turgut uyarın ithaf şiiri üçlemesinin üçüncü basamağında kurduğu cümledir. Bahsettiğim o üçüncü şiir şöyledir:
zaman sevdikçe uzar, bilirsin
hayal, taştan, topraktan geçer, yapraktan geçer.
bir yeşil duman olur yaşadığımız
yakından, ıraktan geçer.
sevdiğim kadar bilmeliyim de
ne olursun?..
bir çeşmedir dökülen omuzlarımdan,
avuçlarım pırıl pırıl dolar, boşalır.
ömrümüz serapa sevda içredir.
bir uzun yaz günü durur, zulmeder
tanıdık, bildik günler sarkar takvimden
hafızam zulmeder boşluğuma.
birden bir arının kanatlarında terü taze
sen gelirsin...
aslan ağzındadır saadetimiz
yağmurlar yağar, günler batar, geceler gelir
bir bitmez türkü başlar dışımızdan.
bir çınar altıdır oturduğun yer;
dizlerin örtülmüş, bakışların uzak,
al bir hırka örmektesin ağır ağır.
bir ince bilezik, küpelerin, saçların
otlar, kuşlar, beyaz bulutlar...
...
dilerim haşre kadar hatırımda
böyle kalırsın...
O sarsıcı dizeyi ne zaman düşünsem, içimin bir yanından kopan bir şey hissederim. Kendimce buna "boşluğum" derim...
bir uzun yaz günü durur, zulmeder
tanıdık, bildik günler sarkar takvimden
hafızam zulmeder boşluğuma.
Daha önceden turgut uyar'a dair paylaşım yaparken bir dizesinden bahsetmiştim. Şöyle;
"bir anı bile değilim eski olmaktan"
işte bir anı bile olmayan bir insanın boşluğudur bu, yokluğudur. Hafızanın tek anısının yokluk olduğu bir durumdur bu...