bir kişiyi sığlıkla suçlamak ile onun 'anasının a.... koymak' arasındaki derin uçurumu doldurmak ve oluşturdukları etki itibarı ile bu ekstrem noktalar arasındaki her hakaret sözünün karşılığına bir ceza maddesi koymak; teorik olarak mümkün olsa bile uygulanabilirliği olmayan bir eylemdir. kaldı ki, dilin formal sözcüklerinden çok argo sözcüklerin hızla artmakta olduğu bir ortamda bu hıza, ceza hukuku ile yetişebilmenin mümkün olamayacağı da açıktır. bu nedenle, hakaret davalarında takdir yetkisi hakimlere verilmiştir.
hakareti suç saymamak, günümüz değer yargıları kapsamında pek mümkün değildir. kişi her ne kadar, kendisine hakaret eden şahısı muhatap almayarak, onun bulunduğu ortamı terk ederek bir erdemlilik örneği gösterse de o ortam içerisinde bulunan diğer şahıslar bunu, bir zayıflık olarak değerlendirmekte ve hakaret eden şahsa yönelik bir karşılık beklemektedirler.
bunun en belirgin örnekleri;
''ulan adamda ne mide varmış be! o kadar lafı yedi tek bir söz söylemeden, bastı gitti!''
şeklindeki olaya tanıklık eden üçüncü şahıs yorumlarıyla karşımıza çıkar ki kişi kendinden ve yaptığı hareketin gereğinden emin olsa dahi bunu, içinde bulunduğu topluma kabul ettirememe sıkıntısı yaşar.
sonuç olarak,
' senin ananın a.... korum! ' türünde ağır bir hakarete insanların kayıtsız kalmasını beklemek, günümüz insanının değer yargılarıyla pek mümkün değildir.