmasına haksızlık denir. insanda migren atağını tetikler.