son derece düşüktür. buhari vs. gibi markalaştırılmaya çalışılsa da çoğu uydurmanın önde gidenidir. eğer muhammed peygamberi gerçekten tanımak istiyosanız uzak durunuz derim ben. zira hadislerden çıkan profille gerçek muhammed arasındaki benzerlik minimumdur. ne yemiş ne içmiş neler yapmış hakkaten merak ediyosanız yabancıların onun hakkında hazırladığı belgeselleri izleyin, izlettirin. zira göbeğine kadar gelen sakalıyla ağlama şovu yapan amcalar yerine proflar konuşur bu yapımlarda. ör: legacy of a prophet pbs tarafından hazırlanmış muhteşem bir yapımdır. türkçe altyazısı da nette mevcut. ingilizce bilenler direk şurdan izleyebilir:
bu konuda her ne kadar islamiyet üzerine fikirlerinin bazılarına katılmasamda edip yüksel'in müslüman din adamlarına 19 soru adlı eserinde başarılı bir biçimde eleştiri getiriliyor. Kitabın bahsi geçen bölümü:
en doğru hadisinize ne kadar güvenilir?
Müslim, ibni Mace, Ebu Davut, Ahmed bin Hanbel'in Müsnedi, Muvatta gibi sünnilerce kabul edilen kutsal hadis kitapları, Muhammed Peygamberin son hutbesini (Veda Hutbesi) rivayet ederler. Yüz bini aşkın sahabenin tanık olduğu bu büyük tarihi konuşmanın üç değişik rivayeti ilgi çekicidir. Hadislerin büyük bir bölümünün güya bir veya iki sahabe tarafından nakledildiğini hesaba kattığınızda, veda hutbesinin en sahih hadis olması gerekir. Ne var ki yüz bini aşkın müslüman tarafından izlenen bu hutbenin en önemli bölümü üç değişik rivayetle gelmektedir:
1. "Size izleyeceğiniz iki şey bırakıyorum: Kuran ve benim Sünnetim." (Muvatta 46/3)
2. "Size Kuran'ı ve aile halkımı (ehli beyt) bırakıyorum." (Müslim 44/4 Nu, 2408; Hanbel 4/366; Darimi 23/1 Nu, 3319).
3. "Size Kuran'ı bırakıyorum; onu izlemelisiniz." (Müslim 15/19 Nu, 1218; ibn Mace 25/84 Nu, 3074; Ebu Davud 11/56, Nu 1905).
SON peygamberin son hutbesindeki son sözleri, on binlerce sahabe tarafından izlenmesine rağmen gördüğünüz gibi tahrif edilerek üç değişik varyasyon haline sokulmuştur.
a) Sizin bu en sahih hadisinize göre, peygamber bize neyi bıraktı? Bu rivayetlerden hangisi doğrudur?
b) Birinci ve üçüncü rivayeti nakledenler size göre sünneti unutkanlık sonucu mu ihmal ettiler? Hadis kitapları, dininizin ikinci temelini unuttular mı?
c) En güzel hadis olan Kuran'a göre peygamber bize neyi bıraktı? (6:19,38,114; 5:48-49; 12:111; 39:23).
d) Peygamberin onbinlerce kişi tarafından izlenen en önemli sözlerini değiştirebilen hadis kitaplarına nasıl güvenebiliriz? Kuran'ın yanında artık hangi hadise inanabiliriz? (45:6)
e) Sünniler, yukarıdaki birinci rivayeti, şiiler ikinci rivayeti tercih ederken şii ve sünni olmayanlar da Kuran'a uygun buldukları için üçüncü rivayeti tercih etseler kıyamet mi kopar?
edit:kendi görüşümü tam olarak açıklamamışım öncelikle hiç bir hadise güvenilmez diye bir şey demiyorum ancak hakikaten doğruyu yanlıştan ayırmak yukarıdaki örnekten hareket edersek çok zor. Bu durumda ise öncelikle hadislerin kur'an'ın genel mantığıyla ne derece uyumlu olduğuna bakılmalı.
peygamberin hayatını uygulamalarını dinin dışına çıkartırsanız peygamber neden var sorusuna yanıt bulmakta zorlanırsınız. Eğer peygamberin yaşantısı, uygulamalarını dikkate alınmayacaksa gökten kitap bütün halde indirilir bizde açar bakar uygulardık... Kuran anayasa gibidir. genel kuralları ortaya koyar, peygamber sözleri ve yaşantısı kanunlar yönetmelikler gibidir. Bu konuda detaylı bilgiye sahip olmamama rağmen konu ile ilgili tartışmaları hiç kaçırmamış biri olarak şunu öğrendim. Örneğin Kuranı baştan sona okuyun sadece namaz kıl emrini görürsünüz. Ancak namazın nasıl kılınacağını ancak ve ancak beğenmediniz o rivayetlerden öğrenirsiniz.
islama en büyük zararı hadisler verir ve güvenilmezdir. bazı hadislerde türklerden bahsedilir. bu aşağılayıcı hadislere ciddi inanmak mallıktır. birde hadislerin esas kaynağı muaviyedir ki bu adam peygamberin ve halifelerin yanından sürekli kovdukları adamdır. yezidin dedesidir!
inanların nasıl bu kadar kesin kes inandıklarını anlamadığım sözlerdir.çünkü yaratıcı korunacaklarına dair bir bilgi vermemiştir.bilinenlerin çoğu değiştirilmeyeceği söylenen kitaplarıyla çelişir.ama o kitabı adam gibi okuyan olmadığı için hepsi onlara mantıklı geliyor sanırım.
Binlerca uydurma hadisin olduğu bilinir ama aslolan hadisleri kurana sormaktır. tamamen reddetmek imkansız çünkü o kuranın uygulamasıdır. ama kabul ederken dikkat etmek gerekir.
Bunda en çok şüpheye düşenler batınilikle içli dışlı olanlardır. Hatta hadisleri toplayan bir sahabenin Yahudi bir ajan olduğunu iddia ederler.
Tabii ki hadisleri toptan reddetmek biz sünni Türk toplumunda kötü sonuçlar doğurur. Diyorum ki islam'ı biraz çağımızın hukuk sistemiyle yoğuralım biraz çağdaşlaştıralım. Hani bu temel islam'ı reddetmek falan değildir aksini islam'ın vicdana seslenen yönünü ortaya çıkaralım ve korkudan ziyade sevgiye dayanan bir inanç sistemi inşa edelim.
anlatılan bir hikayenin/rivayetin/hadisin gerçekliğinde güvenilirliğin neye göre olduğu herhalde en önemli şeydir.. eğer bir kaç kişiye dayandırılan kulaktan kulağa aktarımlar/rivayetler/zincirler sözkonusu ise* bunların hiçbir güvenilirliği, sahihliği, dayanak noktası yoktur sonuçta.. söylenen bir söze "sahih hadis" demek, aktarılan/aktaran kişilerin asla yalan söylemeyeceğine, unutkanlık yaşamayacağına, ek bilgi katmayacağına, yorum getirmeyeceğine vs. körü körüne inanmak demektir ki bu kimse için geçerli olmayacak birşeydir.. eğer peygamberin zamanında, onunla yanyana/beraber/aynı muhitte yaşamadıysak başkaca kimsenin ne sözleri ne de rivayetleri hiçbir anlam ifade etmez.. bizzat peygamberin kendisi bu tip sonuçlar/sapmalar/yalan yanlış uydurmalar olmasın diye kendi sözlerini yazdırmamışken yüzlerce yıl sonra kulaktan kulağa aktarıma "sahih" demek saçmalığın baş noktasıdır.. hatta şeytan işidir.. şeytan dine fitne sokmak istese böyle yapardı muhtemelen.. kendi emelleri için yapabileceği en iyi şey, insanları allah ın sözünden uzaklaştırmak olurdu.. hem de kendilerini en dindar zannederek.. tek gerekli/önemli/yeterli olan şey bizzat kuran ın kendisidir.. yani allah ın sözü dür..