Ülkemiz zorlu bir dönemden geçiyor.Dışarıda , Ortadoğuyu kan gölüne çevirebilecek mezhep savaşları Suriye üzerinden tezgahlanırken ; içerideki "yerleşikleri" eski güçlerine kavuşturmaya yönelik büyük satranç hamleleri yapılıyor karanlık eller tarafından.Uzun zamandır olmadığı kadar planlı , kendini gizlemeyi bu kez çok daha iyi başaran bir operasyon bu.
Hakan Fidan göreve gelirken israil tarafından "Hakan Fidan'ın iran'a yakın olduğu" iddiası ortaya atıldı önce.Evet birinin israil'in karşısında olması iyi bir şey sayılabilirdi , ancak israil'in bunu açıkca beyan etmesi "tersine düşünenlere" soru işareti bıraktı.Daha sonra Hakan Fidan'ın Mit Müsteşarlığına gelmeden önce , başbakanın danışmanlarından biri olarak , Oslo'da PKK ile yaptığı görüşmenin kayıtları piyasaya sürüldü.Böylece Kürt politikası , Hakan Fidan ve Hakan Fidan'ı "doğru adam" söylemleri göreve getiren Başbakan hedef tahtasına oturtulmaya çalışılıyordu.Kürt Açılımını başlatma cesaretini gösteren ve toplum psikolojisi üzerinden olumlu yönde başarılı olan olan Ak parti ; bu cesaret ve başarısını sürdüremiyordu.Bunun en büyük sebeplerinden biri "düzenin değişmesini istemeyen yerleşikler" olsa da , Pkk ile görüşme hususunda belli ölçüde de olsa şeffaflığı sağlayaman Ak parti , "tam da büyük operasyonu tezgahlayanların" istediği gibi toplumda soru işaretleri bırakmaya başlamıştı.
Öte yandan Ergenekon soruşturması nda da benzer bir durum sözkonusuydu.Evet iddialar çok büyük ve ciddiydi.Ancak "hukukun savruk bir güce" dönüşebilme ihtimali gözönünde bulunularak hareket edilmeliydi.Hukukun her tutuklaması ve soruşturması "şeriatın kestiği parmak acımaz" şeklinde değerlendirilmesi "Hakan Fidan olayında" hükümetin sürükleneceği açmazın belirlenmesi ve tezgahlanmasında önemli yapı taşlarından birini oluşturdu.
Yeni Anayasa beklentilerinin sürdüğü ve tam da 2.kez Kürt açılımının başlatılacağı sinyalinin verildiği günlerde "Uludere Faciası" meydana geldi.Askeriyedeki dönüşümün büyük oranda gerçekleştirildiği bir dönemde istihbaratının "Mit'ten" geldiği söylenen karanlık bir olaydı bu.Fakat yine Ak parti'nin medya ve toplumu ikna etmeye çalışmadan aceleyle yalanlayıp geçtiği bir hadise olarak zihinlerde soru işareti bıraktı.
"icraatte(!)" bu olayları tezgahlayıp , "siyasi yangını" körükleyenler , fitne yayma konusunda da boş durmadılar.Cemaat ile Ak parti arasındaki gayri ihtiyari fikir ayrılıkları "soğuk savaş , yolların ayrımı" gibi söylemlerle lanse edildi.Bu fitnenin bertarafa edilmesi yönünde de ne yazıkki Ak partinin de Cemaatin de "tüzel egoları" devreye girdi kanatindeyim.En azından cemaatle ya da iktidarla özdeşleşmiş kişilerden gerginliğin giderilmesi yönünde açıklamalar yapılabilirdi.
Son hamle de "Mit Müsteşarının" hem de "KCK davasında" soruşturmaya çağrılmasıyla yapıldı ; emniyetteki görevden alımlarla da "Cemaat-Ak parti kamplaşmasının" "meyvesini" verdiği iması güçlendirildi.Böylece "Büyük Oyunun" tezgahlanma sahnesi tamamlandı.Artık hükümetin ve cemaatin beklenen yanlış adımları atmasına gelmişti sıra.
Ve bugünlerde "o beklenen yanlış adımlar atılmaya , doğru adımlar ertelenmeye" devam ediliyor ne yazıkki.Belki yanlış anlaşılırız korkusuyla , hala cemaatten bu konuda herhangi bir ses çıkmadı.Durum böyle olunca "polis ve hukukta" cemaat yapılanması olduğu ; yürütme ve yasama ise hükümetin kontrolü altında bulunduğu iddiaları dört bir yana yayılırken "sus-pus" olmak iddiaların kabul edildiği intibaı bırakıyor.
Asıl hatalar hükümet cephesinde gerçekleşiyor."Devlet aklının" temsilcisi konumundakiler "ergenekoncuların kendi adamlarını kurtarma çabasını" andıracak şekilde "tbmm'de yasa" çıkarma telaşına düşmüş durumdalar.Akabinde "büyük bir panik içerisidne " soruşturmaya başlatan savcı görevden alınıyor.Savcıyı görevden alan Başsavcı "yerleşik zihniyet kalıntısı" olsa , "oyun içinde oyun" denebilir belki ; ama Abdullah Gül tarafından atanmış bir isim.Kaderin bir cilvesi gibi görevden alınan savcının da soyadı "Sarıkaya" , tıpkı Büyükanıt'ın da yer aldığı bir iddianame hazırladı diye görevden alınan ve "bu ülkede hukukun düştüğü hallerin" temsilcisi olan Ferhat Sarıkaya gibi.
Dolayısıyla şu anki görünümle "BÜYÜK OYUN" başarıya ulaşmış durumda :
1 - Hukuka müdahale anlamı taşıyan "görevden alma işlemi " her ergenekon tutuklamasından sonra, "hukuk böyle istedi , söylenecek bir şey yok " şekillerinde yapılan açıklamaların "zihniyet olarak" yıkılmasıdır.Hükümetin ergenekon soruşturmalarının arkasında dururken kullandığı "hukuki" argümanlarının çöküşü başlamıştır.
2 - Bundan sonra , zaten topluma tam anlamıyla anlatılamamış olan , muhalifleri ikna çabalarından uzak cılız açıklamalarla geçiştirilen Ergenekon süreci yara alacak ve devamı tehlikeye girecektir.
3 - Hükümet , "hedefi belli odaklarca" yapılacak Ergenekon sanıkları hakkındaki yasa çıkarma girişimlerini "haksız ilan etme" , "hukuka müdahale olarak adlandırma" hakkı kalmamıştır.
4 - Ergenekon sürecinde "düzen, demokrasi ve hukuk" adına hükümeti destekleyen "namuslu" aydınların "kandırıldıkları" imasıyla zor durumda bu bırakılacağı günler başlamıştır.Ayrıca sözkonusu aydınların "namuslu" olmaları gereği son durumda hükümetten yana tavır almaları imkansızdır.
5 - Cemaatin siyasete hem de destekçisi olduğu siyasi hareketi dahi alaşağı edebilecek şekilde tutkuyla bulaştığı fikri yerleşmektedir.
6 - KCK tutuklamalarında da "hukukun yanlış yaptığına" dair açıklamalar bundan sonra daha güçlü bir şekilde sürdürülecektir.Su süreçte KCK operasyon sekteye uğraması kaçınılmazdır.
7 - Hükümetin Kürt politikası daha sorgulanır hale gelecektir."Sorgulatmadıklarına göre birtakım yanlış işler , hukuk dışı eylemler sözkonusu olabilir" düşüncesinin yayılması , hükümetin otoriterleşmeye başladığı ; dolayısıyla "sivil dikta" söylemlerini geri getirebilir.
Sonuç olarak , "devlet aklı" bu "büyük oyunda" şuana kadar "paniklemiş ve yanlış yapmış" durumda.Yapılanlar birkaç günlük icraatlar olsa da , geniş çapta politikaları ve geleceği etkileyecek.
Allah'ın "Devlet aklına" "itidal" , kurumlarımız ve güç odaklarımız arasında uyum , milletimize de selamet vermesi duasıyla...
derin bir iç çekişmeye neden olan teşkilatın başına liyakat ile alakası olmayan bir şekilde adamın adamı olarak gelen kişidir. dezenformasyon konusunda abd de eğitim aldığını belirterek yaptığı en başarılı işin dikkat dağıtarak el atından teşkilatın kilometre taşlarını ortadan kaldırmak olan zevat. kendisi medya desteğiyle halka şirin görünmek baabında önce israil' in tepkisini almış gösterildi, iran' a yakın dendi, halbuki 15 sene tsk da astsubay görevi yapan kişi (ki 1986 da mebs okuluna giriyor, o dönemde iran fikirlerine yatkın birisinin tsk içerisine girmesi, yaş kararları ile ordudan atılmaması nen kadar mümkün siz araştırın) biyografisinde astsubaylıktan bahsetmemiş kara kuvvetleri muhabere okulu demiştir. buradan da görüldüğü üzere aşırı komplekslidir, zaten mit bugüne kadar sıradan subayı bile teşkilatın üst düzeylerine hiç getirmemişken bir astsubayı kabullenmesi beklenemezdi. velhasıl şu sıra kendisine payeler verilip rüyasında göremeyeceği makamları tevdi eden başbakan tarafından koruma kalkanı içerisine alınmaya çalışılmaktadır. o başbakan ki e.t. ö. kapsamında yapılan tutuklamalara ses çıkınca " bırakın yargı görevini yapsın" diye konuşan kişiydi. ne oldu acaba, ucu nereye dokunacakta bu zırha ihtiyaç duydu. güzel ülkemde çok yakında bir olay patlak verir gündem değişir ve hepsini unuturuz vesselam. mit içten içe çökertilmekte, ulusun bütünlüğünü savunanlara kapılar gösterilmektedir.
Şu ana kadar terörde sınıfta kaldığı aşikar olan ( 30 yıldır bitirilemeyen terör) bir kurumun yeni şansı.
Zannedersiniz ki MiT çok başarılıydı da bu adam gelince çöktü kaldı.
Zaten lime lime dökülen bir kurumdu , bu arkadaş da amerika'da aldığı eğitimi deniyor şu an ve başarısız olursa zaten o da tasfiye edilecek.
apodan kandile mesaj taşımış akabinde o mesajın sonucunda yapılan saldırıda 13 askerimiz şehit olmuştur...özerk kürdistan sözünü oslo'da vermiştir.bunlar bu kişi hakkındaki iddialardır.
iddialar, kck yı bizzat mit in yönettiği yönündedir...
bakıyorum da bunların hiçbir önemi yok..herkes bu şahısı savunmak için sıraya girmiş...
partizanlık gözleri bu kadar mı kör eder allahım..
aslolanın ülke sevgisi olması gerkirken, aslolan akp sevgisi olmuş...
bir delikanlı da çıkıp "ben akp liyim ama koca generallerin yargılandığı, genelkurmay başkanı için müebbet istendiği bir ortamda hakan fidan'da çıkıp yargılansın, aklansın" diyemiyor.
hakkındaki iddiaları ortaya atan kimler ona bakmak gerekli. malum medyanın ortaya attığı iddialarla karalanmaya çalışılan kişi. demek ki bu adam da iş var ve bir şekilde görevde tutulması gerekiyor.
malum kesim hala akıllanmadı ve aynı taktikle savaşıyor. çamur at ve itibarsızlaştır, birilerini birilerine düşman göster, böl parçala ve çıkar sağla.
ama yemezler. artık bütün kirli oyunlar açık ve net bir şekilde anlaşılabiliyor.
kim diyorsa ki, "cemaat ve hükümet artık birbirine düşman", "hakan fidan mit üzerinden kck'yı yönetiyor" işte asıl hain ve düşman o'dur.
yani israil'in ekmeğine yağ sürenler. halk olarak dikkatli olmamız gerekiyor. hakan fidan denen şahıs resmen pkk'yı bitirme noktasına getirmiştir. sadece ve sadece mit, polis ve jandarma istihbaratını tek çatı altında toplaması bile bu adamın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
ben derim ki şimdi israil'in evlatları ve gayrı meşru çocukları oturup hallerine ağlasın.
harcanmak istenen mit müsteşarı. harcanmak istenmesinin sebebi kazan operasyonu gibi etkili nokta operasyonlar olduğunu düşünüyorum. birileri bu nokta operasyonlarından acayip derecede rahatsız oluyor. terör örgütü yandaşları değil bahsettiklerim, terörün devam etmesini isteyenler.
Milli istihbarat Teşkilatının müsteşarıdır. Hakan Fidanla MiTte başlayan yeni süreç, çok açık ki milli değerlimizle barışık uluslararası konumumuzu, gücümüzü ve açık/gizli düşmanlarımızı iyi tanımlayan bir ekibin yöneteceği nitelikli ve zorlu bir süreçtir. Bu ekibin öncelikli olarak içerisine sızmış, özellikle dış istihbarat kurumlarının ve askeri cunta destekçilerinin kontrolünden kurtulup darbe süreçlerini, Ergenekon izlerini bünyesinden temizlemek, demokratikleşme çabalarına katkı sağlamak ve adı milli olan bu teşkilatı gerçekten millileştirme gibi zor bir görevi var. Dolayısıyla Hakan Fidanın bu perspektifi iyi okuduğu ve değişen dünya dengelerine getirdiği farklı ve gerçekçi bakış açısının, birilerini rahatsız etmesi son derece olağandır. MiTin başına geldiği günden beri çeşitli komplolarla bu görevden el çektirilmeye çalışılması, israilin Fidan çekincesi gibi manşetler atılması, Fidanın istihbarat teşkilatını vizyon ve yönetim biçimiyle farklılaştırıp dünya çapında kabul gören, saygın bir kurum haline getirilme hedefine engel olmak olarak da okunabilir. http://www.on5yirmi5.com/...h-ve-teoriler.i79441.html
tek kelime ile sistemin kurbanı olmuş bürokrat. diğer bürokratlara örnek olmalı, ve yürütmenin her dediği koşulsuz yerine getirilmemelidir. zira her zaman tayyip gibi ne olursa olsun sözünün arkasında duran başbakan bulamazsın.
van kökenli fakir bir ailenin çocuğu olarak yetişmiş, ailesini geçindirmek için hemen genelkurmay'a astsubay olarak girmiş, bu arada iki üniversite bitirip süper derecede yabancı dil öğrenmiş; ve sonrasında ahmet davutoğlu tarafından keşfedilip evvela tika başkanlığına, sonra mit müsteşar yardımcılığı ve nihayet mit'in başına geçirilmiş oldukça taşşaklı bir adamdır kendisi...
koltuğuna oturduğu günden beridir "bu adamda bir iş var, baya bir etkili olacak" diye haykırdığım ve ne kadar mühim bir şahsiyet olduğunu, son zamanlarda kendisine yapılmak istenen bu soruşturma rezaletinden anlayabileceğimiz karizmatik bir adam...
herkes bir bok bilmeden ötüp duruyor ama hiç öyle yok pkk ile işbirliğiymiş, yok oslo görüşmeleriymiş, yok kck'nın içinde adamları varmış falan gibi meselelerle alakası yok. tek mesele hakan fidan'ın mit'e yönelik planladığı ve çok da iyi yapıyor olduğu bu değişim sürecidir... senelerdir kendi vatandaşını fişleyen, korkutan istihbarat bugün kendi insanıyla uğraşmayı bırakıp dışarıya açılmış ve 1000 küsur senelik devlet geleneği potansiyelini kullanır hale gelmiştir. e tabiiki bu değişim de illaki birilerini rahatsız edecektir. dolayısıyla adamın ayağını kaydırmak istemeleri çok tabiidir...
oslo görüşmelerinde terörist başı için defalarca sayın öcalan demiş mit başkanı. tamam sorunun çözümü için örgütle görüşülebilir ama uslubu hakikaten rahatsız edici.
kendisi atandığında israil alenen rahatsızlığını dile getirmiştir.
yani türkiye'nin iç işleri olan istihbarat teşkilatıyla ilgili bir konuda yetkili ağızlardan olumsuz açıklamaları son derece ilginçtir.
israil beğenmediyse varın siz düşünün artık iyi bir tercih midir, değil midir?
malum savcının kendisini ifadeye çağırdıktan sonra pkk içerisinde çok üst pozisyonlara sızan mit ajanlarının ifşa oldukları ve maalesef hepsinin örgüt tarafından infaz edildikleri iddia edilmektedir.
hükümet, tüm bunları önlemek için özel yasa çıkarmıştır ama geç kalmıştır.