lan oglum tam tengir budun herakleios ile ilgili rivayeti aktarmış ben de onu okuyordum. ama bırak taberiyi ilgili rivayeti buhari de aktarmış zaten. üstelik buhari ilgili rivayeti 1 değil 12 kez aktarmış. ben bu alimlerin aktardıklarını anlattığını düşünüyorum hz. muhammedin. istanbul şöyle istanbul böyle diye farklı şeyler yazmadığını düşünmüyorum. hz. muhammedin mektup yazdığını aktaran bu alimler zaten. adamlar şimdi aktarmış ama, yani yanlış aktarmış demek de, ne bileyim.
kaldı ki taberi islamın en büyük tarihçisi. islam ansiklopedisinden hakkında okunabilir. taberi 200 yıl sonra yaşamış ne anlatabilir ki derken adam sallamış mı o zaman? tdv islam ansiklopedisinde tarih konusunda ibn ishaktan faydalandığı söyleniyor. ibn ishak 704 doğumlu. hz. muhammedin vefatından 72 sene sonra falan oluyor.
yine tdv islam ansiklopedisinde taberinin hocalarından birinin ibnül müsenna olduğu söyleniyor. ibnül müsennanın hocası mutemir bin süleyman da tabiin. yani sahabeleri görmüş bir isim. dolayısıyla ibnül müsenna tebeut tabiinden. taberinin diğer hocası zaferani ise yine tdvnin verdiği bilgiye göre imam şafiiden ders almış.
kaldı ki hadisler gerçektir. inkar eden kendini kandırıyordur.
mesela imam malikin muvattası.
tdv islam ansiklopedisine göre imam malik nafi isimli bir tabiinden hadis dinlemiş. hatta muvattaya ondan hadis aktarmış. nafi ise tabiinden yani sahabeyi görmüş. ayrıca ibn ömerin yani hz. ömerin oğlu olan ünlü sahabe ibn ömerin azatlı kölesiymiş.
hadis eleştirmenlerinin genel iddiası, yahu 200 yıl dilden dile aktarmış şeklinde. onlar aktara-aktara bozulmuş.
peki bu zincire ne diyorlar? ne diyebilirler?
nafi ibn ömerden duyup imam malike aktarmış. imam malik de yazmış ve günümüze ulaşmış. çok basit. uzun bir zincir değil. bu rivayet zinciri nasıl inkar edilebilir? çünkü bu zincire de tahrif bulaştığını iddia etmek akıl kârı değil.
yine ilk hadis kitabı el-camidir. yazarı mamer bin raşiddir. mamer bin raşid tdv islam ansiklopedisinin verdiği bilgiye göre tabiindendir. hadi diyelim şu hadis nüshası vardı ya, adını unuttum hani muhammed hamidullah bulmuştu onu da tabiin yazmıştı. onu inkar ettiler mamer bin raşidin el-camisi var bu da mı yalan. bildiğiniz kitap ve tabiinden yani sahabeleri görmüş biri yazmış.
bunları geçtim. yuhanna ed dımaşki var. hristiyan aziz kilise babası. 749-da ölmüş, 655 doğumlu(doğumuyla ilgili farklı yıllar öne sürülüyor). yani hz. muhammedden sadece 23 yıl sonra doğmuş. 23. islamı hakaretvari bir üslupla eleştirdiği bir yazısı var bu adamın. kendine ait olduğu bugün kesin olarak kabul edilen bir yazısı. çünkü bunun dışında kendine isnat edilen yazılar da olmuş.
mesela adam yabancı kaynak. john damascus mu ne yuhanna dımaşki işte. yabancı kaynak. adam da taa buhari imam malik yokken rivayet aktarmış. adam hadis kitabı yazmamış da islamı eleştirirken bazı rivayetler öne sürmüş.
mesela şöyle yazıyor(yazısı ortodokslartoplulugu diye bi hristiyan sitesinde var):
"muhammedin zeyd adında bir arkadaşı vardı. bu adamın, muhammedin kendisine vurulduğu güzel bir eşi vardı. birlikte oturuyorlarken, muhammed şöyle dedi: arkadaşım, allah benden senin eşini almamı istedi. zeyd, ona şöyle cevap verdi: sen bir peygambersin, allah sana ne emrediyorsa onu yap. veya, rivâyeti baştan aktaracak olursak, o şöyle demiştir: allah bana, onu kendime almamı emretti. o da eşini boşar."
adam hz. muhammedden 23 yıl sonra doğmuş ama bu yazıyı sanırsam 740-larda ölümünden birkaç yıl önce yazmış. yine de taze kan işte.
Hiçbiri güvenilir değildir.
Güvenilir olduğunu iddia etmek bir yana hadislere göre yaşamak da sünnete ters bir durumdur,
Zira peygamber hayattayken bizzat sözlerinin kaydedilmesini yasaklamıştır,
Hem sünnete hem hadislere göre yaşıyoruz diyen büyük bir gaflet içerisindedir.
Gerçi kime ne anlatıyorsak,
Peygamberimizin vefatından bilmem kaç sene sonra icat edilmiş kutsal gecelere inanan insanlar bana mı inanacak?
Sahi berat gecesi hangi ayette var? Hangi hadiste? Bütün bir yılın günahını silme yetkisini kim verdi?
Hayır ayet desen yok,
Hadis desen! Yok.
Komiksiniz.
Değiştirilemez dediğimiz tek şey kuran,
Onun bile tercümesini, yorumunu değiştirip duruyorsunuz,
Dini maymuna çevirdiniz,
Herkes farklı okuyor, anlam karmaşası oluyor diye harekeleri koyup istedikleri anlamı yükleyenlere inanmaya devam edin,
Ama bilin ki islam'ın yükselişi için tek gereken Kur'an'ı yeni baştan inceleyip mutlaka tercümesini yapmaktan geçiyor, yoksa aynı Kur'an'ın milyon tane tefsirinde inananlar birbirini kafirlikle suçlamaya devam edecek.
Siz siz olun, müslümansanız hiçbir hadise göre yaşamayın, kuran hepimize yeter ve bunu ben demiyorum, Kuran'da bunu diyen Allah.
Edit: hadis yazarı diyor ki topladığım hadislerin içinde yalan yada yanlış olanlar olabilir, bunu diyen Buhari, ama hem onun hadis dediklerine yüzde yüz inanacaksın, yalan söylemez diyeceksin hem de onun bu sözüne güvenmeyin yok sayacaksın, ilahi komedya.
--spoiler--
müslümanlığa davet eden mektubu dahiyye bin halif ile gönderdi... bizans imparatoru ki, adı hirakl idi. o müslüman olmadı. resul-i ekrem'in elçisine izzet ve hürmet gösterdi ve geri gönderdi.
--spoiler--
taberi denilen hadisçi, hz muhammed'in ölümünden 207 sene sonra dünyaya gelmiş. ama öyle bir anlatıyor ki bu olayı, sanırsın ki bizzat şahit olmuş...
düşünsene, yeni bir dinin yeni bir peygamberi olarak ortaya çıkıyorsun, bölgenin en güçlü devletinin imparatorunu yeni kurduğun dine davet ediyorsun, o imparator ki ortodoks hristiyanlığın merkezi otoritesi olduğu için aynı zamanda da aziz mertebesinde bir imparator ve senin elçini hediyelere boğup gönderiyor...
ne kadar mantıklı(!) değil mi?
esasen bu bizans imparatoruna gönderilen bu mektubun içeriği neydi acaba?
bizans imparatorunu gerçekten islamiyete mi davet etmişti muhammed, yoksa bizans imparatoruna övgüler mi düzmüştü...
şimdi mantık çerçevesinde ve tarih bilimini kullanarak bu konuya açıklık getirelim.
ve oğul herakleios, bizans tahtına bir isyan vesilesi ile oturmuştur.
biraz uzun olacak ama, bu tarihi olayları bilmenizde fayda var.
herakleios'un babası yaşlı herakleios, yukarıda da bahsettiğim üzre, bizans'ın afrika valisiydi...
mısır'da ikamet ediyorlardı.
sasanilere karşı bizans'ın doğu sınırlarını koruyorlar, bunun için de araplardan faydalanıyorlardı...
yani yaşlı herakleios ve oğlunun araplarla arası iyiydi.
lakin bizans'ın o dönemdeki imparatoru phocas'ın ortadoğu coğrafyası ile pek ilgisi yoktu.
araplar phocas'ı sevmezlerdi...
610 yılında sasani'lerin bizans topraklarına girmesi ve doğu anadolu'yu istila etmesi ile birlikte bizans imparatorluğunda geniş çaplı bir isyan çıktı.
batıda slavlar ayaklandı.
afrika'da ise yaşlı herakleios...
bu arada ortadoğu ve bugünkü arabistan yarımadası da yaşlı herakleios'a bağlı...
imparator phocas ise sasaniler, slavlar ve isyancı valisi arasında, yani 3 ateş arasında kalmıştı.
vali yaşlı herakleios'un oğlu genç herakleios 610 yılında araplar, süryaniler, anadolu ve afrika halklarından oluşan ordusu ile anadolu'ya girdi, phocas'ı mağlup etti ve istanbul'a girdi.
imparator phocas'ı idam ettirerek onun yerine 1. herakleios olarak tahta geçti ve bizans imparatorluğunda herakleios hanedanı başlamış oldu...
imparator herakleios bizans tahtını ele geçirdiği tarih 610 yılı.
aynı yıl arap coğrafyasında ne oluyordu peki???
610 yılının ramazan ayının kadir gecesinde hira dağındaki mağarada hz muhammed'e ilk vahiy geliyor, böylece hz muhammed'in peygamberliği başlıyordu...
610 yılı...
herakleios isyan başlatıyor, ordusunda araplar var, aynı yıl hz muhammed'e peygamberlik tebliğ oluyor...hz muhammed'e peygamberliğin geldiği tarihin bu isyanın geliştiği tarihe denk gelmesini yorumsuz geçiyorum...
herakleios tahta geçtikten sonra bizans'a bağlı arap vassal krallıklarına ve derebeylerine mükafat olarak daha geniş yetkiler tanıdı.
arap coğrafyası yeni imparatordan bir hayli memnundu.
ama yeni ortaya çıkmış bir din ve bu dine siyasi bir kimlik kazandırarak bizans'tan hak elde etmek isteyen, bizans'ın hakimiyeti altında arap vassalı olmak isteyen bir lider de hz muhammed'di şüphesiz...
üstelik hz muhammed, peygamber olmadan önce de -ticaret yaptığı dönemde- bizanslılarla iyi ilişkiler içerisindeydi. (bkz: rahip bahira olayı)
işte hz muhammed'in bizans'a yazdığı mektubun içeriği de bununla ilgili olabilirdi.
hz muhammed bizans imparatoruna yazdığı mektupta yeni bir dinden ve allah'ın peygamberi olduğundan bahsetmiş ve burada da rahip bahira'yı referans göstermiş olabilirdi.
peki ya imparator herakleios'un hoşuna giden ne olabilirdi?
hz muhammed ne yazmış da imparatorun hoşuna gitmişti de, elçiyi hediyelere boğmuş ve hürmet göstererek geri göndermişti???
araplara göre herakleios "istanbul'un fatihi" ve arapları zalim phocas'tan kurtaran bir kurtarıcıydı.
bir kahramandı...
istanbul'u araplarla beraber fetheden bu kahramana şu sözleri yazmış olabilir miydi hz muhammed;
"le tufte hannel kostantiniyyetu fele ni’mel emiru emiruha vele ni’mel ceysu zalikel ceys..."
şüphesiz ki ben arapça biliyor olsam ve bizans imparatoru olsam, birileri bana bunları yazsa benim de çok hoşuma gider, ona hediyeler gönderirdim...
herakleios'da işte hz muhammed'in yazdığı mektupta geçen bu övgü dolu sözlerden çok hoşlanmış ve muhammed'in elçisini övgü ve hediyeler ile geri göndermişti...
yani sevgili hadisçiler, o çok bilinen "istanbul'u fethedecek komutan" hadisi, gelecek bir tarihte istanbul'u fethedecek müslüman bir komutan için değil, arapları zalim phocas'tan kurtaran ve diğer bizans imparatorlarına göre nispeten araplarla arası iyi olan, onlara dostane davranan imparator herakleios'a yapılmış bir övgüdür aslında.
aksini ispat edebilir misiniz?
tabi ki edemezsiniz, zira yukarıdaki tez bütün tarihi olay örgüsü ile örtüşüyor...
“Yeryüzü balığın sırtındadır. Cennete girecekler ilk olarak bu balığın ciğerinden yiyecektir.” buhari de geçen bir hadis. de haydi buyur burdan yak. bu ne şimdi. böyle saçmalıklarla doludur.
ilk üniversite yıllarımda, kısa bir zaman kaldığım yurttaki oda arkadaşım, soğanın dış kabuğundan sonraki ilk kabuğunun da soyulması gerektiği ile ilgili bi hadis söylemişti.
O an bu işlere inanmayı bıraktım. soğan bu. istersen kabuğuyla yersin. islamiyetin bu kadar sığ bir din olduğuna inanmıyorum asıl.
Hadislerin guvenilirligi sadece kuran a sorularak anlasilabilir.
Ortada kuran ile taban tabana zit yuz binlerce hadis var. Biz biliyoruz ki peygamber kuran a ters kurana uymayan kuranda anlatilanla celisen seyler soylemez. Soylese peygamber olmazdi zaten.
örneğin, kertenkele hadisi var hani;
"Kim keleri ilk darbede öldürürse ona yüz sevap yazılır. ikinci vuruşta öldürürse daha az kazanır. Üçüncü vuruşta ise bundan da az sevap kazanır.” (Müslim, Selam 147 (2240); Ebu Davud, Edeb 175, (5263, 5264); Tirmizî, Ahkâm 1, (1482)...
koskoca bir din, ufacık bir kertenkele'den ne ister?
tabi ki kertenkeleden bir şey istemez. "kertenkeleyi öldürün" de demez.
zira bu hadiste bahsedilen "keler" kertenkele değil, roma askeridir. (roma lejyonlarından elit bir birliğin komutanlarına taktıkları miğferlere istinaden keler denilirmiş)
tabi, islamiyetin doğuşundan yüzlerce yıl sonra ortaya çıkan hadisçiler, o dönem şartlarından bihaber oldukları için, romalı komutan anlamına gelen "keler"i, mahlukat anlamında (kertenkele) keler olarak algılamış ve böyle bir hadisi uydurmuşlar.
hiç güvenilir değildir. ehli sünnet olarak adlandırılan din islamiyetin dışında birseydir ve islam değildir. ehli sünnet de peygamber Allah'ın ötesine geçmiştir. alim denenlerin elinde oyuncaktir.
peygamberden 200/300 sene sonra yaşamış insanların söylediği şeyler din değildir. islam ayri bir konudur.
bundan yüz yıl önce hadisleri tartışmak bile yasaktı, şimdi hadis secer oldular. çünkü gün gibi belli hadislerin saçma oldukları.
islam'da deve sidiği, aralarında Buhari (Sahih-i Buhari) ve Müslim'in de (Sahih-i Müslim) yer aldığı hadis hâfızları ve muhaddislerin kaydetmiş olduğu ve sahih kabul edilen hadislerde bahsedilir. sorsan bu hadis, hadis değildir ama Buhari ve muslim güvenilirdir.
la olm bu din kolpa. uyanın kendiniz icin yapın bunu. birileri size yasaklar koyuyor ve bu insanlar ölmüş gitmiş kişiler. neyse.
bu zamana kadar 40 milyona yakın hadis rivayet edilmiştir. şimdi soruyorum aramızda mutlaka tutucu bir müslüman vardır. hz muhammed 23 yıl peygamberlik yapmadı mı. 23 yılda nasıl oluyorda 40 milyon hadis söylüyor. her saniyesinde makine gibi olay yaşamış ve konuşmuş mu bu adam. 23 yıl 23x365 = 8395 gün yapıyor. 8395 gün 8395x24 = 201.480 saat yapmaktadır. 201480x60= 12,088,800 dakika yapmaktadır. yani şunu anlatmaya çalışıyorum. 23 yıl boyunca yemeden içmeden, uyumadan, savaşa katılmadan her dakika bir hadis söylese taş çatlasa 12 milyon hadis söylemiş oluyor. bakın bu hadisi söylemesi için robot olması lazım. bu en uç nokta. yani geriye kalan 28 milyon hadis tamamen tatava. uydurma.
hadisler dine ilavedir. kesinlikle çok büyük tehlike içermektedir. zaten müslümanlar da ikiye bölünmüştür. çoğu hadisleri kabul etmemektedirler. türkiye gibi hanefi kesim hadisleri kabul eden taraftadır. hadisler emeviler tarafından üretilen bir hurafedir. bakın tüm hadisler yalan yanlış değil ama neredeyse hepsi yalandır. buhari-müslim denen 2 tane insan neye göre toplamış bu hadisleri. bunlar islamın en sahih kaynaklarından ikisidir. ama onlarda eninde sonunda insandır. bu insanlar ne kadar güvenilirdirler. onlar peygambermi de hatasız bir şekilde aktarsınlar. taş çatlasa en fazla 5-10 bin hadis yüzde yüz doğru olabilir. diğerleri hurafedir.
Hadisler de hata yalan ve benzeri şeyler olabilir mi?
ilk sorumuz bu olmalı. Bunun cevabı ise evet. Fakat bu hadisleri yanlış , yalan aktaran kişiler büyük günaha girmişlerdir. Yani bu söyleniyor bu yüzden çoğu kişi bunu cesaret edemez. Ama evet yanlış hadis olabilir.
Yalan hadis nasıl anlaşılır?
Kuran ile celişip çelişmedigine bakılır. Fakat bazılarında böyle bir şey Yapamıyorsun neye göre karar vereceksin?
Veremiyeceksin. Doğrusu bura da en güvenilir yol kuran demektir.
Yani kuran allah'ın sözüdür. Hadis celisemez. Celisirse doğru değildir.
Kuranda olmayan şeyleri ise ciddiye alıp almamak size kalmış.
bilinen ve kesinliğine herkes tarafından karar verilmiş hadisler vardır. ikinci ağızdan gelen vs. onun haricinde inanılmaz fazla yalan hadis gelmiştir günümüze.
doğru kaynak için bol okumak gerekir.
edit: kimse peygamber zamanında namaz kılmadığı için öldürülmedi.
hadisler ne kadar güvenilirdirler? muhammed peygamberin ölümünden yüzyıllar sonra ortaya çıkmaya başlayan, ve daha öncesindeki iktidar ve menfaat çatışmalarının da etkisine uğramaması imkansız olan, kuran'a ve akla ters bir sürü sözler içeren hadis kitapları ne kadar güvenilirdirler?
zaten hadislerin çoğunun birbirleriyle çeliştiklerini biliyoruz. belli ki peygamberin ölümünden sonra birtakım sahtekar herifler, ''peygamber şöyle dedi'' minvalinde iddialar ortaya atarak, peygamber ve allah hakkında bir sürü iftira ve yalan uydurmaya başlamışlar...
e tabi birtakım cahil kişiler de bu hadisleri göz önüne alarak, biraz da kendi sıçmıklarını ilave ederek, kuran'ın apaçık "fırkalara ayrılmayın" ayetlerine rağmen islam'ı farklı emir ve yasakları olan mezheplere bölmüşlerdir.
bakınız ufak bir örnek vereyim;
"dört hak mezhep"e göre namaz kılmayanların hükümleri nedir?
kuran'da ise namaz kılmamanın herhangi bir dünyevi cezası yoktur.
2:256 dinde zorlama yoktur. /
10:99 rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi gerçeği onaylardı. öyleyse, sen mi halkı onaylamaları için zorlayacaksın?
neyse, hadislere tekrar gelecek olursak kur'an ve hadisler arasındaki bir sürü çelişkiyi de görmezden gelemeyiz. çünkü o kadar bariz çelişkiler vardır ki, her ikisi arasında karşılaştırma yapmaya kalkan her insan büyük ihtimalle dehşete düşer. bu konuda da şu makalenin okunmasını şiddetle tavsiye ediyorum: