hadisler birileri tarafından işitildiği ve onlar aracılığıyla rivayet edildiği için daha inanılırdır ama ayetleri peygamberden başka duyan yok! hadisler, en az ayetler kadar hatta daha büyük bir temeldir islam binasında...
hadisleri reddederseniz dinden çıkmış olursunuz beyler! örneğin kuranda salatın rekatı, adedi falan geçmez! eee?!
“Karga fasıktır” (Buhari 59/16; Hanbel 2/52). abi inkar edilecek gibi değil ki ya, şu hadisin güzelliğine bi bakar mısın? yani kargalar tam kafir değil mümin de değil. ortası bir şey.
lanet fasık kargalar.
kuranın ayetleri değişmez ama insanlar tarafindan yorumlanması değişir bu yüzden kuran kendisine inen efendimizden kimse daha iyi kurani bilemeyeceği için efendimizin açıklamalari ve bu ayetlerle ilgili tatbikatı esastır.
herkes ayetleri farkli yorumladığı için islam alemi param parça ancak bakışımız hadis yani peygamber olursa ancak doğruyu buluruz efendimizi sadece haşa bir postacı gibi görmeyelim kuran ona indi ve o kurani bize o açıkladı namaz abdest gusul teyyemmum zekat hac ahiret kabir hepsini bize ayrıntılarıyla. efendimiz açıkladı bu aciklamalar baz alinmazsa herkes kafasina göre takılır cehenneme odun olur.
kuran yeter diyen ne namaz kılabilir ne hac yapabilir ancak nefsine göre yorum yapar cehenneme de boylar. sonra büyük günah işleyen kafir olur der isidci olur.allah gökte der vehhabi olur. cüzi irade yok der cebriye olur. her sey olur bi adam gibi müslüman olamaz cehenneme odun olur.
götünden element uyduranarca mantıklı görülen tiptir.
buhari, muslim, mace filan çok güvenilir kaynaklarmış mış.. elinde sahih ölçer olan alimler de hangi hadis sahih hangisi değil bunun hesabını yapmış mış..
lan ya kafanız güzel ya taşak geçiyorsunuz milletle.
olm artık müslümanların bile çoğu hadislere inanmıyor siz hala hadisçilik oynuyorsunuz.
onlarca saçma hadis var, alayı kuranla çelişiyor. şimdi allah yama mı yapıyor muhammed şu ayeti yanlış yollamışım git değiştir mi diyor?
neden mi şöyle; peygamber yaşadığı süre zarfında sözlerinin yazılmasını yasaklamıştır. peygamber öldükten sonra da yakın çevresi sözlerinin yazılmasını yasaklamıştır. çekinceleri ise insanlar kuranı bırakır hadisleri esas alır diye. peygamberden bi 100 - 150 sene sonra biri çıkmış rivayet yoluyla sözleri toplamış bir kitap haline getirmiştir.
şimdi sen peygamberin şiddetle karşı çıktığı, yasakladığı bir şeyi yapacaksın, bir de rivayet yolu ile onun bunun kafasından attığı sözlere birebir peygamber sözü diye inanacaksın.
bir de hadislere baktığınızda hep sünni geleneği esas alan rivayetler. yani hadislerin alayı uydurmadır.
-- bu kısmı önemli;
olaya biraz mantık çerçevesinden baktığınızda zaten olayı çözeceksin, biraz sorgulayın yeter.
Açıkçası kuran tek başına anlaşılması güç bir kitap. şu an bile onca gelismislige rağmen tam manalara ulaşamıyoruz. hele eski zamanlardaki insanların akıl ve kultur düzeylerini dusundugumuzde onlar için çok daha güç olsa gerek. Nereden okuma yazma öğrenecekler, akılları ile sorgulayip anlayacak ve yaşam biçimlerine entegre edebileceklerdir? işte burada özellikle yaşam tarzına nasıl tatbik edileceği konusunda hadisler gerekli diye düşünüyorum. tabi su an için bu gereklilik derecesi azalsa da eskiler için daha coktur herhalde..
Tabi buradaki sıkıntı ikisi arasındaki uyumluluk sorunu ama burada da tabi aklın devreye girmesi lazım. Akıl önemli..
ben de bir ara bu adamları embesil olarak görüyordum ancak kimi hadislerin kur'an'ı anlamak açısından mühim olduğunu düşünüyorum.
hadisler olmasa kur'an'da geçen ''marufa göre hüküm veriniz'' ifadesini anlayamazsınız. çünkü çevirilerde yer aldığı şekli ile maruf güzellikle ve islam'a uygun bir tarz demek değildir, aksine o toplumun geçmişten gelen ananesidir. peki bu ananeyi kurandan bulabiliyor musunuz? çoğunlukla hayır. hadisleri yekten hükümsüz saymak çok modernist ama içi boş bir söylem.
çok uzun zamandır tartışılan bir konudur. benim yorumum ise hep aynı.
kelime-i şehadet islam'ın ilk şartıdır ve hz. muhammed'in allah'ın elçisi olduğu kabul edilir. hadis ve sünneti dışarda bırakıp sadece kur'an-ı kerim yeter dersek peygamberi de dışarda bırakmış oluruz. zira peygamberin tek görevi ayetleri insanlarla buluşturmak olamaz. tabii bu hadislerin güvenilirliği konusunda sabaha kadar tartışsak da bir yere varamayız. o yüzden aklınıza ve mantığınıza hangisi uyuyorsa onu benimseyin. fakat hadis ve sünneti tamamen yok saymak, islam'ın ilk şartına aykırı bir durum bana göre.
Kur'an-ı kerim'den bir delil bulamayan her görüş bir sapmadır.
yanımızda soru sormak için allah resulü olmadığına göre ona atfedilen sözleri kur'an-ı kerim'e arz etmek zorundayız.
yoksa resulün ağzından çıkan dini her hükme koşulsuz itaat ederiz ama şu anda bunu 1. ağızdan doğrulama şansımız yok. bu durumda tek yol kuran.
zaten allah, enam suresi 38. ayet ile "biz bu kur'an'da hiçbir şeyi eksik bırakmadık" demiştir.
ayrıca resul, din dışı konularda hata da yapmış.
sahabe sormuş, hurmaları aşılayalım mı diye, hayır demiş. mahsulün verimi düşmüş. sonra durumu arz etmişler, aşılayın demiş.
bir savaş öncesinde taktik söylemiş, sahabe sormuş "bu allah'ın emri midir, sizin görüşünüz müdür" diye, benim görüşüm demiş. sahabe de bunun hatalı bir taktik olduğunu söylemiş.
Risk alandır. Kuranın bozulmayacağına inanmayı tercih ediyor olabilirsiniz fakat hadisler için aynı koruma hiç vaat edilmedi. Yani gerçekten peygamber sözü mü yoksa geçmişte yaşamış adnan oktarlardan birinin mi sozu mu asla bilemezsiniz.