Anadolu Üniversitesi iletişim Bilimleri Fakültesi'nde STV bölümünde hocadır. Girdiği dersler, dolu dolu geçen saatler sonunda hep erken bitmiş hissi uyandırır. Sınıftan çıkmak istemezsiniz, ayaklarınız geri geri gider. bir de Felsefi Eleştiri ve Sanat dersi vardır ki tadından yenmez. Bir ders boyunca hiç bilmediğiniz filozofları öğrenebilir, farklı şairlerin şiir denizlerine dalabilir, doğru bildiğiniz şeylerin yanlışlığını tatlılıkla kabullenebilirsiniz. Ders kaçırmadığınız dönem sonlarındaki notlara göz atınca, birbirinden farklı 10-15 kitaptan oluşan okunacaklar listesi oluşturmanız da öğrendiklerinizin tuzu biberi olur. Ayrıca Sinema ve Varolusculuk adlı bir kitabı da vardır. Sevilir * Kısacası iyi insan, iyi hoca, iyi aydındır. Sanatı dilinden dinleme fırsatı olanların öğrencilik bitmeden bu şanstan istifade etmeleri gerektiğini öğrencileri dilden dile yayar işte *
anadolu üniversitesi iletişim fakültesinde kendisi sanat, eleştiri, felsefe,sinema vb. üzerine dersler vermektedir. ayrıca 6.45 yayınevinden çıkan varoluşçuluk ve sinemayla ilgili yazdığı kitaplar da bir o kadar süperdir. dev adamdır,molalarda muhabbet edilesidir, ses tonu çok güzeldir, dersi leyla gibi dinlersiniz.... yalnız "niçin sanat?" diye sormayaydı, bizden bununla ilgili yazı falan istemeyeydi çok süper olacaktı.
"28 Aralık 1895te, Capucines Bulvarı üzerindeki Grand Cafenin zemin katında halka açık ilk film gösterimi yapılır. Bilet alarak gelen seyirciler Lumiere Kardeşlerin ( Auguste Lumiere ve Louis Jean Lumiere) çektiği ve en uzunu 49 saniye olan on filmi izlemek için heyecanla beklerler. Aslında seyircilerin beklentisi sihirbazlık gösterisine benzer bir şeydir fakat duvardaki perdede bir trenin gara girişini gördüklerinde şok geçirirler. "Trenin Ciotat Garına Varışı" adını taşıyan bu filmde kamera sabittir ve ilk görülen şey uzaktaki bir buharlı lokomatiftir;fakat hızla kameraya doğru yaklaşarak duran tren, seyirciler arasında korkuya, paniğe neden olur. insanların toplu olarak izledikleri bu ilk filmin tanıkları arasında bir gazete yazarı da vardır ve o anı şöyle aktarır:"Salonda bulunanlar bu gösterime kendilerini o kadar kaptırmışlardı ki, trenin perdeyi yırtıp oturdukları sıraların arasında dalacağını zannetmişlerdi."