bir insanın yağmur yağarken şemsiyesini alıp dışarı çıkması doğru bir harekettir. ama yağmur yağmadığı halde şemsiyesini açarak dışarı çıkması yanlış bir harekettir. dolayısıyla, türkçemizde kullanılan doğru ve yanlış kelimeleri, şarta bağlı olarak isabetli olan şey veya olmayan şey manasındadır. hâlbuki iki kere iki dört eder. yağmur yağsa da dört eder, güneş açsa da dört eder, bir hafta önce de dört eder, bin yıl sonra da dört eder. işte şarta bağlı olmaksızın, mutlak olarak her şart altında doğru olan şeye "hak" denir.
prof. dr. necmettin erbakan
(bkz: davam)
syf: 24
eğer tüm insanlığın, farklı düşenen tek kişiyi susturmasını haklı buluyorsanız, gün gelip o tek kişi kudreti eline geçirdiğinde tüm insanlığın susturmasına karşı çıkmaya hakkınız olamaz demiştir jonh stuart mill.
hak çoğunluk değildir.
hayatınızı ve ilişkilerinizi bunun üzerine kurun. kaybettiğinizde bile büyük hasar almazsınız.
taşın, kuşun, havanın, komşunun, insanın hakkını kendisine teslim edin.
bi de şu var ki: ibretle ders alınması gereken bir tekerlemedir;
hakkı nın hakkı da hakkı varmış. hakkı hakkı dan hakkını almaya gitmiş. hakkı hakkı nın hakkını vermeyince hakkı hakkı nın hakkından gelmiş.