bugünki gazetelerde rastlanan bir insanlık ayıbıdır. haiti depremi sonrası sağ kurtulan çocukların kaçırılarak köleleştirildikleri ifade edilmekte. hayat kadınları, dilenci vs. olarak çalıştırılmak üzere çocukların kaçırılması, insan yağmacılığıdır.
bununla ilgili guzel bir yazi.yuh yani, bu insanlara mal gibi bakan, baktiran bu sisteme daha fazla dayanmak mumkun degil.
haiti'den türkiye'ye çalınan çocuklar
haiti depreminin ardından 1 milyon çocuğun yetim kaldığı açıklandı. 1 milyon çocuk: haiti'nin aç, yaralı, ekmeğe, suya, ilaca, doktora her şeye muhtaç yetim çocukları. ortalık "yardım kamyanyaları"ndan geçilmiyor; ama, ihtiyaçları ulaşmadı onların çoğunluğuna.
depremin hemen ardından haitili kimsesiz çocukların fransa, hollanda, amerika gibi ülkelerin zengin aileleri tarafından evlatlık alınarak geleceklerinin kurtarıldığı(!) haberleri çıkmıştı. bir gazetenin başlığı "haitili çocuklar batı'da kapışılıyor" şeklindeydi. çok geçmeden sözü edilen "kurtarma"nın nasıl bir kurtarma olduğu açığa çıktı. gerçekler farklıydı.
haiti'nin yetimlerine göz dikmişler, onar onar, yüzer yüzer çalıyorlardı onları.
kim çalıyor, niye çalıyor haiti'nin çocuklarını?
depremden sonra haiti'den ne kadar çocuk çalındığı bilinmiyor. bilinen 1 milyon çocuğun deprem nedeniyle kimsesiz aç, sefil ve yardıma muhtaç olduğu. bilinen, evlatlık edinme adı altında yüzlercesinin çalındığı. bilinen, doktor veya gönüllü bakıcı kılığında dolaşanların, yiyecek, yatacak yer gibi vaatlerle kandırarak yüzlerce çocuğu alıp götürdüğü...
bir sistem ki, bu haldeki çocuklara bile göz dikmiş. bir sistem ki, haiti'deki yetimlere bakınca, orada göçük altından canlı kurtulmuş çocukları görmüyor. fuhuş pazarında satılacak çocukları görüyor. bir zenginin ihtiyacı olan "kalbi, böbreği, dalağı, ciğeri..." görüyor. tekellerin fabrikalarında çalıştırılacak çocuk köleleri görüyor. ya da zenginlerin evlerine satılacak hizmetçileri...
haiti'nin yetimleri bu sistemin gözünde başka bir şey değil. onun içindir ki haiti'nin çocuklarının üzerine yardım heyetlerinden önce, leş kargaları gibi çocuk hırsızları, fuhuş mafyaları, organ mafyaları üşüştü...
haiti'de çocukların çalınması yeni de değil. deprem olmadan önce de her yıl 2 bin ila 3 bin çocuk haiti'den çalınıyordu. depremle birlikte misli misli katlanıyor bu rakamlar.
çocuk hırsızlığının yapıldığı yer, sadece haiti de değil. dünyanın en alçakça, en acımasız hırsızlık türü bu. ve haiti'de çalınan çocuk haberleriyle birlikte ülkemizdeki kayıp çocuklar da tekrar gündeme geldi.
resmi açıklamalara göre 1657 çocuk kayıp. kayıpların 562'si erkek, 1095'i de kız çocuğu. bunların nasıl kaybedildiği ise, ne haiti'de ne de ülkemizde sır değil.
fuhuş çeteleri, organ mafyası, çocuk köle işçiler, onyıllardır emperyalist dünyanın bilinen gerçekleridir. ne yapılıyor çocuklarımız? fuhuş çeteleri tarafından kaçırılıp fuhuş tacirlerine satılıyor! organ mafyası tarafından organları için kaçırılıp satılıyor. köle işçi olarak çalıştırmak için kaçırılıp satılıyor. dilencilik yaptırılmak için kaçırılıp satılıyor.
dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon 800 bin çocuk, fuhuş mafyaları tarafından yeni-sömürge ülkelerden kaçırılarak avrupa ve amerika gibi emperyalist ülkelerde yasal ve yasa dışı genelevlere, porno yapımcılarına satılıyor. 1 milyondan fazla çocuk fuhuş yapmaya zorlanıyor.
çocuk ticareti şebekelerinin 7-12 yaş arasındaki bu çocukları kaçak olarak götürdüğü ülkelerden biri de türkiye. türkiye, çocuk pornosu filmlerinin çekildiği ülkeler sıralamasında başta geliyor ve türkiye polisi, nedense ve nasılsa, bunları yakalayamıyor!!!
1657 çocuğumuz kayıp. bunlardan kimi, fuhuş sektöründe satılacak, kiminin organları kesilecek, kimi de dilenci olarak çalıştırılacak.
çocukların alınıp satıldığı bir pazar var. bu pazarı yaratan bir sistem var. böylesi bir sistemde mafyalar, çeteler, tacirler olacaktır. kayıp çocukların üçte ikisi kız. ve büyük çoğunluğu fuhuş sektöründe çalıştırılmak üzere emperyalist ülkelere satılıyor. bu çarkın nasıl döndürüldüğü bütün dünya tarafından biliniyor. fuhuş, bu sistemin bir parçası ve bu sistemin bilgisi dışında yapılmıyor.
bir gazetenin haberinde "haitili çocukları kaçırıp köle yapıyorlar" yazıyordu. çocukların satıldığı ülkeler ise avrupa ve amerika gibi emperyalist ülkeler. çocukların köle olarak çalıştırıldığı bir sistemde çocuk tacirleri mutlaka olacaktır.
yine kaybedilen çocukların organları alınıp bir başkasına nakledilecek. bir başkası yaşasın diye organı alınan çocuk ölecek. i̇nsanın gözünde canlandıramayacağı kadar korkunç ama bir gerçek.
peki, kim alıyor bu organları? kim kesip çıkartıyor? kim başka birine naklediyor? kime, kimlere takılıyor o organlar? bütün bunları sadece organ mafyası mı yapıyor? hayır. doktorlarıyla, hastaneleriyle, taşımasıyla, koskocaman bir sistem kurmadan organ kaçakçılğı mümkün değildir.
fakat öyle bir sistem ki; her şey parayla alınır satılır hale getirilmiş. parası olmayana yaşam hakkı yok.
bu çarkın da devletlerin bilgisi dışında döndürülmesi mümkün değildir.
kayıp çocuklarımızın organlarını satın alanlar zenginlerdir. organ mafyası da çocuklarımızı çaldıranlar da parayla her şeyi satın almak isteyen zenginlerdir. organ mafyası çarkı onlar için dönüyor.
çocuklarımızın kaybedilmesinin sorumlusu bu sistemdir.
i̇nsan etini, fuhuş sektöründe alınıp satılır hale getirildiği için sorumludur kapitalist sistem.
halkları aç, işsiz bırakıp, organlarını satmak zorunda bıraktığı için, mafyacılığı teşvik ettiği için, kaybedilen çocukların sorumlusudur sistem.
suçlu, çocukların organlarına göz dikecek kadar canavarlaşmış, çürümüş bir toplumu yarattığı için sistemdir.
açlıktan, yoksulluktan çocukların sokaklarda dilencilik yaptığı bir ülkede, çocukları kaçırıp dilencilik yaptıracak "çeteler" de türeyecektir.
örneğin; uluslararası çalışma örgütü'nün (ilo) 2005 rakamlarına göre dünyada 5-14 yaşları arasında çalıştırılan 250 milyon çocuk vardır. çocuklarımızı yoksulluktan çalışmak zorunda bırakan, sokaklarda dilencilik yapmaya mahkum eden de bu düzendir.
çocuklarımızı çalan kapitalist sistemdir
fuhuş sektörü, organ ticareti, çocuk köle işçiler, çocukların dilencilik yapması bu kapitalist sistemden bağımsız değildir. fuhuş sektöründe satılan bedenler yoksulların bedenidir. o pazarın sahibi ise egemenlerdir. kapitalistlerdir.
"organ ticareti" denen alçaklık kapitalist düzene aittir. sosyalist bir ülkede, mesela küba'da organ ticaretinden söz edilebilir mi? edilemez elbette. çünkü sosyalizmde insanlar organlarını satmak zorunda kalmaz. i̇nsanların eşit olduğu bir sistemde, insan etinin pazara sürülmediği bir sistemde çocuklar fuhuş için çalınmaz.
herkesin eşit olduğu, açlığın olmadığı bir düzende kimse çocuklara sokaklarda dilencilik de yaptıramaz. kimse dilencilik yaptırmak için çocuklarımızı da çalmaz.
çocuklarımızın fuhuş pazarlarında satılmadığı, çalınıp organlarının zenginlere nakledilmediği, sokaklarda dilenci yapılmadığı, çocuklarımızın ağız dolusu gülebileceği bir sistem vardır. bu sistem sosyalizmdir.
"haiti'de çocuklar kaçırılıyor
haiti'de, 2 aylık ile 12 yaş arasındaki 31 çocuğu kaçırdıklarından şüphelenilen 10 amerikalı'nın, dominik cumhuriyeti sınırında haiti polisi tarafından yakalandığı bildirildi.
haitili bakan, bunun evlat edinme değil, bir kaçırma eylemi olduğunu belirtti." (31 ocak 2010 tarihli basından)
haiti'de çocukları kurtaran sosyalist küba
emperyalist kan emicileri, yıllardır haiti'nin çocuklarını çalıyorlardı. depremi de fırsat bildiler. fakat haiti halkına, haiti'nin çocuklarına çok daha öncesinden gerçek anlamda yardım elini uzatanlar da vardı.
küba'nın 1000'den fazla sağlık personeli, 1998 yılından, depremin olduğu güne kadar haiti'de; 14 milyon haitili'yi muayene etti; 225 bin ameliyat gerçekleştirdi; 100 bin doğum yaptırdı. 230 binden fazla kişinin yaşamını kurtardı. 47 binden fazla haitili'ye göz tedavisi yaptı. ve yıllardır bütün bunları yaparken hiçbir maddi çıkar gözetmedi.
570 haitili genç küba'da tıp eğitimi aldı. halen 660 haitili genç bu eğitimi almakta ve bunların birçoğu depremden sonra kübalı hekimlerle birlikte hayat kurtarmak için ülkelerine geri döndüler.
küba, dünyada son yirmi yıl içinde yaşanan şiddetli deprem felaketlerinin bir çoğuna tıbbi yardımda bulundu.