hakikat

entry59 galeri0
    32.
  1. Uludağ sözlükte aranmamasını gereken ve sonu sıfat fiille biten cümleyle açıklandığında vurucu etkisi olmadığı yazarlar tarafından bilinmeyen.
    0 ...
  2. 31.
  3. hakikat, gezegenimiz dünya ve ırkımız insandan, fazlası değil.
    0 ...
  4. 30.
  5. Özellikle nietzsche'den sonra hakikat kelimesini ağzımıza dolamak pek bir eleştirilir hale geldi, postyapısalcılıkla hakikat kelimesini kullanmak günah olarak algılanır hale geldi. Oysa hakikat araştırması demek, sürekli kazmak, yıkmak, düşünceyi en sonuna kadar götürmek, bütün kavramları ters yüz etmek demektir. Hakikat bir yanılsmaa olsun veya olmasın bu arayış dışında başka gailemiz olmamalı. Ensest sizin için bir tabu mu? Hemen neden öyle düşündüğünüzü düşünmelisiniz. Sonuna kadar gitmelisiniz.
    5 ...
  6. 29.
  7. Halin hakikatini en iyi bilen allahu tealadır.
    8 ...
  8. 28.
  9. gerek fonetiğini, gerek üzerine yazılan metinleri beğensem de, okunan şeyler düşünmeye sevk etse de birkaç senedir iyice ayağa düşmüştür.

    kitap kapaklarında; seküler takılıp, bir yandan da manevi duygulara oynayarak, paraları cebe indirmeye çalışan otun bokun 'koç'u unvanını almış, şarlatanlardan dolayı bir antipati oluşmaya başladı.

    insanların ambalajlara, o ambalajları çevresine pazarlayacak güzel sözcüklere ihtiyacı var. onların, maddi hayata tamamen teslim olmadıklarını ikna edecek manevi duygulara ihtiyacı var. hakikat kelimesi ve yarattığı duygu bunu çok güzel karşılıyor. kitap satışlarına da bakarsak çok da güzel pazarlanıyor.
    3 ...
  10. 27.
  11. 26.
  12. Sabaha kadar uyutmayan bir şey.

    Bak güzel sözlük yazarı arkadaşım, eğer hakikat diye bir şey varsa kendisinden pay aldığımız, onu haykırırken bir yandan da o hakikatin bilincinde olduğumuzu gösteren eylemlerde bulunamıyoruz. Ya ben yapamıyorum. Olmuyor. Aslında anneliğin tamamen hormonel ve evrimsel olduğu olgusu bir kadının anne olma isteğinden götürmeyecek. O büyük ihtimalle o bebeği sanki gerçekten kendi seçimiymiş gibi sevecek. Ben aşkın doğasını biliyor ve ona yüklenen anlamların da saçma olduğunu biliyorum ama yine aşık olacağım. Yine onun her yanına nüfuz etmeye çalışacağım. Bilmek yetmiyor, bilmek iyileştirmiyor, bilmek yatıştırmıyor. Bilmek orada burada söz konusu olan şey hakkında konuşmaktan başka bir şey sağlamıyor.
    5 ...
  13. 25.
  14. Kişinin kendi içinde doğan, hiç bir düşünce ve duyguyla yok edilemez olandır.
    https://youtu.be/Hm3M22zZv-o
    0 ...
  15. 24.
  16. Gerçek ile aynı şey değildir. Gerçek nesnel gerçekliği, hakikat ise bu nesnel gerçekliğin zihnimizdeki öznel yansısını dile getirir.
    1 ...
  17. 23.
  18. lichtenberg, bir yerlerde "hakikat için, risksiz düşünme özgürlüğü"nden söz ediyor. hiç kuşkusuz, hükümdar tarafından hapse atılma riski olmaksızın hakikati söyleme hakkından bahsediyordur. ancak, virgülü ortadan kaldırdığımızda; "hakikat için risksiz" düşünme özgürlüğü ifadesi çıkıyor ortaya ve her şey daha ilginç hale geliyor: hakikati tehlikeye atmaksızın (hakikatin örtüsünü kaldırma riski olmaksızın) düşünme yetisi. burada, iktidarla kapışarak elde edilen düşünce özgürlüğünün yerini, düşünce özgürlüğüyle kapışan hakikat alıyor. düşünce ile hakikat arasındaki her tür ilişkiden söz ediliyor. hakikati açık etmek isteyen düşünce ile hakikati muhafaza etmek isteyen düşünce arasında büyük fark var. ve unutmayalım ki, insan her ikisini de aynı zamanda gerçekleştirmek isteyebilir.
    1 ...
  19. 22.
  20. Bir nesnenin gerçek anlamına ulaşıp yakînen algılamak, mutabakat, muvafakat, kendi zâtına (nefsü'l-emr) uygunluk, inkârı hiçbir zaman doğru ve haklı olmayan gerçek varlık gibi anlamları ifade eden "hakk" kelimesinden türetilen hakikat, so­yut bir isim olarak gerçeklik anlamına ge­lir.
    1 ...
  21. 21.
  22. bütün klişe tasvirleri haklı çıkartacak kadar sağlam bir Ankara günüydü. gri gökyüzünün altında takım elbiseli suratsız insanlar ve onlara rastgele çarpan yağmur damlaları vardı. şehrin gerginliği yetmezmiş gibi insanlar kendilerine temas eden her damla sonrasında daha da çirkinleşiyordu üstelik. anlayacağınız daha önce tanımadığım bir kadınla buluşmak için ne kadar da berbat bir gün olduğunu kimsenin bana söylemesine gerek yoktu.

    böyle günlerde insanlar mutlu olmak için kaçacak bir delik arar da bulamaz hani sonrasında hayali bir sitemle bir sokağın ortasında bulur kendini. Bir sokağın ortasındaydım, sitemkar da değildim oysaki. zaten bütün anlam arayışlarını da terk etmiştim o gün. neden vardık, bir şeyleri neden yapıyorduk, bu anlamsız varoluşun sonu ne olacaktı? umrumda değildi. o gün tek yaptığım beklemekti. Vladimir ve Estragon, Godot'yu nasıl beklediyse öyle bekledim o'nu.

    Gelmişti gelmesine ama Godot muydu gelen yoksa sadece sıradan bir tanışıklığın ötesine geçemeyecek vasat bir teselli miydi? dedim ya bugün umrumda değildi. selamlaşıp ufak bir iki lakırdıdan sonra bir kafeye oturduk. konuşuyordu sanat diyordu, insan naifliği diyordu, hayatı anlatıyordu; bense insan ürünü sözlerden sıyrılıp kafenin camına sinmiş kadına dalmıştım. yüzünün cama yakın olmasından mütevellit cam, ayna işlevi görüyordu. yeni tanıştığım bir kadının yüzüne dik dik bakıp yüzünü incelemenin absürd olacağını düşünüp o'nun cama hapsolmuş yüzünü seyre daldım. cam, baktıkça güzelleşiyordu.

    zahiri bir güzelliği terkedip hakikatlerle yoğrulmuş hayatı yaşamak gerekiyordu biliyordum ama bir sinek gibi cama çarpıp çarpıp masaya düşen gözlerime engel olamıyordum. sonunda sesindeki gerçekliğe çağrıya yenik düştüm ve onun konuşmasıyla birlikte gözlerim gözlerine kilitlendi. hakikat ilk kez bu denli berraktı.

    oysaki sartre'ın midesi bulanıyordu, tolstoy insan ne ile yaşar diye soruyordu, kundera yuvarlanan bir melon şapka ile hayatın hafifliğini sınıyordu, kafka bir sabah dev bir böcek oluyordu, camus annesinin ölümüne bile üzülemeyen bir yabancı oluyordu, pelevin obsesif tavukları ile dünya duvarlarına çıkıyordu. tüm bunlar bir kadının gözlerinin ardındaki hakikati anlatmak içindi şimdi daha iyi anlıyorum.

    dün ile bugün arasındaki fark ilk kez bu kadar keskin olacak. kayıp zamanların birinde hediye ettiğin bu hakikati bir ömür korumak dileğiyle, cheers darlin'
    3 ...
  23. 20.
  24. Hakikat, onu arzu etmeyenin boğazına sarılan bir fahişe değildir. Hatta o kadar çekingen bir güzeldir ki, onun için her şeyini feda etmiş olan bile onun lütufundan emin olamaz.
    2 ...
  25. 19.
  26. hakikat öksüz ve yetimdir.(alev alatlı'dan duymuştum)
    0 ...
  27. 18.
  28. 17.
  29. hakikat savaşında iki taraf, devlet ve bilimdir. devlet, çıkarı doğrultusunda bilgiyi dönüştürür, değiştirir, gerekirse yalan söyler. amaç günü kurtarmaktır. 50 sene sonra arşivler açılır ve aa bir yanlışlık yapılmış, denir.

    bu savaşın sembol isimlerinden biri, galileo galilei. dünya yuvarlak ve güneşin etrafında dönüyor.

    herhangi bir devlet memuru size iftira attığında, panik yapmayın. bu kişisel bir şey değil, sizinle ilgili değil.
    2 ...
  30. 16.
  31. en önemli düşmanı, devlettir. devlet hakikatle ilgilenmez, kendi çıkarı doğrultusunda gerçeği nasıl dönüştüreceğini düşünür. bu noktada, önce beynimizden, sonra evimizden dışarı boşaltmak gerek. bok gibi.

    sonra yavaş yavaş, şiir sindirmek gerekir.
    0 ...
  32. 15.
  33. doğrunun özü.
    hakikati söyleyen, en azından söylemeye çalışan kişi hiçbir zaman hiçbir toplum tarafından sevilmemiş, sevilmiyor. bu sebeple kişiler, ya kendi sevdiklerinden ya da başkalarının sevdiğini düşündüğü şeylerden bahsetmeye yöneliyor. tahammül sınırlarımız o kadar düşük ki hafif bir gıdıklamaya gelmiyor.
    işte meydan da böyle böyle madrabazlara, andavallılara kalıyor.
    1 ...
  34. 14.
  35. gerçeeğe giden yolun erdemidir. her hakikat biraz dürüstlüğü biraz da yalanı barındırır içinde. hakikat, tümünü kabullenmektir.
    0 ...
  36. 13.
  37. ' Hakikat boş bir kağıttan ibarettir, yanıverir. '
    1 ...
  38. 12.
  39. izafidir.
    herkes baktığı yerden gördüğü kadarını konuşur. kesin doğrular da dogmatik falan değildir. zarar verici olmadıktan sonra dogmatik olsa ne olur?
    2 ...
  40. 11.
  41. Görme engelliye anlatılan "kırmızı",
    source code,
    asıl,
    The secret, elmastıraş, ve benzeri quantum fiziği yazınları buradan gelen kokudan, bilince yansımalardan sıçramış kırpıntılar gibi duruyor.
    0 ...
  42. 10.
  43. 9.
  44. benim şehrimin, yani eskişehir'in ucuz bir kırtasiyesi. her türlü resim malzemesi var. besmele çekmeden girmeyin. ** * zira kabuslara giren palyaaaco bismillah dememiş ve mevsimden dolayı kırtasiye önünde oluşan buzda kayıp yere yapışmıştır. * * *
    bu arada o kırtasiyeye büyük resim kağıdı almak için gidecekseniz yanınızda resim çantanızı götürün. çünkü poşetleri çok iğrenç. * *
    1 ...
  45. 8.
  46. Her zaman doğru ve acı olandır. Gayet tabii
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük