bunların bir de
-evet abi uydurma hadisler var ama hadislerin bir kısmı sahih hadis ya da kutsi hadis. bunları da mı inkar edeceğiz
diyen modelleri vardır. bunlar aslında daha tehlikelidir.
birader dersin bak işte kuran burada. Allahın sözünün üstüne söz mü olur dersin onun cevabı hep aynıdır :
-sen peygambere inanmıyor musun?
ben peygamberin elçiliğine inanıyorum onun görevi allahın sözlerini bize ulaştırmak dersin bu sefer de şunu der :
-onun hadisleri olmadan kuranı nasıl anlayacağız.
bunlardaki temel inanç şudur;
-kuran gizli saklı bir kitapdır. onun hikmetini herkes anlayamaz. peygamber de kuran ayetlerini tamamlayan (!) hadisler ile bize onu biraz olsun açıklamaya çalışmıştır.
bu tipler Allahın sözlerinden daha çok kendi mezhep imamlarının sözlerine önem verirler.
- abi hadisler olmadan kuran'ı anlayamayız ki!
+ yani kuran yetmiyor mu?
- evet kuran yetmez!
+ neden yetmiyor? kuran'da bir eksiklik mi var?
- hayır kuran eksik değil ama anlaşılmaz.
hikayelere,safsatalara inanmayın.hacıların hocaların ne halt olduğu belli değil her sakallıyı mübarek sanıp peşinden koşuyorsunuz.
kimmiş bu buhari kimmiş bu hadisleri aktaran elemanlar onu bir geçin hele.
Risk alandır. Kuranın bozulmayacağına inanmayı tercih ediyor olabilirsiniz fakat hadisler için aynı koruma hiç vaat edilmedi. Yani gerçekten peygamber sözü mü yoksa geçmişte yaşamış adnan oktarlardan birinin mi sozu mu asla bilemezsiniz.
Kur'an-ı kerim'den bir delil bulamayan her görüş bir sapmadır.
yanımızda soru sormak için allah resulü olmadığına göre ona atfedilen sözleri kur'an-ı kerim'e arz etmek zorundayız.
yoksa resulün ağzından çıkan dini her hükme koşulsuz itaat ederiz ama şu anda bunu 1. ağızdan doğrulama şansımız yok. bu durumda tek yol kuran.
zaten allah, enam suresi 38. ayet ile "biz bu kur'an'da hiçbir şeyi eksik bırakmadık" demiştir.
ayrıca resul, din dışı konularda hata da yapmış.
sahabe sormuş, hurmaları aşılayalım mı diye, hayır demiş. mahsulün verimi düşmüş. sonra durumu arz etmişler, aşılayın demiş.
bir savaş öncesinde taktik söylemiş, sahabe sormuş "bu allah'ın emri midir, sizin görüşünüz müdür" diye, benim görüşüm demiş. sahabe de bunun hatalı bir taktik olduğunu söylemiş.
çok uzun zamandır tartışılan bir konudur. benim yorumum ise hep aynı.
kelime-i şehadet islam'ın ilk şartıdır ve hz. muhammed'in allah'ın elçisi olduğu kabul edilir. hadis ve sünneti dışarda bırakıp sadece kur'an-ı kerim yeter dersek peygamberi de dışarda bırakmış oluruz. zira peygamberin tek görevi ayetleri insanlarla buluşturmak olamaz. tabii bu hadislerin güvenilirliği konusunda sabaha kadar tartışsak da bir yere varamayız. o yüzden aklınıza ve mantığınıza hangisi uyuyorsa onu benimseyin. fakat hadis ve sünneti tamamen yok saymak, islam'ın ilk şartına aykırı bir durum bana göre.
ben de bir ara bu adamları embesil olarak görüyordum ancak kimi hadislerin kur'an'ı anlamak açısından mühim olduğunu düşünüyorum.
hadisler olmasa kur'an'da geçen ''marufa göre hüküm veriniz'' ifadesini anlayamazsınız. çünkü çevirilerde yer aldığı şekli ile maruf güzellikle ve islam'a uygun bir tarz demek değildir, aksine o toplumun geçmişten gelen ananesidir. peki bu ananeyi kurandan bulabiliyor musunuz? çoğunlukla hayır. hadisleri yekten hükümsüz saymak çok modernist ama içi boş bir söylem.
Açıkçası kuran tek başına anlaşılması güç bir kitap. şu an bile onca gelismislige rağmen tam manalara ulaşamıyoruz. hele eski zamanlardaki insanların akıl ve kultur düzeylerini dusundugumuzde onlar için çok daha güç olsa gerek. Nereden okuma yazma öğrenecekler, akılları ile sorgulayip anlayacak ve yaşam biçimlerine entegre edebileceklerdir? işte burada özellikle yaşam tarzına nasıl tatbik edileceği konusunda hadisler gerekli diye düşünüyorum. tabi su an için bu gereklilik derecesi azalsa da eskiler için daha coktur herhalde..
Tabi buradaki sıkıntı ikisi arasındaki uyumluluk sorunu ama burada da tabi aklın devreye girmesi lazım. Akıl önemli..
neden mi şöyle; peygamber yaşadığı süre zarfında sözlerinin yazılmasını yasaklamıştır. peygamber öldükten sonra da yakın çevresi sözlerinin yazılmasını yasaklamıştır. çekinceleri ise insanlar kuranı bırakır hadisleri esas alır diye. peygamberden bi 100 - 150 sene sonra biri çıkmış rivayet yoluyla sözleri toplamış bir kitap haline getirmiştir.
şimdi sen peygamberin şiddetle karşı çıktığı, yasakladığı bir şeyi yapacaksın, bir de rivayet yolu ile onun bunun kafasından attığı sözlere birebir peygamber sözü diye inanacaksın.
bir de hadislere baktığınızda hep sünni geleneği esas alan rivayetler. yani hadislerin alayı uydurmadır.
-- bu kısmı önemli;
olaya biraz mantık çerçevesinden baktığınızda zaten olayı çözeceksin, biraz sorgulayın yeter.