Sevgili cahil yine copy
Yine paste.
Google senden ne çekti be.
Şimdi sana sınav yapıcağım.
Sınav kolay ama tek bir zor yanı var senin için
Google kullanmak yasak.
Şaka lan şaka.
ilk tezin hadis reddeden dinden çıkardı.
Bu tutmadı.
Sonra işi Sünni islam'a getirdin.
Bu da tutmadı.
Neden mi.
Ben Sünni Müslüman değilim.
Yazdıkların benim için çöp.
Suyutti muyuti umrumda değil.
Sonra hadislerle kuran aynı tarzda toplanmış ve korunmuştur dedin.
Bak bu büyük bir sıçış.
Bu sıçış için hz.ebubekiri 18 sene sonra öldürdün.
Yazık lan.
Kafanda uydurduğu gerçekle uyuşmayınca
Sıçtım sıvamıyalım demedin.
Copy paste işine yüklendin.
Fakat o copy paste yaptığın yerler Kur'an'ın bozulmadan günümüze nasıl geldiğini anlatıyor
Copy paste'ni bile okumamışsın çocuğum.hahaha.
H.osman kuran yaktı diyorsun üstte hz.osman haklı diyen yorumu koymuşsun.
Bak arapça bir kelime yazayım.
ikra...
Kendi yazdığını okumakla başla sen.
Yoksa daha çok rezil olursun.
kardeşim nato kafa nato mermer gidiyorsun. cahilsin. cahil hem de gara cahil.
illa tuğla gibi alıntı yaptıracaksınız.
"Hz. Ali, Hz. Abdullah b. Mesud, Hz. Aişe, Hz. Abdullah b. Abbas gibi bazı sahabilerin elindeki Mushaflar, hususilik arz ediyordu. Daha Kur'an'ın vahyi tamamlanmadan, bu zatlar peyderpey gelen ayetleri kendilerine yazmaya başlamışlardı. Bu Mushaflar, onların kendilerine özel mushaflar olduğu için, ayetin manasını açıklayan bazı haşiye türü eklemeleri yazmakta bir sakınca görmemişlerdi. Halbuki daha sonra bu farklı ifadeler veya açıklamalar başkaları tarafından ayetin kendisi olarak değerlendirilebiliyordu.
Misal olarak, Abdullah b. Mesud'un mushafında meal olarak:
"(Hac mevsiminde) "Rabbinizden rızk istemenizde bir günah yoktur." (Bakara, 2/198) şeklinde yazılmıştı. Oysa parantez içindeki bilgi, onun Hz. Peygamber (a.s.m)'den öğrendiği ayetin bir açıklamasıdır.
işte yedi lehçe, farklı telaffuz ve benzeri sebeplerden dolayı, Hz. Osman (ra) devrinde, -daha önce- Hz. Ebu Bekir (ra) döneminde bir araya getirilen ve daha sonra Hz. Hafsa (ra)'nın yanında bulunan Kur'an sahifeleri esas alınarak dört veya yedi adet Mushaf nüshaları düzenlenmiştir.
Ümmet içinde bu konuda birliği sağlamak maksadıyla, bazı kimselere özel Mushafları -sahabelerin onayıyla- yaktırmıştı. (bk. Suyutî, itkan, I/134; Subhi Salih, el-Mebahis, s. 78-85).
Ünlü tefsir ve hadis âlimi ibn Kesir (ö. 774), söz konusu nüshalardan bir tanesini Şam'da Dimaşk camiinde gördüğünü söylemiştir. ibn el-Cezerî, ibn Fadlullah el-Umerî de bu Mushafı orada gördüklerini söylemişlerdir. (bk. el-Mebahis, s. 88-89)."
--------------------
Resmî Mushaf Dışındaki Mushaflar Neden Yakıldı?
1. Özel mushafların yakılmasının temel nedeni, Kur'ân üzerinde bir düşünce ayrılığının doğmasını önlemek idi. Henüz gelişmemiş, noktasız ve harekesiz olan o zamanki Arap yazısı ile tutulan notların, aynen Peygamber'den duyulduğu biçimde okunması da çok zor idi. işte bundan ötürüdür ki okuma farkları baş göstermişti.
2. Kur'an'ı yazan Müslümanlar, anlamını bilmedikleri kelimelerin yanına Peygamber (asm)'den duydukları anlamları da yazıyorlardı. Bu ileride büyük karışıklıklara neden olacaktı.
3. Kişilerin, kendi kendilerine tuttukları notları, evlerinde veya herhangi bir yerde okurken yanılabilmeleri mümkün idi. işte bu yanılmalardan ötürü bazı kelimelerin okunuşunda farklar doğmuştu. Kimi bir kelimeyi hitap kipiyle okurken, kimi de onu üçüncü şahıs kipiyle okumuştu.
Bu farkları ancak uzmanlardan oluşan bir komisyon ortadan kaldırabilirdi. işte bu iş, ilk olarak Ebubekir zamanında yapıldı. Titiz bir çalışma ile Kur'ân'ın sûreleri derlendi, bir araya getirildi. Fakat sûre denilen bu bölümler, esaslı bir sıraya konmamış, derlenen parçalar, rast gele bir araya getirilip bir cild (Mushaf) halinde bağlanmıştı. Bu Mushaf, özel nüshalardan farklı idi. Çünkü özel nüshaların kiminde sûreler iniş sırasına göre dizilmiş, kiminde böyle bir metot izlenmemişti.
Böylece Peygamber (asm)'e vahyedilmiş olan bütün Kur'ân âyetlerini ve sûrelerini içeren Mushaf yazılmış oldu. Bu Mushaf çoğaltıldı, biri Başkent Medine'de bırakıldı, ötekiler, eyalet merkezlerine gönderildi.
4. Resmî Kur'ân'dan az da olsa farklı birtakım özel Kur'ân nüshaları durdukça Kur'ân üzerindeki ihtilâflar sürüp gider ve hattâ büyürdü. işte böyle bir ihtilâfı önlemek için özel Mushaflar yakıldı.
5. ikinci derlemede meydana gelen Kur'ân nüshasının, diğerinden farkı birinci derlenen Mushaf’ın sûreleri bir sıraya konmamıştı. işte Osman (ra) zamanında kurulmuş olan komisyon, daha titiz ve daha rahat bir çalışma ile Kur'ân'ın tüm âyetlerini ve surelerini derleyip Hz. Peygamber (asm)’in işaret ettiği gibi yerli yerince konmuştur.
6. Hz. Osman (ra) zamanında yapılmış olan derleme, Peygamber (asm)'in yazdırdığı Kur'ân'dan farklı olsaydı, Osman'dan sonra halîfe olan Hz. Alî, kendi özel Mushafını resmîleştirir, Osman Mushafını yürürlükten kaldırırdı. Oysa öyle yapmamış, kendi Mushafını muhafaza etmekle beraber resmîleştirmemiş, Osman Mushafını resmî Muhsaf kabul etmiştir. Bu durum da mevcut Mushafın, asıl Kur'ân'a uygunluğunu gösterir.
Hz. Âlî (ra) Mushafını görmüş olanlar, onun-sûrelerinin iniş sırasına göre düzenlenmiş olmakla beraber-içerikte Osman Mushafının aynı olduğunu söylemektedirler. Sadece sayısı pek az bazı kelime farkları vardır. Bunlar da anlam değişikliği yapmayan sinonim kelimelerdir.
7. Resmî Mushaf'tan ayrı olarak meydana getirilmiş olan özel nüshalar yakılmış olmakla beraber, bunlardan bazıları saklanarak sonraki kuşaklara intikal etmiştir. Bunları görenler, bunlarla resmî Mushaf arasındaki farkları tesbit etmişlerdir. ibn Ebî Davud'un Kitâbu'l-Mesâhifi, bu farkları belirtmiştir. Bunlar gözden geçirilince resmî Mushaf ile bu özel nüshalar arasında da temelde bir fark olmadığı, sadece ufak tefek bazı kelime farkları bulunduğu, çok az olan bu farkların da bir anlam değişikliği yapmadığı görülür. Bu durum da resmî Mushafın, Peygamber’in okuduğu Kur'ân olduğunu kesin bir biçimde ortaya koyar.
------------------------
şimdi kardeşim osman kuranları yaktırıp baştan bir daha kuran yazdırmış mı? bunu peygamberin ölümünden 20 yıl sonra yapmış mı?
onun dışında ben biattan bahsetmiyorum türkçe biliyorsan oku bilmiyorsan öğren
"Ey insanlar, Osman hakkında aşırı sözler söylemekten, ona 'Mushaflar yakıcısı!' demekten sakının. Vallahi o, Mushafları, biz Muhammed'in ashabı önünde yaktı. Osman zamanında yönetici ben olsaydım, onun Mushaflar hakkında yaptığını ben de yapardım." dediği rivayet edilir.(Kurtubî, 1/54; el-Fethu'r-Rabbânî, 18/34)
hadi evladım siz gidin arapça bile bilmeyen edip abinizin aldığı vahiylerle filan ilgilenin. gelecekten verdiği haberleri filan sorun. siz demiyor musunuz zaten aynı dine inanmıyoruz vs. yallah.
Ben diyorum Çanakkale boğazı bizim pişkin diyor yandı götümün ağzı.
Cahil Ebu bekiri fazladan 18 sene yaşattın.
Bak buna kepazelik diyorlar her ortamda.
Bu kepazeliği düzelt diye yazıyorum.
Sen hikaye anlatıyorsun.
Özbekistan nüshası tam değil h.osmana ait de değil.
Google bakıp saçmalamışın.
Yani yine yanlış bilgi.
Bir günde bariz iki yanlış bilgi senin gibi bir cahile göre bile çok.
Gelelim türbe biattir saçmalamana
Biz türküz.
Bununla da gurur duyuyoruz.islamiyet geçince berberiler gibi araplasmadik.
Kendi kültürümüzü koruduk.
Senin biat dediğin selefi yoruma biz araplaşma diyoruz.
Türbe bizim kültürümüzün sembolü
Buna biat değil kültür aktarımı denir.
Hadislerin aktarımı ile Kur'an'ın aktarımı bir tutmaya da budalalık denir.
Komik iddia. Bu iddiayı savunanlar da komik. Allah'a çok şükür, dinimi orospu çocuklarından öğrenmiyorum.
"Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir." Bakara-256
Kur'an'ın ağzına sıçtığı kitle kendi kitabını "hadis dini kitabı" uyduruyor.
Hz Muhammed sözlerinin yazılmasına karşı çıkmış ve çuval çuval yazılmış sözlerini hasta yatağında yakılmasını ve kimsenin sözlerini yaymamasını, bunun Kur'an ayetleri ile karıştırılma ihtimalinin sakıncalı olacağını söylemiştir.
Katlettikleri rahmetli bahriye Üçok hanımefendinin ilahiyat kitabında yer almaktadır.
Cehalete tapan huzur bulamaz.
Din ile aldatan lanetlenmiştir. Onun peşinden giden dallamaların vay haline.
kardeşim okuma yazman yoksa tekrar söylüyorum. ebubekir zamanında kuran toplandı mushaf haline getirildi ancak osman zamanında bu mushaflar tekrar elden geçti ve baştan yazıldı. bugün özbekistan taşkentte osmanın yazdırdığı dünyanın en eski nüshası olduğu düşünülen kuran osmanın kuranı adıyla sergileniyor. senin o fake zannettiğin yani. bilmediğin şeyler hakkında atıp tutmayı çok seviyorsun belli.
dağıtılıp tekrar yazılması hakkında islam tarihçileri bazı sebepler gösteriyorlar araştırırsan neden böyle yapıldığını sen de anlarsın.
ebu bekirden osman zamanına kadar korunamamış bir kuranın bin yıl korunduğunu nasıl iddia edeceksin. hele hele de sözlü gelenekle korunduğunu!? hem de bunu iddia ederken aynı sözlü gelenekle taşınan hadisleri reddedeceksin.
sen sanıyor musun ki 1000 yıllık islam tarihinde bu soruları ilk defa sen sordun. aç bak islam ansiklopedilerine neden peygamber zamanında ebubekir ve ömer zamanında hadislerin kayda geçirilmesine engel olunmuş. keşke kendinizi bu kadar zeki sanmasanız.
ayrıca kutsal topraklara mekke medineye gittim. arapların mezarlıklara önem vermemesinin sebebi putlaştırılmasının önüne geçmeye çalışmaktır. islama göre türbe diye bir şey olamaz bu bidattir ve islamda bunun yeri yoktur. bugün türk mezarlığına gidersen islamiyetten önceye dayanan bizim kültürümüze ait binlerce iz bulabilirsin.
onun dışında araplar kitaplara gayet de önem veren insanlardı ve islamiyetin altın çağı denilen dönemde eski yunan aristo sokrates gibi düşünürlerin eserlerini dahi arapçaya çevirdiler ve bunlarla bağlantılı eserler verdiler felsefe konuştular ve düşündüklerini yazdılar. 800lü yıllardan günümüze gelen pek çok arapça eser varken bu cahillik midemi bulandırdı.
~~
peygamber ölmüş aradan 20 sene geçmiş halife ebubekir zeyd bin sabiti görevli tayin etmiş kuranı bir araya getirmek konusunda. bazı ayetlerin indiğine ayeti getiren sahabr haricinde tek bir şahit bile bulunamamasına rağmen bu ayetler kuranda kayda geçilmiştir.~~
Evet arkadaşlar cahil tokatlama eğlencemiZe hoş geldiniz.
Malum sosyal medya cahili cesur olur.
Laf kalabalığı ile konuyu bağlamından kopararak iki de slogan atar ayar verdim sanır.
Bu modellerin tek eksiği var.
Zeka.
Yok kardeşim Allah sana vermemiş.
Haddini bil sus otur kenarda.
Ağır olsa molla desinler.
Neyse gelelim konumuza
Hz.ebubekir peygamberimizden iki hata bir buçuk sene sonra vefat ediyor.
Fakat cahil bunu 20 sene yapıyor.
Hayır uyardık anlar düzeltir diye.
Belki utanır düzeltir diye ümidim de vardı.
O ne bir de pişkince cevap yazmış.
Bu kabul edilir değil.
Sevgili cahil elimizde en eski tam kuran Kerim Hz Osman dönemine ait değil.
Hani Topkapı sarayında kutsal emanetlerde sergilenen üzerinde h.osmanın kanı olduğu iddia edilen mushaf
Fake.imitasyon bile değil.
Bildiğin sahte.
Araplarda kitapa ürüne değer verme saklama huyu yok.
Hatta bu tip işleri putperestlik kaygısıyla yasaklarlar.
Yolun düşer Medine'ye gidersen hz.peygamberin kabri hariç
Mezar taşı bile yoktur.
Hz.osmanın yahudi mezarlığında defnedildiği yeri bile bulamazsın.
Konuyu dağıtmayayım.
Kur'an hem yazılarak hem de ezberlenerek korundu.
Bugün dünya üzerinde içerik olarak farklı bir metin yok ama hadislerin binlerce benzer ve farklı versiyonu var.
Kur'anla hadisi kıyaslamandaki cesaret ve cehaletin korkutucu.
Hz.ebu Bekir hz.ömer döneminde hadis yazanlara yasak gelmiştir.
Ebu hureyre Ömer ve Ayşe tarafından sahtekar yalancı olarak nitelendirilir.
Sonuç olarak
Burası seviyesi düşük bir yer ama bu kadar düşük değil.
2 ile 20 arasındaki farkı bilmeyen
Hadisle Allah'ın kelamını eşitleyen cehalete burada bir kişi çıkar.
Yeter eşeğin amına su kaçırma der.
"peygamber öldükten 20 sene sonra kuran kitap haline getiren diyen biri var. hz ebubekirin ölüm tarihi kaç çocuğum.624.yani peygamberin vefatından 2 yıl sonra
iki ile 20 karışır mı.
karışmaz buna trollük denir ya da cehalet denir."
zerre islam tarihi bilmeyen zavallıların atıp tuttuğu başlık.
bak bakalım kardeşim en eski kuran yazması kaç yılına ait ebubekir zamanından kalma kuran var mı?
ben söyleyeyim. yok. zira halife osman zamanında eski yazmalar dağıtıldı ve kuran tekrar yazıldı.
Laikliğin neden olmazsa olmaz bir düstur olduğunu yaşayarak görerek öğrendik.
Sünni islam 21.yy da çok ağır darbeler yiyor.
Kemalizmin baskıcı tavrı ile dine sarılan kesim
Kendi iktidarların da inandıkları dini sorguluyorlar.
Şeriat isteyen kimse kalmadı.
Hayır istiyoruz diyenler önce şeriata uysunlar da görelim.
Şeriata göre bu sözlükte yazmak takılmak net haram.
Sabah akşam çıplak foto atılan insanların dine imana küfrettiği yerde müslüman tebliğ yapamaz.
Bakın şeriatciyim Dindar'ım diyenlerin tamamı burada pornografik başlıklarda Fink atıyor.
Bu hadis işini savunmanın artık akıl sahipleri için ikna edici yani yok.
Mezhep imamı dediğiniz insanları Allah seçmedi.
Ayılıp bayildiginiz buharı Ebu Hanife ye kâfir diyen bir insan.
Ne Ebu Hanife biliyorsunuz ne buhariyi tanıyorsunuz.
Ebu Hanife hapiste
Buhari sürgünde öldü.
iki gıdım basma kalıp bilgi ile dine küfür ettirmeyin.
Hadisleri reddeden dinden çıkmaz.sadece sonradan uydurulan mezhepler ve tarikatlerden çıkar.
Bu da kimsenin umrunda değil.
Allah'a şirk koşmayan Hz Muhammed onun kulu ve elçisidir diyen müslümandır.
Gerisi tartışmaya açık konudur.
Peygamber öldükten 20 sene sonra kuran kitap haline getiren diyen biri var.hz Ebubekirin ölüm tarihi kaç çocuğum.624.yani peygamberin vefatından 2 yıl sonra
iki ile 20 karışır mı.
Karışmaz buna trollük denir ya da cehalet denir.
insan eli değme ihtimali olan her şeyi oturup bi düşünmek lazım. Ben şurda bi söz paylaşsam bu hadistir desem nerden bilceksin? Araştır bul hadi. Bulamıyor olman yalandır demen için yeterli değil ki. Belki sen bulamıyorsun.
peygamber öldükten 250 sonra yazılan (sahih hadis diye atıf yapılan buhari hadisleri) falanca filancadan duyup filanca kişiye aktarmış olduğu bilmem ne kişilerin de buna uyduğu şeklinde anlatılan kültürel bedevi toplumu adetlerini kültürünü din diye savunan buna inanan olabilir.
hatta dinin temelini bu uydurma sözlere ve uydurma olmasa bile tamamen kültürel yaşam inanç öğelerine dini yamayan olabilir, buna inanabilir.
bu onun düşüncesi ve onun din inancını yargılayacak olmak için tanrı olmamız lazım.
bunun için bu inanç da olan kişinin dini ne olursa olsun, yaratıcıyı allah tanrı rab zeus odin ne diye anarsa ansın inancını karışamayız.
ama konu islam ise ve peygamber şöyle yapardı böyle olurdu diyerek önemli olan sünnet ise ve peygamberi allah dan daha önemli görüp allah'ın dediğine değil de peygamberin yaptığına dediğine bakacaksanız biraz düşünün...
örn: peygamber kendinden büyük dul kadınla evlendi.
siz de artık peygamberin yaptığını yapıp kendiniz evladınızı evlendirirken bekaret veya evlendiğiniz kişinin aynı yaş da olma ya da küçük yaşta olmalı ve en önemlisi 9 yaşında ufacık kız çocuğa nikah kıyılır deme sapıklığını yapmamalısınız.
veya kızınızı oğlunuzu evlendirirken islam dinine size kılıç çeken sizle savaşan biriyle evlendirin. damadınız size esir düştüğünde kızınız evlenirken boynuna taktığınız gerdanlığı size fidye olarak yollayıp kocamı bırak desin. kızınızın dini islam olsa bile dini islam olmayan kocasının yanında yer alsın.
allah'ın beddua ettiği adına özel sure indirip lanetlediği kişinin çocuklarına evlatlarınızı verin. onlar da peygamber için "senin baban yola gelmez" diyerek kızlarını boşasın.
ya da bu dünya da mülkiyetsiz ölün. öldüğünüzde çocuğunuza eşinize 1 kuruş para mal mülk bırakmadan sokakta yaşayan yoksul gibi yaşayıp ölün.
al sana sünnet.
bırak deve sidiği içmeyi, bunları yap da göreyim.
"hadis1: sultan ananizi sikse laf etmeyeceksiniz.
hadis2: dinden cikan oldurulur.
sultanin maasli alimi: hadisleri inkar eden dinden cikar.
guzel tezgah. hala da yiyenler var bu tezgahi ve benzerlerini."
tek bir sultan varmış ve 1400 yıl boyunca tek bir islami idare başa gelmiş gibi konuşup kendinizi rezil etmenize gerek yok. ehli sünnet vel cemaat görüşü 1200 yıldır değişmemiş olduğu gibi korunmuştur.
hadisler reddedilecek olsaydı bugün bir tek hadisin arapçasını bile ezbere bilmeyen hatta arapça bilmeyen zavallılar değil ömrünü bu işe adamış islam alimleri reddederlerdi.
Peygamberimizin, benim otorite tarafından kabul gören hadislerimi kabul edeceksiniz gibi bir sözü olamayacağına göre, Suyuti'nin kendi çalıp kendi oynamış anlaşılan.
Millet aya, marsa giderken, yeni gelişmelere ayak uydurmak için çaba sarfederken, bin küsür yıl öncesi, o şunu dedi, bu onu dedi gibi saçma gereksiz bir konu hakkında yine saçma bir hüküm vermektir.