o kadar elzem bir durumdur haddini bilmek. herkes değil ama dünya nüfusunun %70'i bilseydi haddini bugün çk daha yaşanılabilir bir yer olurdu amk dünyası.
bilinenler içinde en anlamlı olanıdır haddini bilmek. zira dünyalar kadar bilgisi olan bir insan haddini bilmediği takdirde kocaman bir hiçtir... had ise öyle "sen nesin ki ne diyorsun" şeklinde tanımlanmamalı, kişinin lafını pişirip de söylemesi olarak algılanmalıdır en kaba hali ile... bir şarapçıdan dahi bir şeyler öğrenebileceğine inanmaktır, hayata bir dilencinin görmeyen gözleri ile bakmaktır haddini bilmek. kimi zaman acımaktır, kimi zaman anlamaktır, kimi zaman anlamlar yüklemektir yapılan işe, söylenen söze... haddini bilmek söylenecek onca şey varken susmak değildir de söylenecekler için en doğru yolda yürüyerek ulaşmaktır varılacak yere... haddini bilmek insan olmaktır ki günümüzde haddini bilenlerin sayısı hız ile düşmektedir. haddini bilmeyen kökten insan değildir diyemeyeceğimiz gibi kökten hayvan bile olamamıştır. haddini bilmek ne derece haklı olursan ol sesini yükseltmeden derdini anlatabilmek, kendini, yaptıklarını savunabilmektir...
Ingiltere Kralicesine dev bir inci hediye edilmis. Kralice taca takilmayacak kadar buyuk bu incinin delinerek, tahtin arkasina asilmasini istemis. Ancak Ingiltere'de ki butun kuyumcular "Kusura bakmayin, dunyada tek olan bu inciyi delerken kirip sebebi olmak istemeyiz." gerekcesi ile inciyi kirmaya yanasmamislar. inci Fransa basta olmak uzere pek cok ulkenin kuyumcularina goturulmus ama hepsi de ayni gerekceyi ileri surup inciyi delmeye yanasmiyorlarmis. Neden sonra bir deniz subayi istanbul'da kapalicarsida bu isi yapabilecek nitelikte ustalarin olduğunu soylemis. Bir heyet hazirlanmis doğruca Sultanin yanina. Sultan bir tercuman vermis heyetin yanina ve Kapalicarsi' ya gondermis. Tercuman, carsida kohne bir dukkana sokmus heyeti. iceride ak sacli ustaya durum anlatilmis. Ne care ki usta diğer meslektaslarinin soylediğinin aynisini soyleyince.. Heyet hep birlikte sizlanmaya baslanmis."Kralice bizi mahvedecek." diye. Usta heyetin caresizliğine acimis."Bakin efendiler, demis. Sorumluluk kabul etmem ama bende bir cirak var, belki bu isi o yapabilir. Ama diyorum ya sorumluluk kabul etmem." Heyettekiler caresiz,"olur" demis. Usta seslenmis: - Oğlum Veli, hele bir bak hele... Arka taraftaki perde aralanmis. Elinde bir matkapla 12-13 yasinda bir cocuk cikmis.Usta:- Oğlum, demis, hele su inciyi bir del. Bu sozu duyan Veli hic dusunmeden elindeki matkabi inciye daldirmis. Inci tam ortasindan delinmis. Heyet sevinc icinde ustaya donmusler - Ya usta bu nasil is, dunyanin en unlu kuyumcularini yapamadiği bu isi bu cocuk nasil yapar? Usta bir heyete bakmis, bir de Veli'ye ve soruyu cevaplamis:- O haddini bilmez.
eksiklerini bilerek ve kabullenerek, haddini aşmamaktır. aşmak ise, yüzsüzlük, utanmazlık ve düşüncesizliğin ta kendisidir. haddini aşanlar; hem suçlu, hem güçlüdür. yani, hem kel, hem foduldur.
'atatürk yaşasaydı kezman yerine semih i oynatırdı' başlığından yönlenen, ve nasıl bir alaka kurdular acaba şeklinde hayret nidalarımı gizleyememe sebep olan şey.
kişinin kendini bir bok olmadığını bilmesidir. ama insanlar kendini hep bir bok değil iki bok sanarlar. işte bu yüzden kaybederler. önce önyargıları sonra hadsizlikleri onların sonunu getirir.
--spoiler--
önce aynaya bakacaksın kendini görecek
sonra haddini bilip ona buna laf edeceksin
yoksa gün gelir burnun kırılır
kim kırdı bilemezsin
--spoiler--