HAFIZLIK BEYNi GELiŞTiRiYOR
Kur’an-ı Kerimin ezberlenmesi, hafızanın üç bölümü olan “kayıt belleğini, çalışma belleğini ve uzun süreli hafızayı” güçlendirir ve kapasitelerini artırır. Hafızlığa çalışmak, sayısız maddi ve manevi faydalarının yanında özellikle şu alanlarda gelişime sebep olur:
Ayetleri ezberlemek için maksimum konsantreye alışan zihinde “Dikkat ve algı” yeteneği güçlenir.
Hafızlık yapmak, “öğrenme ve ezber” açısından çok önemli olan, zihnin “odaklanma süresini” uzatır. Hafızlıktan önce ezberleyeceği metne “kesintisiz” beş dakika odaklanabilen bir kimse, hafızlıktan sonra on beş dakika odaklanabilir.
Her gün birkaç sayfayı ezberleme çabası, beyinde “zamana karşı yarış” uyarısı yapar ve “kayıt belleği” esneterek kapasitesini artırır. Böylece idrak/kayıt algı, tek seferde daha fazla kelimeyi tanır ve yakalar. Hafızlıktan önce bir defada “iki” yabancı kelime ezberlenirken, hafızlıktan sonra “dört” kelime ezberlenir.
Günlük olarak ezber yapmak, kayıt belleğin “tanıma ve yakalama” reflekslerini güçlendirerek ezber için gerekli olan tekrar sayısını azaltır. Hafızlık öncesinde on defa okunarak ezberlenen bir beyit, hafızlıktan sonra üç defada ezberlenir.
Ezberlediği ayetleri önceki ve sonraki ayetlere bağlayarak ve birleştirerek ertesi gün ders verinceye kadar hafızada tutmak, zihninde ki toplu çalışma alanı olan “çalışma belleğini” genişletir.
604 sayfayı ezberlemek ve bu ezberi belli aralıklarla tekrar etmek “uzun süreli hafızayı” geliştirir ve sağlamlaştırır.
Hafızlık yapmak, dile fesahat (net konuşma) özelliği kazandırır. Tecvide ve tashih-i hurufa dikkat ederek Kur’anı sürekli okumak “ağzı eğitir”. Bu sayede, konuşurken kelimelerin telaffuzu güzelleşir. Hafızlık yapan kimsede “harf ve kelime vurguları” alışkanlık haline geldiğinden kendi anadilinde de diksiyon kazanır.
Hafızlık sayesinde binlerce Arapça kelime ezberlenmiş, telaffuz problemi çözülmüş ve Arapçanın cümle yapısı bilinçaltına yerleşmiş olur. Böylece Hafızlar için Arapçayı öğrenmek son derece kolaylaşır. Bir yabancı dilin öğrenilmesi ise zekayı geliştirir.
Çevresinde tanıdığı hâfızlar olan herkes tespit etmiştir ki, hâfızlık beyni geliştirmektedir. Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-;
“Her kaba bir şey konunca daralır; ancak insan beyni müstesnâ. Ona bilgi kondukça genişler.” buyurur. Burada da bu genişleme bariz olarak görülmektedir. Peki, bu esnada beynimizde neler olmaktadır?
Otago Üniversitesinden Prof. James Flynn yaptığı araştırmalar neticesinde şöyle der:
“Beyni, vücut kaslarına benzetebiliriz. Antrenman yapılmazsa kaslar gelişmez. Öğrenmek ise zekâmızı geliştirir.”
Viktorya Üniversitesinden Nörolog Dr. Muhammed Ghilan’ın araştırma neticeleri şunlar:
Beyin, kendisini sinir uçları (sinapslar) vasıtasıyla şekillendirebilir ve yoğun çalışan bölgeler büyüyüp gelişebilir. Kur’ân ezberi yapan bir kişi de dikkatlice âyetleri dinlerken ve nasıl telâffuz edildiğini anlamaya çalışırken aslında beynin temporal lob dediğimiz bölgesini devamlı sûrette çalıştırır. Temporal lob beynimizde, «hipokampus»un da bulunduğu ve hâfızanın pekiştirildiği yerdir. Aynı bölge mûsıkî vasfındaki seslerin de işlendiği bölgedir. Yani bu bölge Kur’ân’ı öğrenirken sonrasında ise ezberleme ve okuma ile ne kadar faal olursa; kişinin yeni bilgi öğrenme kabiliyeti de o kadar yüksek olur. Buna ilâveten «parietal lob»lar da Kur’ân öğrenme esnasında yoğun bir şekilde çalışır. Sol parietal lob okuma, yazma, konuşma fonksiyonlarının yanı sıra matematik ve mantık ile alâkalı özelliklerin işlendiği bölgedir. Sağ parietal lob ise konuşma tonunu, yani harflerin ve kelimelerin doğru şekilde söylenip söylenmediğini kontrol eder. Aynı zamanda üç boyutlu (visuospatial) görüntülerin işlendiği merkezdir. Bu uzay araştırmaları yapan kişilerde yüksek seviyede olmalıdır. Verimli olarak çalıştıklarında, mantıkî problemleri çözme yeteneğini ve yüzdeki hissî ifadeleri daha iyi anlama kabiliyetini de geliştirir, Bunlar Ali Kuşçu, Kadızade Rûmî ve Erzurumlu ibrahim Hakkı misali âlimlerimizin astronomi alanına nasıl bu kadar büyük katkılar sağladığının delilidir.
Kur’ân okumanın çalıştırdığı diğer bir bölge «ön lob»lar ve «motor korteks»tir. Ön loblar şunlardan sorumludur:
-Hâfızaya alma,
-Hatırlama (geri çağırma),
-Cümle üretme,
-Yazılı metinlerin anlaşılması,
-Plânlama ve sosyal davranışlar.
Bu bölge büyüyüp geliştiği zaman, kişide bu özellikler son derece olumlu yönde gelişmektedir.
Ayrıca Kur’ân ile uzun süre meşgul olan kişinin;
-Görme kabiliyeti ve dikkati,
-Ses işleme kapasitesi,
-Fesâhat (net konuşma) ve belâgati,1
-Kelime dağarcığı,
-Direnci, sabır ve azmi,
-Bir işi başladığı şekilde bitirebilecek istikrarı,
-Hâdiseleri birbirine karıştırmadan duru bir şekilde düşünebilme özelliği gelişmektedir.
Burada önemli bir nokta da Kur’ân üzerine yoğunlaşan bir kişinin yaptığı bu çalışmaları fizikî faydaları için değil Allah rızâsı için yapıyor olmasıdır. Böyle olduğunda bütün bu faydalar tabiî bir şekilde vukûa gelir ve neticede beynimizin belirli bir bölgesinin büyüdüğü görülür. Bu bölge kişilerin içtimâî hayatı ve iletişim kabiliyeti açısından önemli olan bir bölgedir. Yapılan araştırmalarda «Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu: (ADHD: Attention Deficit Hyperactivity Order)» hastalığı bulunan çocukların beyinlerinde bu bölgenin az gelişmiş olduğu görülmüştür.
eğer anlamını bilmeden tekerleme gibi ezberlemek ne bilader hafızların hepsi arapça bilir.. ayeti ezberinden okuduğunda ne olduğunu bilir.. sen bi şiir ezberleyip okuduğunda mısranın ne anlama geldiğini bilmiyo musun, hafızların arapça okuma yazma dili anadilinden daha sağlam zaten.
ben bunu bir dinciyle tartıştığımda niye öyle diyorsun onun sevabı ayrı çok büyük demişti. kendisi kuran kurslarından kaçan biri. ezbere atıp cennete uçacaklarını sanıyorlar. madem o kadar beyni geliştiriyor neden bir tane hafız fizikçi ne biliyim icat yapmış biri yok? ne haltı ezberlerseniz ezberleyin ama bunu bilimsellikle savunmaya çalışmayın. içinde peygamberin karılarından bahseden kitabı bilimle yan yana getiremezsiniz.
arapça biliyor ve anlıyorsan da bir işe yaramaz. dünyadaki bütün bilgilere erişebilecek teknolojiyi göt cebimizde gezdirdiğimiz bir çağda yaşıyoruz ve hala insanlar yıllarını verip bir kitabı kelimesi kelimesine ezberlemeye çalışıyor, devlet buna ön ayak olup kaynak ayırıyor vs.