avmlerin yapaylığından oluşan bir kişiliği vardır. güzelim hafta sonu tatilini iki mağaza görmek için piç eder. çocuğunu oyuncak trene bindirip mutlu ettiğini zanneder. karısı ihtiyacı olmadığı için bir sürü gereksiz kıyfet alır. ailesiyle beraber bol yağlı fast food zincirlerinde karnını doyurur. tüketim çağının gerektirdiği tüm ritüelleri uygularlar ama böyle bir ailenin sonu yüksek ihtimalle boşanmak olur.
Kaçış yöntemidir. Zaten günümüz insanı bir günün en verimli saat aralığını iş yerinde geçirir. Sora eve gelir çocuk gürültüsü, dizi manyaklığı falan filan. Ha bi de kayınvalide-kayınpeder-baldız-görümce-kayınbirader saçmalıkları var. Genelde akşam çocuk sevmek için çay içmeye damlarlar. Noldu? bitti gece!!!
Bi de cumartesi günü yarım gün adı altında seni hayattan bezdiren bir çalışma durumu söz konusu. (Sabahın köründe uyandıktan sonra ha yarım gün ha tam gün arkadaş...) Cumartesi yarım günlük(!) işinden çıkarsın ve artık eve gitmek istemezsin. Tek başına takılmak istesen de alırsın tüm aileyi çıkarsın dışarı. Döner dolaşır çocukla gezebileceğin tek yere AVM ye atarsın kendini. Çocuğun o dönen saçmalıklara binmesini istemenin sebebi de (bence) biraz sesi kesilsin diyedir.
Geriye bir pazar günü kalır. Onun da yeni modası "pazar sabah kahvaltısına gitmek"... Çoluk çocuk toplaşır hava güzelse yeşilliği bol, hava kötüyse şöminesi olan bir kahvaltı salonuna gidilir. Evde 10 tl ye mal olan kahvaltıya bilmemkaç yüzbin milyon para verilir.
Modern insanın hayatı olarak filmini çekmeye kalsan ancak drama tadında kısa film olur...
sığlaşmış toplumları daha da bataklığa çekmek için uyguladıkları bir uyuşturucu şekli. avrupa ve amerikadaki avm sayısını bir araştırın. adamın veya kadının kendini başka türlü bir varoluşu yok, aynı mağazalara ve aynı ürünlere haftada 2-3 kere bakıp ay başında alacağı maaşı nereye harcayacağının planı yapmak ve tüketmek inanılır gibi değil ancak toplum olarak bu sarmalın içindeyiz. fast food katında yemek ye, sinema katına çık film izle, dondurma al evine dön. iç bunaltıcı değil mi?