bazı kuruyemiş tarzı yiyeceklerle desteklenebilir, fakat nadir insanlarda bozulmadan kalan yaratıcının en güzel nimetlerinden biridir, birde eren evliyalardan kalu belayı dahi hatırlayan kimseleri de vardır.
güzel anılar ya da öğrenilen bilgiler için ise her zaman çok iyi olur. Ama tabi sen karşındakine onunla olan anını anlatıp anlatıp '' hatırladın mı?'' dediğinde sürekli ''hayır'' cevabını alıyorsan hiç de eğlenceli olmamaktadır.
fil hafızalı olmaktır. genellikle bayanlar güçlü hafızaya sahiptirler. özel günler, yapılanlar, söylenenler gibi bir çok tarih ve olayı net bir şekilde hatırlarlar.
üç yaş dahil her anı çok net hatırlatır insana, olaylar fotografik hafıza yani görsel hafıza gibi görüntü olarak gelir, geçmişe, anımsanmak istenen güzel anlara götürür insanı.Madalyonun birde öteki tarafı vardır ki işte o kısım "fil hafıza" olarak tabir ettiğimiz kısımdır, geçmişte sildiğimiz adını bile duymak istemediğimiz kişileri, olayları, en kötüsü de doğum günlerini dahil hatırlatır adama, hatta deyim yerindeyse hafızanızın başınızın etini yeme durumuyla karşı karşıya kalırsınız.Bazen Sil baştan filmini* ilham alıp olumsuz olan herşeyi sildireceğiniz bir teknoloji devriminin icat edilmesini çok istersiniz.
bazı durumlarda hiçte iyi olmayan durumdur.burnunuz düşse yerden almayacak moda girmişsinizdir kalabalık bir ortamda.artist tavırlar falan.herkez size hayran tabi. tam o anda,işte o anda..
abla veya abi; bu küçükken varya hiç unutmam sakızını burnuna sokuyordu sonrada tekrar çiğniyordu tarzında bir yorum yapar..sağ alnınızda oluşan kocaman bir ter baloncuğu oluşu verir.yıkılırsınız.
unutabilenlere imrenmektir, kıskanmaktır, hayran olmaktır. başağrısı gibidir, artar azalır, artar azalır, bu döngü bitmez. Yaşananlar kafadan silinemez. Bazı DVD ler gibi RW değildir, üstüne yazdırmaz.
sıkıntı verir, o hayatına devam eder, sen hatırlayıp hatırlayıp sendelersin.
85 yaşındaki anneannemin durumu. bebekliğinden bugüne kadar geçen günlerinin hemen hemen hepsi hafızasında yer etmiştir. geçen ay ziyarete gittiğimde televizyonda kuşum aydını gördü ve dedi ki " bu adam ahu tuğba ile beraber televizyona çıkıyordu. program yasaklanmıştı" bense hâlâ programın adı ve içeriği neydi diye kıvranıyorum. ve inatla, dış yardım almadan hatırlamak için hafızamı zorluyorum. henüz bulamadım.
(bkz: hafızanın inanılmaz derecede zayıf olması)
kıskandırır. en azından şahsımı kıskandırır. o kadar özeniyorum ki böyle insanlara. yaşadığım hiçbir şeyi tam olarak hatırlayamıyorum. biri bir şey sorduğu zaman mutlaka bi duraksıyorum. çoğu zaman da o duraksamalardan sonuç alamıyorum.
düşünüyorum bazen, acaba biliçaltım hatırlamak istemediğim olayları mı siliyor diye. ama yok. en mutlu olduğum anları bile hatırlamıyorum bazen.
burda başlıklar var. unutamadığınız çocukluk anıları, ya da yazarların fakirlik anıları vs vs diye. düşünüyorum ve hiçbir şey gelmiyor aklıma. yani o kadar canım sıkılıyor ki, fakirlik anımı yazabilsem hiç olmazsa diyorum.* biz de zorluk çektik çünkü ailecek. ama yok hatırlayamıyorum.
hastalık olduğunu düşünmeye başladım artık. dersler konusunda bi sıkıntım yok, çalıştığım şeyleri yıllarca unutmuyorum ama gel gör ki anılar uçup gidiyor.
eski kız arkadaşımla sırf bu yüzden tartışmamıza neden olandır. bir doktor arkadaşımla konuştum herşeyi yıllar geçse de neden bu kadar net hatırlıyorum diye. fotografik hafıza denen bir şeyden bahsetti. hatırladığın olayın resmi gözünün önüne geliyor mu diye sordu bende en ince ayrıntısına kadar dedim. ama bazen başa dert oluyor. unutmak istiyorsunuz bir sebepten aklınıza geliyor ve o anı bütün detaylarıyla yaşıyorsunuz.
henüz askere gitmemiş kişiler için geçerli olabilecek durum. zira askerlik süresince kullanılmamış beyin, askerlik sonrasında istense de kullanılamıyor. inşallah bir süre sonra eski haline dönebiliyordur. ben o ihtimali bekliyorum.