6. ibn Mâce'nin Sünen’i: Ebu Abdullah Muhammed b. Yezıd el-Kazvînî'nin[78] Sünen'i, 37 kitap, 1515 bab ve 4341 hadis ihtiva eder. Bu hadislerin büyük bir çoğunluğu, diğer beş kitapta (usûli hamse) mevcuttur veya sahih ve hasen durumundadır. ibn Mâce'deki hadislerin 613 ünün isnadı zayıf, 99 unun isnadı ise, yok hükmünde veya münker ya da yalanlanmıştır. Bilhassa, şahıs, kabile ve şehirlerin faziletleriyle ilgili hadislerin çoğunun uydurma olduğu söylenmiştir. Ancak, VI. asırdan sonra Kütüb-i Sitte'nin altıncı kitabı olarak kabul edilen ibn Mâce, tertibi, tekrardan uzak ve kısa oluşu ile oldukça değerlidir. Muhammed Fuad Abdülbâkı tahkikiyle yapılan baskı, pek çok ilmî kolaylıklar sağlamış, eserdeki zayıf yönlere işaret edilmiştir. Bu baskı esas alınarak Sünen, şerhi de yapılmak suretiyle türkçeye çevrilmiştir.[79]
5. Nesâî'nin Sünen'i: Ebu Abdurrahman Ahmed b. Şuayb en-Nesâî[77] sahih ve zayıf hadislerden derlediği es-Sünenü'l-Kübrâ'sını istek üzerine, sadece sahih hadisleri almak üzere ihtisar etti ve bu yeni eserine el-Müctebâ adını verdi. Kütüb-i Sitte içinde Nesâî denince, işte bu Müctebâ kasdedilir. Sünenler içinde en az zayıf hadis ve cerhedilmiş ravisi olan mücteba, Sahihayn'dan sonra üçüncü kitap olarak kabul edilir. Nesâî, hadisler arasındaki çok küçük rivayet farklarını dahi göstermiş ve rical tenkidinde büyük bir hassasiyet göstermiştir. 51 kitap ve yaklaşık 2400 babtan oluşan Müctebâ, türkçeye çevrilmiştir.
hic kime hepsinin yalan yada hepsinin gercek oldugunu soyleyemez kanitlanmasi imkansizdir ancak peygamber efendimizin yasantisini goz onune alarak bazi hadislerde kesin olmasada bi kaniya varabiliriz.
4. Ebu Davud'un Sünen'i: Ebu Davud Süleyman b. Eş'as es-Sicistânî'nin[76] kitabı, ahkâmla ilgili hadislerin tasnif edildiği Sünen türünün en güzel örneğidir. Kitabına, 400.000 hadis arasından seçtiği 4000 hadisi aldığını, bunların da dört hadiste özetlenebileceğini belirten Ebu Davud; sahih, hasen, leyyin ve amel edilebilir derecedeki zayıf hadisleri Sünen'ine aldığını söyler. Kitabında zayıf hadislerin mevcudiyetini kabul eden Ebu Davud, muhaddislerin ittifakla terkettikleri herhangi bir hadisi Sünen'ine almamıştır. 40 kitaptan oluşan Sünen'e pek çok şerh yazılmış, eser türkçeye de tercüme edilmiştir.
3. Tirmizi'nin Câmi'i: Ebu isa Muhammed b. isa et-Tirmizi'nin[75] Cami'i, es-sünen ismiyle de maruftur. Devrin âlimlerinin tetkikine sunulan ve takdir edilen Sünen-i Tirmizi, 46 kitap, 2496 bab ve 4000 hadis ihtiva etmektedir. Hadisçilik açısından Müslim'e, fıkhu'l-hadis (hadislerde bulunan çeşitli hükümler) yönünden de Buhârî'ye ait özellikleri, onlara yakın ölçüde kitabında toplayan Tirmizi, bab başlığı altında hadisleri sıraladıktan sonra şu işlemleri yapar; hadisin sıhhat durumunu (sahih, hasen, zayıf, hasen-sahih, garib...), ravilerin durumunu, varsa seneddeki illetleri, hadisin diğer tariklerini, sahabilerin o konudaki başka rivayetlerini, bu hadislerle ulemânın nasıl amel ettiğini, ittifak ve ihtilaflarını... açıklar. Hadislerden istifade için çok faydalı olan bu açıklamalar onları, amel edilebilir hale getirir. Tirmizi üzerine de pek çok şerh yazılmış ve eser türkçeye tercüme edilmiştir.
2. Müslim'in el-Câmiu's-Sahîh'i: Ebu'l-Hüseyn Müslim b. Haccâc[74], 300.000 hadis arasından seçerek tasnif ettiği kitabına, "el-Camiu'l-Müsnedü's-Sahîh" ismini vermiş, mukaddimede tasnif metodunu açıklamıştır. Buhârî'nin yaptığı gibi bab başlıklarında bilgi vermemiş, hatta, bab başlığı dahi tanzim etmemiş, sadece "bab" demekle yetinmiştir. Bugün eldeki Müslim nüshalarında bulunan bab başlıkları, eseri şerheden imam Nevevî'ye aittir. Müslim kitabına, mevkuf ve maktu hadisleri almamış, muallaklara ise çok az yer vermiş, hadisleri konularına göre bölmemiş, hadisi en çok ilgili olduğu yerde nakletmiş, metin ve sened olarak benzerlerini bir arada ve kısaltarak tekrar etmiştir. Bu yönüyle Müslim Buhârî'den daha derli topludur. Bu ve benzeri özelliklerinden dolayı bazı âlimler (mesela Mağribliler) Müslim'i Buhâri'ye tercih etmişlerdir. Müslim'in Câmi'i, 54 kitap, 1322 bab, mükerrerler dışında 3033 hadis ihtiva etmektedir. Kadı iyaz ve imam Nevevî başta olmak üzere pek çok âlim Müslim'i şerhetmiştir. Müslim, sade, metin ve şerhli olarak türkçeye tercüme edilmiştir.
Kütüb-i Sitte'yi oluşturan kitaplar ve özellikleri:
-1. Buhârî ve el-Câmiu's-Sahîh'i: Ebu Abdullah Muhammed b. ismail el-Buhârî[73] 40 yıl süren ilmî seyahatler esnasında toplamış olduğu engin hadis malzemesini 16 yılda tasnif ederek, "el-Câmiu's Sahîhu'l-Müsnedü'l-Muhtasar min Umûri Rasûlillahi (s.a.s) ve Sünenihi ve Eyyâmih" adlı eserini yazmıştır. Hocası ishak b. Rahuye'nin, "Rasûlüllah'ın sahih hadislerini muhtasar bir kitapta toplasanız" tavsiyesiyle hareket eden Buhârî, 600.000 hadis arasında seçtiği 7275 hadisi, 97 kitap ve 3400 den fazla bab'a (alt bölüm) yerleştirmiş, konuları geldikçe aynı hadisi bir kaç yerde daha tekrar etmiştir. Bu nedenle, mükerrerler dışındaki toplam hadis sayısı 3-4 bin civarına inmektedir. Buhârî, tercüme denilen bab başlıklarında konuyla ilgili âyet ve hadislerden iktibaslar yapar, âlimlerin ve bazan kendisinin görüşlerine yer verir Tecrid'i de tercüme ve şerhiyle, Diyanet işleri Başkanlığınca basılmıştır.
Hadislere inanmamak peygambere uymamak demektir. Ve kafir eder. Bunu diyen bir kere hadis kitabı okumamıştır. Buhari müslim i aç oku bir iki tane belki dinin mantığına ters var onlarda kabul edilmiyor zaten. Gerisi gayet sahihtir. Bir hadisi rivayet edenin ravisinin ravisinin ravisinin ravisi bile bilinir. Ve tüm bu raviler de güvenilir ise o kitaba girer. Hadis usulü bilmez ravi nedir bilmez hadisler yalanmış. Yav allah ın hidayet vermediğine biz hidayet edici değiliz.
Kütüb-i sitte (Arapça: الكتب الستة, Farsça: صحاح سته), Altı kitap anlamına gelmektedir. Ehl-i Sünnet tarafından en sağlam hadis kaynakları olarak kabul edilmektedir.
Din bilgileri alanında Kurân-ı Kerim'den sonra en güvenilir kaynak bunlardır. Peygamberimize ait hadisleri en doğru olarak bunların derlediği kabul edilmektedir. Bu altı kitabın tam isimleri ve müellifleri şöyledir:
Sahih-i Buhari (صحيح البخاري), Muhammed b. ismail el-Buhârî (V. H. 256/870), el-Câmiu's-Sahih.
Sahih-i Müslim (صحيح مسلم), Müslim b. el-Haccâc el-Kuşeyrî en-Neysâbûri (V. H. 261/875), el-Câmiu's-Sahîh.
Sünen-i Nesai (النسائي سُنن), Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb en-Neseî (V. H. 303/915-916), es-Sünenu'l-Kübrâ.
Sünen-i Tirmizi (سُـنَن الترمذي), Ebû isa et-Tirmizî, Sünenû Tirmizî.
Sünen-i Ebu Davud (سُنن أبو داوود), Ebû Dâvud Süleyman b. el-Eş'as es-Sicistânî (V. H. 275/888), Sünenû Ebî Dâvud.
Sünen-i ibn Mace (سُنن ابن ماجة), Ebû Abdullah Muhammed b. el-Kazvinî (V. H. 275/888), ibn Mâce diye meşhur olmuştur. Eseri Sunenû ibn Mâce.
Bunlardan ilk ikisine, Buharî ve Müslim'in Sahih'lerine "Sahihân" adı verilir. Bu hadîs mecmualarının her biri değişik özellikleri ile meşhur olmuşlardır. Meselâ Kur'an'dan sonra islâm fıkıh, hukuk ve ahlâkının en sağlam dayanağı kabul edilen Buhârî'nin Sahîh'inde fıkhî malumat çoktur. Ebû Davud ise Sünen'inde özellikle ahkâm hadislerini toplamaya özen göstermiştir.
Şüphesiz ki bu muteber altı hadis kitabının dışında sahîh hadisleri toplayan başka eserler de mevcutur.
buna en güzel örnek de istanbul için söylenen hadislerdir. hepsi demek yanlış olsa çoğu kolpa ve uydurmadır. en bilinen uydurma hadis de istanbu hadisidir.
hepsi denemez ama çok büyük kısmının yalan olduğu doğrudur. bu zaten normaldir mesela en basitinden bizim destanlara bi bakın yüzyıllarca her anlatan biraz götten uydura uydura ne destanlar çıkmış ortaya.
-kuran, peygamber, siyonizmin keyfine göre hareket etmez.
-islamın özü zaten muhafaza altındadır. (“Hiç şüphe yok ki o zikri, Kur’ân’ı Biz indirdik, onu koruyacak olan da Biz’iz.”(Hicr,15/9)
-asıl olan siyonist kafalı mümin geçinen lerin islamın özüne dönmesidir. kime neye niçin alet olduğunu bilmeden / yada bilerek isteyerek, bilinçli ve kasıtlı olarak nefislerine göre yaşamaya çalışanların, kuran ve sünnete uymalarını istemek kötü bi şey olmasa gerek.
-edeb, edebiyat kelimeleri yüklendikleri anlam ve kavram itibariyle, dine saldıranlarla, bügün peygambere ve hadislerine, yarın kitabına, daha sonra dinine saldıranlara gerekli tüm cevapları, içtenlikle cesurca vermeyi gerekli kılar. biliyorsan konuş, bilmiyorsan sus ve dinle. merak ediyorsan sor.
benim de desteklediğim siyonist ideolojinin müslüman dünyada ki en önemli projesi. islamın özüne dönmesidir.
ayrıca kurancılığı kadir mısıroğlu videolarıyla yanlışlamaya çalışanlarla, yok ''kuranda kuran yeter yazıyor'' gibi şeyler yazanların karşılaştırılmasıdır. kuranda peygamberi dinleyin de yazıyor. yani edebiyat da yapılıyor olabilir. (o da neyse... açık açık peygamberin dediklerini yapın yaz işte kardeşim, niye edebiyat yapıp mümin kardeşlerimizle uğraşıyorsun?)
-Sünnet’in ve Hadislerin inkarı, ulusal boyuttaki inkarcılığın, dünya ölçeğinde ise siyonizmin bir projesidir.
-Bugün bu inkârcı ideolojinin eski yıllardaki olduğu kadar gücü yok. Gücünü büyük ölçüde yitirmiş durumda. Bu nedenle açıkça Ehl-i Sünnet’e saldıramıyor, cephe alamıyor.
-Tıpkı Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem döneminde güçsüz kalan müşriklerin Medine’ye gelerek “münafıklık” yaptıkları gibi, bugün de bazı kimseler(!) orda, burda, şurda, o forumda, bu forumda, yüzer gezer gibi Kur’an müslümanlığı adı altında Müslümanları Ehl-i Sünnet’ten yani Islam’ın ana yolundan ayırarak güçsüz bırakmanın gayreti içerisinde.
-Güçlerini yitiren inkârcılar, bunu önlemek için son şans olarak, metin itibariyle farklı yorumlara müsaid olan Kur’an ayetlerini kendi hayat tarzlarına uydurmakta görüyorlar.
-Bunu gerçekleştirebilmenin yolu da hiç kuşkusuz Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in Sünneti’ni/Hadislerini devre dışı bırakmaktan geçiyor.
-Amaç islam'ı yok etmek, refuze etmek; kafalarına göre yeni ve light bir din icat etmek..
-Önlerindeki en büyük engel ise Muhammed Mustafa(Aleyhisselam)'ın ta kendisi.
Bu konudaki birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:
‘Cebrail aleyhisselam, Kur’an ile beraber, onun açıklaması olan sünneti de getirdi.’ [Darimi]
‘Bana Kur’an-ı kerimin misli kadar daha hüküm verildi.’ [i. Ahmed]
“Yalnız Kur’an’daki helal ve haramı kabul edin” diyenler çıkar. iyi bilin ki, Peygamberin haram kılması, Allah’ın haram kılması gibidir.) [Tirmizi, Darimi]
Hadislerin delil olmasını inkâr edip, (Yalnız Kur’an delildir) diyenler kesinlikle samimi değildir; çünkü Allah-u Teâlâ, (Yalnız bana tâbi olun, yalnız bana itaat edin) buyurmuyor. (Rasûlüme de itaat edin) buyuruyor. Eğer hadisler, eksik olsaydı, Allah-u Teâlâ, (Dininizi tamamladım) buyurmazdı. Hadislerin eksik olup olmadığını hâşâ Allah-u Teâlâ bilmez mi? Peygamber Efendimize uymak gerektiğini bildiren birkaç ayet-i kerime meali şöyledir:
‘Rasûlümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!’ [Haşr 7]
‘O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar.’ [Araf 157] (Allahü teâlâ, haram kılma yetkisini Resulüne de vermiştir.)
‘Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.’ [Nisa 13,14]
‘Biz her Peygamberi, kendisine itaat edilsin diye gönderdik.’ [Nisa 64]
‘Allah ile Rasûllerinin emirlerini birbirinden ayırıp ikisi arasında bir yol tutmak isteyen kâfirdir.’ [Nisa 150,151]
‘Kur’anı insanlara beyan edesin, açıklayasın diye sana indirdik.’ [Nahl 44]
Buradaki beyan etmek, âyet-i kerimeleri başka kelimelerle ve başka şekilde anlatmak demektir. (Huccetullahi alel-âlemin)
Müslim’de olan bir hadis, Buhari’de olmayabilir, Buhari’de olan bir hadis de, Müslim’de olmayabilir. Kütüb-i sitedeki diğer hadisler de böyledir. Birinde olup ötekinde olmayan hadisler, elbette olur. Hepsini bir hadis âliminin kitabına yazması gerekmez. Ashab-ı Kiram bütün hadisleri bildirmişlerdir. Hadis kitapları bir bütün olarak ele alınınca, dinde hiçbir eksik hükmün kalmadığı görülür.
Hadisler yani Peygamber Efendimizin bildirdikleri delil değildir demek, Kur’an benim için delil olamaz demektir; çünkü böyle söylemek, Kur’an-ı kerimin, (Rasûlüme itaat edin, onun bildirdiklerine uyun) emrini inkâr etmek olur. Yani islamiyet’i yıkmanın başka bir yolu olur.
-Hadis demek, Rasûlullah’ın vahye dayanan sözleri demektir. islamiyet’in bir parçası değil tamamı demektir; çünkü Peygamber efendimiz Kur’an-ı kerimi açıklayarak, islamiyet’i bize bildirmiştir. (Şunlar âyet-i kerime, şunlar hadis-i kudsi, şunlar helaldir, şunlar haramdır) demiştir. Bunları da, Allah-u Teâlâ’nın emriyle söylemiştir. Rasûlüllah’ın bildirdikleri delil olmazsa, ortada din kalır mı?
hepsi değil fakat büyük bir bölümü yalandır. geçmişten günümüze kadar din adamları -yani sozde din adamları- yahut islama zarar vermek isteyen insanlar bir yerlerinden hadis uydurarak büyük bir bilgi kirliliğine sebep olmuşlardır. burdan sonra bize düşen aklımızı ve kuranı kullanarak neyin doğru neyin yanlış olduğunu saptamak. sen hadisin doğruluğunu yanlışlığını arastirmadan direkt alırsan yanlış yoldasın demektir hatta dinden bile saptirir bu sizi. ayrıca namazin nasıl kilindigini hz. muhammed bize anlatarak şöyle böyle kılın dememistir zaten kendisi kılmış insanlarda ona bakarak yapmışlardır hadis ile karıştırmamak gerekir.
özet : kuran ile çelişen hadisler yalan hadistir. biraz araştırma yaparak hangi hadis doğru anlaşılabilir.