2000 - 2001 deki kid a ve amnesiac mucizelerinden sonra en çok merakla beklenen albümdü. zira thom yorke un albüm önceki "artık üzerimizden o kara bulutları attık" açıklaması. ed o'brien ın "her grubun kötü dönemleri olur biz de onu geçtik" demesi (ki bize göre kötü değil muhteşem bir dönemdi) biraz daha ok computer tarzında bir albümle karşılaşacağımız beklentisini uyandırdı. ed bile yıllar sonraa gitarını eline almıştı.
klasik radiohead albümü alınan günlerden oldu bu albümün alındığı ilk gün de. vücudun en korunaklı yerinde eve getirildi. kapılar kapatıldı, kitlendi. kulaklıklar takıldı. kalp atışları ile albüm dinlenmeye başlandı. 2+2 nin 5 ettiği öğrenildi. elektronik elektronik daha fazla elektronikti. ilgi çeken yerler geri alındı, bir daha dinlendi. "and the rain drops" lafı ile çıldırıldı. albüm bittiğinde alınan haz üstüne bir sigara yakıldı. orgazm sigarası gibi birşeydi.
yine yapmışlardı. yine başarmışlardı. huzur bulundu.
daha geceleri dream tv de there there in klibinin oynadığı günlerdi o günler. güzel günlerdi elbetteki...
radiohead'in şu ana kadar çıkarmış olduğu albümler arasında bana göre en iyi albümüdür. ardından the bends daha sonra kid a gelir.
peki bu albümü benim için en iyi radiohead albümünü yapan nedir deseler, albümün temasını, konseptini, sözlerini falan herşeyi bırakır şunu derim, "bu albümde there there, A Wolf at the Door, A Punch-Up at a Wedding, Myxamatosis ve i will gibi hayatımın şarkıları var." evet sadece bunu derim. bu 5 şarkı bana yeter lan ne yaparlarsa yapsınlar. ki 2+2=5, sit down stand up, go the sleep, where i end and you begin, we suck young blood'ı falan saymıyorum.
arkadaş kim ne derse desin, radiohead'in yaptığı en iyi albüm budur. hatta gelmiş geçmiş en iyi albümlerden biri budur.