boykotu yüzde 94.4 ile rekor kırmış bir vatan toprağıdır. ayrıca belediye seçimindede yüzde 80.2 ile en fazla oran ile başa geçen belediye başkanını seçmiştir. milli birlik ve beraberliği had safhada yaşayan bir nede olsa.
sünbül dağının eteklerinde kurulmuş; balı, peyniri ve halıları ile meşhur ilimiz.
1,5 ay görev yaptım burada. berçelan yaylası, zap suyu, depin gerçekten de güzeldi. doğası ve havası da çok güzeldi. eğer terör illeti olmasa turizm açısından doyumsuz bir yer olurdu, ne yazık. insanı da zannedildiği gibi kaba değildir. beni yılmaz erdoğan ın amca oğlu gezdirmişti şehirde. çok iyi insanlardı, hatta bir ara halay da çektik orada.
aslında biz neden böyle olduk diyesi geliyor bunları görünce insanın.
Arkadaşlarımızı,canlarımızı,kardeşlerimizi kısacası kalbimizin bir kısmını Lanet bir pusuda bıraktığımız şehir.Evet vurulduk! bir battaniye ye sarıldık sonra,apar topar bir mevziye sürüklediler ardından.gülümsüyorduk yinede o gelmeyecek helikopteri beklerken! gülümsüyorduk arkadaşlarımızın ellerini koyduğu yaramızı gözyaşlarıyla sızlatıyorken.Biz gülümsüyorduk Bayrak daha bir gururla şahlanarak dalgalanıyordu! ve bayrak dalgalanıyordu al kanlarımız akarken,biz ölüyorduk arkadaşlarımız ağlıyordu...
(bkz: Oradaydım.)
hakkari yükseklerde yalnız bir şehirdir
kartal gibi uzatmıştır başını cehennem bir coğrafyaya
hakkari'de siyah
ve üstleri buz örtülü ulu doruklar vardır
hakkari'nin yükseklerinde laleler
ters açar ülkemin ters yazgısı gibi
ve yere bakarlar
ülkemin yoksul insanları gibi mahzun
hakkari'den acı haberler gelir, duyarız
hakkari dağları cehennem, hakkari dağları kan
bombaların sağanağı eritir bin yıllık buzulları
her patlayışta bir can yükselir
yüksek doruklarından hakkari'nin
hakkari'den kahırlı mektuplar alırız
hakkari ayaz hakkari buz hakkari sis
hakkari dağlarında olmak isteriz biz
severiz
yüksekleri
kuşlar gibi uçmayı
ne yazık
kırık kanatlarımız.
hakkari'de 1999'da eskişehir (26) plakalı bir araba görebileceğimi hiç tahmin etmezdim. ama oldu. hakkari de ne işin var demek istemiştim ama uzaklardaydı.
bir dönem beytüşşebap ve uludere ilçelerinin bağlı olduğu, osmanlı döneminde sırasıyla erzurum ve van'a bağlı sancak olmuş, bir dönem asuriler ve süryanilerle akraba keldanilerin yaşadığı kent.
birçok köyünün yakılıp boşaltıldğı ildir. bu da birçok insanı çevre illere ve metropollere itmiştir. zaten büyük birer köy görünümünde olan doğu illeri iyice çarpık bir görünüme bürünmüştür.
ülkenin en uzak köşesini tarif etmek için kullanılan illerimizden biridir genelde. bunun dışında da pek bir şey bilinmez. aşırı dağlık bir alanda kurulmuştur.
yüksekova, şemdinli, çukurca ilçeleridir. üçü de askere gideceklere aynı şok etkiyi yaratır. vatan toprağıdır gitmek lazımdır.
bir ilginç şehir. öğretmen olarak geliyorsunuz, kalacak yeriniz yok. öğretmenevi dolu, kiralar 350-400 (yakıtla 700). sokaklar kışın çamur içinde. (yemin ediyorum bu galoş firmalarından birini arayıp özel paça galoşu yaptırıp satcam lan! her gün pantolon değiştiriyoz ne bu!) kuyumcularda inanılmaz el işçiliğine sahip altın takılar var. enfes parçalar. lokantalar fena değil ama karnınızı doyurmak biraz masraflı kaçıyo. mesela bi çorba 4 lira, normal bir doyumda 10 lira verip çıkıyosunuz ordan. havası çok pis zehir soluyosunuz.
korkuluyor... ben de gelirken korkuyordum... hala da korkuyorum aslında. ama öyle otogarda iner inmez vurulma korkusu bitti. kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadıktan sonra kimse size bulaşmaz. kara çarşaflı kadın görmediğim gibi mini etekli hatunlar gördüm. merkezi yaşanabilir durumda gibi. şimdilik hakkuradan iyiakşamlar efem.:)