yani para verip adam tutsanız bu adama yazar yaftası yapıştıracak bir adem oğlu bulamazsınız. ve fakat gel gör ki hal böyle iken bu adam sanki kendini süper yazar, toplumun adalet mekanizması, gerçekleri gün ışığına çıkarmakla görevlendirilmiş bir derviş sanıyor. yahu hiç mi arkadaşı yok bu adamın. bir gün biri karşısına dikilse de hakkı kardeşim bak sen gel artık yazma, yeter kendini rezil ettiğin biz de üzülüyoruz senin bu haline desin. ama demiyor. demek ki akıllı bir dostu bile yok. yazık.
yapabildiği tek şey fotomaç adlı gereksiz bir gazete de galatasaray'ı karalamaya çalışmak ve aziz yıldırım'a yaranabilme adına saçmalamak olan bilgisiz şahsiyet.
bugün yazısını mükemmel bir şekilde kalem alan, şair ruhlu spor yazarı abimiz...
Dün gece inönü'de kara beste vardı, her notası Fenerbahçe nefretiyle dolu... Dün gece küfür kıyamet vardı, Zico'yu tükürük yağmuruna tutan tribünler vardı. Ama Fenerbahçe, bu nefretten sağ kalanlar kulübüydü. Onların ruhu, Fenerbahçeli çocukların kalbinde saklıydı. Maçtan önce yenik ilan edilmişlerdi de, böyle bir ruha yenilgi yasaklıydı.
* * *
Daha ilk dakikalarda restini çeken bir Fenerbahçe vardı sahada. Rakip alana yerleşen ve pozisyon üreten sarı lacivertli askerlerin, kendinden emin mücadelesi, Beşiktaş'ın izin verdiği bir gösteri olarak da algılandı. Ama Beşiktaş kendi ağına düştü, kendi mayınına bastı. Kezman, 12. dakikada muhteşem bir planın bitirici fişeğiydi ve kaç zamandır beklediği pasa unutulmaz bir vuruş yaptı. Bu pozisyonda ip gibi dizilen Beşiktaş defansı kendilerine bir gol ısmarladı sanki Ama pozisyon kuyumcusu Tuncay'dı.
* * *
Golden sonra Fenerbahçe'nin tılsımını yitirmeyen mücadelesini, Beşiktaş'ın karşı taarruzunu izledik. Burak'ın üstüste yakaladığı iki pozisyonu var. Eli açıktı Burak'ın, ayakları kötürüm...
* * *
Bu dakikalarda hakem Fırat Aydınus'un yüzünden detay aldım da, asla adaletli değildi. 24. dakikada Kezman'a Baki'nin yaptığı hareket, "Baki-hakem klasiğiydi." Ve verilmeyen faul de yarı penaltı sayılırdı. 28. dakikada ibrahim Toraman, yan hakemin yanı başında Tuncay'ın üzerine çıktı, Tuncay'ın omuzu çıktı da, hakem gözünün önündeki pozisyona kılını bile kıpırdatmadı.
* * *
ikinci yarıda Bobo kartını oynayan Tigana'ya karşılık, Zico'nun yaptığı hamle, Tuncay'ın sakatlığına yönelik, Selçuk değişikliği zorunlu bir değişiklikti. Mutlak gole kilitlenmiş Beşiktaş'ın baskısından bunalan Fenerbahçe defansının hata yapması kaçınılmaz gibi görünüyordu. Ama Fenerbahçe defansı kuru gürültüye pabuç bırakmadı.
* * *
Tribünler alev alevken, Fenerbahçeli futbolcuların ruhu alev alırken, Beşiktaş gece boyunca bir kibrit çöpü aradı. Ve zamanı su gibi harcayan bir Beşiktaş izledik. Buna karşılık Deniz ve Alex'le çok net pozisyonlar yakalayan takımın Fenerbahçe olduğu gördük. Tigana'nın yanlışları kadar, Fenerbahçe'nin doğrularıdır dünkü maçı çeviren.
* * *
Dünkü Fenerbahçe takımının cümlesi tebrik edilmeyi hak etti. Ama sahanın en yürekli adamı Lugano'ydu. Kezman, alışılmadık biçimde mücadeleciydi. Tümer ise, Beşiktaş'ın sihrini bozan görünmez bir güçtü sanki. Ama bir gerçek var, bu maçı kazanırken gelecek maçlar için tehlike teşkil edecek kadar da zayiat verdi... Özellikle de Tuncay'ın durumu çok önemli...
* * *
inandığınız zaman, imkansız diye bir şey yok. O yüzden en parlağından 11 tane yıldız çaldım gökyüzünden. Hepsini Fenerbahçeli futbolcuların alnına yapıştırdım. Çirkin ortaklar ve eşkıya akşamların karanlık adamları utansın diye...