evine gidene kadar kabus dolu dakikalar geçiren ortaokul ya da lise talebesi zavallı. cuma günü okul çıkışı ya arkadaşında kalmıştır ya da teyze, dayı bi akrabada geçirmiştir geceyi, eve varana kadar bi tanıdık görmesin lan nolur deyu titreye terleye siner.
malum tam ergenlik vakti, nice komplekslerin sardığı bi vücut, herkesin kendisi hakkında konuştuğunu sanan bi beyin(evet beyin kendisi hakkında konuşulduğunu sanıyo, krang hesabı) falan ve sair. aha bu nice kompleks ve korkuların başında da fakir sanılma korkusu başı çeker. misal 13 yaşındayken annem altı tane ekmek al diye bakkala gönderdiğinde, kapıcı çocuğu sanarlar korkusuyla eve iki ekmekle gelip, sırtıma oklava yediğimi biliyorum. işte bu; hafta sonu okul kıyafetiyle dolaşan veledin de kafasındaki tek düşünce "fakir sanıcaklar beni ühüü"den başka şey değildir. lan tamam, tabii ki fakirlik utanılacak bişey değil. fakirler... uluslararası şirketlerin ve sermayenin türkiyemizdeki uzantısı kompradorların şiştikçe fakirleştirdiği o insanlaar[devrimcilerin bulunduğu okul kantinine girip; "nasıl devrimcisiniz siz yaa, oturarak devrim mi olur, devrimcilik mi bu yaa, şş hadi kalksana yaa(içlerinde birini kurban seçmiş, kolunu çekiştiriyo)" deyu bağırıp zopa yiyen doymamış gaz oranı yüksek yoldaşı hatırladım şimdi de].
orta sondayım. %100, katıksız, lime lime ergenim, paçalarımdan sivilce akıyor ve bir cuma gecesini teyzemde geçirmişim, otobüsteyim. yukarıdan aşağı kıyafet şu şekilde; lacivert ceket, beyaz gömlek(terden sarı-siyah arası renkte), lacivert kravat(niyeyse çıkarmamışım), gri pantolon(iyi ki çıkarmamışım), iskarpin(o ne lan). gayet okul üniforması. bi an önce eve varmış olmayı hayallerken, otobüse biri bindi, kim? sen söyle kim? evet, sınıfın en güzel kızlarından birisi ve muhterem valideleri. bunlar otobüse binince öyle bir utandım, öyle bir korktum ki beni görecekler diye, kapana kapana ufacık kaldım, çakmak rolü yapıp yanımdaki herifin cebine girmeye falan çalıştım. lakin gördüler beni adamım. kaydettim o anı izleyelim;
pelin: aaa eniis? nabeer?
enis: ühü, ehe, ee iyilik, senden nasılsın?(saçmalıyo) meraba teyze. ben de teyzemden geliy...
pelin'in anası: merhaba yavrum, heheh. aynı sınıfta mısınız pelinle?
enis: evet teyze. buyrun siz oturun?
pelin'in anası: hahayt, ayol o kadar yaşlı mı gösteriyorum?(karı 70 yaşında)
enis: yok teyzecim, hehheh, daha çok gençsiniz..
pelinin anası, pelin: hahahayt..
enis: hıshıshıs(çok espri yapamadığın ortamda hasbelkader güldürürsün insanları da, aradan beş dakika geçmesine rağmen yaptığın espriye hala gülmeye devam edersin ya aklına geldikçe, bu onun efekti)
teyzemden geldiğimi, hafta sonu bu yüzden okul üniformasıyla dolaştığımı, fakir olmadığımı bir türlü anlatamadan indim otobüsten.
hadiseyle benzerlik taşıması itibariyle bi de şey var; okulda 23 nisan, 19 mayıs törenlerinde serbest kıyafetle gelmeyin uyarısı yapar hocalar bildin mi? buna rağmen herkes serbest kıyafetle gelir, kızlar süslenir falan, arada bikaç enayi okul kıyafetiyle gelir törene, köşede köşede takılır fakir sanmasınlar diye. okulda envai çeşit serserilik yaptım, kırk yılın başı müdürün okul üniformasıyla geleceksiniz öğüdünü dinleyesim tuttuydu aynı dönem. gel bu kızı fakir olmadığına inandır şimdi. istediğin kadar duyura duyura "yaa serbest kıyafetle gelmeyin demedi mi yaa müdür" muhabbeti çevir, istediğin kadar iki teneffüste bir kola-hamburger ye, istediğin kadar bissürü bilgisayar oyunun olduğunu anlat, düzelmez o imaj.
velhasılı kelam, ey zavallı çocuk! bu satırları okuyorsan bil ki; ben senin fakir olmadığına inanıyorum. hiç olmazsa kravatı çıkar be pezevenk.
yatılı okulda okuyan bi yavrucaktır. bazı yatılı okulların kuralları çerçevesinde yatılı öğrenciler haftasonu çarşı iznine formayla çıkarlar ve kabus zaten 2 saat sonra sone erer. çarşı izni sadece 2 saattir. *
89-96 yılları arasında ise muhtemelen sınıfta kalmış bütünleme derslerine haftasonları giden öğrencidir.tembel tembel tavuklara yem ver diye tezahurat gören öğrencidir.
istanbuldaki minibüslerde sadece üniformalı öğrencilere uygulanan indirimden haftasonu yararlanmak isteyen çocuk olabilir. nitekim bi önceki cumartesi minibüs şoförüne gösterdiği öğrenci kartının ne kadar geçersiz olduğunu soförün gözlerinde gören çocuğun haykırışı da olabilir:p
bir ilkokul arkadaşım vardı yusuf. 6 sınıfa geçince ben farklı okula geçtim yusuf eski okulda devam etti. bir gün sabah erken bunların kapıyı çaldım. bizimki açtı kapıyı gözler çapak çapak. yataktan yeni kalktığı belli. üzerinde gri kumaş pantolon, beyaz gömlek, kıravat ve laciver süveter. adam bildiğin okul kıyafeti ile yatmış. bu okula gidiyo geliyor, aynı kıyafetle akşama kadar sokakta oynuyor, aynı kıyafetle uyuyor. ertesi gün aynı olaylar silsilesi.
(şu anda polislik yapıyor bu yusuf)