bir hafif yağmurda motor sürerken kulaklıkta no.1 kendine iyi bak dinleyere, iç çekip sürmek değildir. gökyüzüne bakarsın damlalar üzerine gelirken, daha da ıslanmak istersin.. ve o kendine iyi bak kısmına gelince gazı sona kadar köklersin..
gece ve yalnız yapılması gereken bir eylem. yağmurun ve dalgaların sesini dinleyerek sadece susarak. beyniniz içindeki ses hiç susmayacak olsada. sabahın ilk ışıklarına dek tüm cevapsız soruların yanıtlarını bulana kadar sürmeli..
--spoiler--
ne sabahı göreyim
ne sabah görüneyim.
--spoiler--
ayrılık: en acısıdır, ama üzülmeyiniz dört ya da beş gün yağmur altında deniz kenarında yürümek yeterli olacaktır. zaten büyük ihtimalle soğuktan hastalanıp yataklara düşeceğiniz için o' nu düşünmeye vaktiniz bile kalmayacaltır.
aile: bu konuda hiç bir kitap, hiç bir hekim çözüm bulamamış ki biz bulalım. hep aynıdır işte, onlar doğruyu bilir, siz yanlış yaparsınız onlar düzeltmeye çalışır falan filan... koyverin gitsin, ne isterlerse onu düşünsünler, sizi atsalar atamazlar, satsalar satamazlar ki zaten, evlat bu boru mu?
burnunuzun dikine cevaplar vermeyin yeter, alttan almayı bilin. he deyip geçme ritüeli burada en büyük yardımcınız olacaktır. bunun için de bir yahut iki gün deniz kenarında hafif yağmurda yürümek yeterlidir. sonrası artık iyice melankoliğe bağlamaktır, yapmayınız efendim.
platonik aşk: ah yavrum, ah evladım, ne diyeyim ben sana. sen o sahilin bir kenarını kendide yer edin, orda yat kalk, ne bileyim bir telefon kulübesidir, bir banktır artık her neyse, ama bi meskenin olsun çünkü senin işin uzun daha çok turlarsın oraları... git açıl desem faydasız, bırak öyle kalsın desem küfür gibi, unut desem... dur lan şaka şaka tamam sakin ol! ama yapma be güzel kardeşim hayat güzel, çiçekler böcekler filan işte...
aşk: belki klasik bir giriş olacak ama; ünlü bir iran şairi der ki 'aşka uçarsan kanatların yanar' mevlana hazretleri de cevap verir 'aşka uçmazsan kanat neye yarar?' işte bu hesap, sen yürü o yağmurun altında yürüyebildiğin kadar, bu en çok senin hakkın, ve doya doya yaşa aşkını. öyle ki o yağan yağmurun her zerresinde sevgiliye olan aşkın katlansın, her damlasında hisset onu aşkın sırılsıklam bir hal alsın. sakın kaçırma gözlerini karşıdan gelenlerden, herkes ne kadar aşık olduğunu gözlerinden anlasın...
yancı: ne işin var lan senin yağmur altında, bırak adamı yalnız başına takılsın. her yere de yancı olunmaz ki kardeşim!
bir kenarda bir midyeci durmalı, önce bira sonra midye olmalı, bişeyler mırıldanmalı ama dalga sesini bastırmamalı, yalnız olmalı yani aslında herkes olmalı.