hadis i şeriflerde yaratılış

entry1 galeri0
    1.
  1. 1) Buhari, Müslim, ittifakla Ebu Hureyre'den rivayet ediyorlar:

    (Allah Resûlü, kadının yaratılışını anlattığı uzun bir hadis-i şerifin bir bölümünde şöyle buyurmaktadır): "Kadınlara hayır tavsiye edin, hayırhâh olun. O, eğe kemiğinden (eğri kemikten) yaratılmıştır."[1]

    Hadiste açıkça görüldüğü gibi, Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), Havva'nın yaratılışını bir tekâmüle bağlamıyor.[2]

    2) ibn Ebi Hatim'in sahih addettiği, ibn Asakir'in biraz değişik bir şekilde rivayet ettiği bir başka hadis-i şerifte Kâinatın Efendisi şöyle buyuruyor: "Sizin babanız Âdem, bir hurma ağacı gibi 60 zira boyunda idi."[3]

    Allah Resûlü, insanın ilk atası olarak, tevil gerektirmeyecek bir açıklıkta Hz. Âdem'i nazara vermektedir.

    3) Ahmed ibn Hanbel, Ebu Davut ve Tirmizi, Ebu Musa el-Eş'ari'den şu hadisi naklediyorlar: "Allah, Âdem'i yaratmak için, bütün yeryüzünden bir "avuç dolusu" aldı ve öyle yarattı."[4]

    Bu hadisten de anlaşılıyor ki, Âdem'in menşei, bütün yeryüzünden alınan âdeta bir mürekkep macundur. Allah, terkibini yaparak, bununla Hz. Âdem'i meydana getirmiştir.

    4) imam Ahmed ibn Hanbel'in Hz. Enes'ten rivayet ettiği bir hadiste de şöyle buyurulur:

    "Allah, Âdem'i yarattıktan sonra dilediği kadar bıraktı. iblis de ona bakıp, onun etrafında kötü hayaller kurmaya başladı; onu boş görünce de, onun kendisine mâlik olamayacak bir mahlûk olduğunu anladı."[5]

    Bu hadis-i şerifte de, evrimi ima edecek en küçük bir ifadeye rastlanmamaktadır.

    Hadis, yaratılış safhalarında Âdem iskelet halinde iken iblis'in ona bakıp, onda çok boşluklar gördüğünü ve bunlardan dolayı, insanın kendisine hâkim bir yaratık olamayacağı sonucuna vardığını belirtmektedir.

    Bu, son derece mânâlı bir nokta olup, nasıl göğsümüzün sol yayındaki biyolojik kalb ile, manevî hayatımızın merkezi olan kalb arasında münasebet var, aynı tür münasebet, insanın bütün fizyolojik yapısıyla, karakteri ve huyları arasında da olabilir.

    Hadis, insandaki karakter zaaflarına ve onda, terbiye edilmediği takdirde her biri manevî yıkıma götürecek hırs, şehvet, öfke, kandırıcılık gibi duygu ve kuvvelere dikkat çekmektedir.

    5) ibn Hibban ve Müsned sahibi Bezzâr, Hz. Enes'ten şu hadisi naklediyorlar:

    "Allah, Âdem'e Kendi ruhundan nefhettiği zaman, (değişik bir rivayette: Allah, Hz. Âdem'i yaratıp da, nefhettiği ruh başına ulaşınca) Âdem aksırıverdi. Ve arkasından, 'El-hamdülillâhi Rabbilâlemin!' dedi. Allah da ona, 'Yerhamukellah!' diye mukabelede bulundu."[6]

    Buhari'de de şu rivayeti okuyoruz: "Allah Tealâ Hazretleri, Hz. Âdem'i Kendi sureti üzere yani, bütün isimlerinin tecelli merkezi ve boyunu da 60 zira olarak yarattı ve: 'Git, şu oturan meleklere selâm ver, onların seni nasıl selâmlayacaklarına da dikkat et, dinle. Zira o selâm, senin ve zürriyetinin selâmı olacaktır.' buyurdu.

    Bunun üzerine Âdem onlara gidip: 'Es-selâmü aleyküm!' diye selâm verdi. Melekler: 'Es-Selâmü aleyke ve rahmetullahi!' dediler; selâma mukabele ederken 've rahmetullahi'yi ilave ettiler. Cennet'e giren Hz. Âdem gibi, yani boyu 60 zira olacak. insanlar, şu ana kadar boyca hep eksilmektedir."[7]

    Bu rivayetlerde de açıkça görüldüğü gibi, Âdem bir canlının devamı olarak meydana gelmiyor; aksine, kendisi bir başlangıç olarak yaratılıyor.

    Hayat kendisine nefh edilince aksırıyor; aksırınca "El-hamdülillâhi Rabbilâlemin!" diyor.

    Demek o dakikaya kadar teneffüs edilmiş bir hava, konuşulmuş bir söz, hitap edilmiş bir mutahap olmadığı gibi, tabiatıyla insan ve insanlık namına canlı bir ceset de yoktu.

    insanlık adına her şey, Hz. Âdem'le başladı.

    6) Ahmed ibn Hanbel, Ebu Hüreyre'den şu hadisi nakleder: "insanlar, Cennet'e Hz. Âdem'in yaratıldığı şekilde girecekler. O, çıplak, kılsız, genç, beyaz tenli, dalgalı, sürmeli gözlü ve boyu 60 zira, eni ve sırtı da 7 ziradır."[8]

    "Zira", bir insanın parmak uçlarından dirseğine kadar olan mesafedir. Hz. Âdem, işte bu ölçü ile 60 zira boyunda ve sırt itibarıyla 7 zira enindeydi.

    [1] Buhari, Enbiya, 1; Müslim, Radâ, 61-62; Dârimî, Nikah, 35; Müsned, 5/88.
    [2] Hz. Havva'nın, Hz. Âdem'in kaburga kemiğinden yaratılmasının manâsı hakkında bkz: F. Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler-2, s: 154-162.
    [3] ibni Asâkir, Târih-i Dimeşk, 7/404-405. Ayrıca bkz: Buhari, isti'zan, 1. Yeryüzünün ormanlarla kaplı olduğu insan nüfusunun henüz teşekkül etmediği bir devrede, ilk insanın boyunun böyle olması normaldir. Boyun uzunluğuna ve kısalığına iklim ve yeryüzü şartları tesir ettiği gibi, nüfus kesafeti de boyun kısalmasına yol açmaktadır. Ancak ibn Haldun'un, Hz. Adem'in cennette iken bu boyda olabileceği yorumunu da mülahaza dairesini geniş tutmak için dikkate almakta fayda vardır. En doğrusunu Allah bilir.
    [4] Tirmizi, Tefsîru sûre, 1-2; Ebu Davut, Sünnet, 16; Müsned, 4/400-406.
    [5] Müsned, 3/ 152.
    [6] Heysemî, Mevâridü'z-Zem'ân, 1/508; ibn Hibban, Sahih, 14/37, 41.
    [7] Buhari, isti'zan, 1; Enbiya, 1; Müslim, Cennet, 28; Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'an, 94; Müstedrek, 1/132.
    [8] Müsned, 2/295, 343, 415.

    Yazı için asıl kaynak:

    http://tr.fgulen.com/content/view/11783/147/
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük