bayram değil seyran değil, peki ben neden bugün "hacı hoca takımını" sikeceğim?
çünkü din istismarı yapanlara entry girip helal yollardan da değil haram yollardan götüreceğim, itin götüne sokup sokup çıkartacağım! onlar bu dilden anlar!
şimdi; Herifçioğlunun biri "televizyon seyretmeyin, günahtır" dermiş, evinden qled ekran televizyon çıkmış, "Caponların son icadı", çok kişinin parasızlıktan alamadığı yeni teknoloji ürünü, likid kristal...
Bunu gören "mürit" şaşmış kalmış.
Elbette herkes "hocayı" suçlamış. Din sömürüsü, falan filan.
Kimsenin aklına "ulan budala, televizyon seyredip seyretmemeyi gidip de birilerine sormaya ve onların sözüyle hareket etmeye utanmıyor musun" demek gelmiyor. (Sert laf ettim ha, şimdi bir Babıali ayakçısı çıkıp bana "angut" diyecek kesin.)
Öyle ya, hep sömüren suçludur, kendini sömürten de melek.
Sülün Osman da Galata Kulesi'ni satarken yakalandığında, "kusura bakma komiser bey", demişti, "bu memlekette bu kuleyi alacak kadar salak insanlar yaşadığı sürece ben bunu satarım!"
insanlar niçin kendilerine ille bir şeyh ararlar? Bunun alafrangası, Budist dininden kinaye, "guru" oluyor.
Tamam, cami çıkışında imama "meselem var hocam" diye yaklaşıp sorarsın, büyük abdestini ederken sakız çiğnemek caiz midir, onu anladık da... Karını boşayacağın zaman niçin danışıyorsun?
Türk basınında kıt eğitimli ve kıt akıllı ev kadınlarını gıdıklamaya yönelik "aşk guruları", "yaşam guruları" falan var, maaş yetmeyince çocukların hiç olmazsa lokantalarda barlarda beleşe çöplenmelerine olanak sağlıyor, hadi onu da anladık da... (bkz: metin hara)
Zengin ahmaklar, para sızdırmaya yönelik "profesyonel gurulara" kendilerini niçin kazıklatıyorlar?
Bunlara "yaşam koçu" deniyor, "coach" yazılması gerekir ama Türk basınının koçları onu da "koç" yapmayı başarıyorlar... Basket takımının da koçu var ya... Orada "fas bürek" falan da vardır...
Yok, bu yaşam koçları arada sırada ülkemizi gezmeye gelen Maharishi lan gibi Budist değiller, bunlar Amerikan tarzı çakallar. Bunlar da kadınları sömürüyorlar. Bunlara takılanlar genellikle "podyum, sahne, sosyete" falan gibi yüksek zeka ve eğitim düzeyleriyle "temayüz" etmiş kesimlerden çıkıyorlar!
Bakınız adam köklü bir ailenin önde gelen üyelerinden, üstelik işadamı, yani kapitalist, yani burjuva olduğu varsayılıyor... "hocayı göremediğim zaman burnumun direği sızlar, sevgilimi görememek kadar çok etkiler beni" diyebiliyor!
Sonra da ekliyor, "Atatürk'ün yadigarına da kayıtsız kalamam"... Hem Atatürkçü hem Nurcu. Ve bu bir çelişki değil.
Vallahi ben bu din piyasasında kızlarla oğlanlara ters ilişki kurdurup seyredenleri de görmedim değil ha... "Nikah olmadığı" için düzü yasakmış ama ötekinde bir sakınca yokmuş, fakat olay sırasında yatağın yanı başında ille bir tanık bulunacak, tanık da genellikle hocanın kendisi! (bkz: adnan oktar)
Bir kız çıkıp da "hoca sen beni AGD ediyorsun yahu" diyemiyor... (Bu kısaltmanın son harfi "dağıtmak" kelimesinden geliyor ama ilk ikisini açıklayamam.)
Hani parkalı oğlanlarla kızlar da birbirleriyle sevişebilmek için "devrim nikahı" kıydırırlardı örgüt liderine... Bunlar devrimci olmasına devrimciydiler ama aynı zamanda köylü oldukları için nikahsız yapamıyorlardı... (bkz: zamanında solcu geçinen bazı dangalaklar)
Nedir bu şeyh tutkusu yahu, "father figüre" arayışı mı? Baba özlemi... Güçlü bir babanın elinde büyüyememiş olan koca bebeklerin sevgi ve ilgi beklentisi, otorite özlemi mi? Bir yol gösterici olacak, öz baban göstermezse sanal baban gösterir.
Aman ha, o sonra gider "Führer arayışına" dönüşür. Kimi zavallı da şeyhinden aldığı emir üzerine uçakla birlikte kulelere toslar kendini. Kimisi Walhalla'ya gider Wotan'la ya da Odin'le buluşmaya, kimisi de eşek cennetine. (bakınız vermeyeceğim artık neyden bahsettiğimi anlayacak zeka düzeyinde olduğunuzu ummak istiyorum!)
Çünkü akıl yirminci yüzyılda kaldı. Amerikan kültür emperyalizmi, bön ve sığ basitliğiyle yeni yüzyılda hepinizi esir aldı. Fakat kimsenin de birey olmaya niyeti yok, kendi ayaklarınızın üzerinde duramıyorsunuz, kafanız da karışık, o zaman şeyhinizle birlikte mutluluklar dilerim.