gerçekte ise şöyle olmuştur. osmanlı zamanında sultan orhan döneminde(1326-1362) orhan gazi bir cami yapım emrini verir. ve cami yapımına başlanır. ondan sonra bir türlü bu caminin yapımı bitmez, sultan orhan inşaatçılara bu cami neden bitmiyor? diye sorar. onlarda efendim hacivat ve karagöz bizi çok güldürüyor o yüzden aksıyor yanıtını verir. bunun üzerine sultan orhan bu ikisini(hacivat ve karagözü) idam etme kararı verir. ve böylelikle yaşamı son bulur. ancak daha sonra pişman olur.
onca yıl sonra youtube'da izleme fırsatı buldum ilk kez.
çok ucuz bir senaryo, ucuz replikler ve iyi oyunculuklar içeren bir film olmuş. Zamanında bayağı abartılmıştı, yeşilçam'dan çok bir farkı yokmuş bu filmin.
kültür ve turizm bakanlığından destek alınarak çekilmiştir. ve o malum sorunun cevabı çok tehlikelidir. çünkü günümüzle bağdaştırılmıştır. izleyenler anlamıştır zaten.
Diyalogları,senaryosu ile tam da 13 yy dönemi yansıtan kodemi tarzında bir tarihi film.
Zaten 13 yüzyıl türkçesini bu kadar iyi senaryoda kullanabilen başka bir yapım yok.
Türkmen beyliğinin nasıl adım adım bir imparatorluğa gidişini bu süreçte anadolunun kozmopolit yapısını çok iyi yansıtmış.
Filmde geçen diyalog;
bu da peçengidü,türkün
hristiyanu.bizans kaleleri doludur bunlar ile.
Karagöz ile Hacivat güldüren ve aynı zamanda da düşündüren sohbetleri ile karşımızda. Mekan Bursa ve zaman da 14. yüzyıl. Anadolu’daki Moğol tehlikesi mevcutken halkın büyük bir kısmı firarda. Bursa yeni yerleşim alanları. Hem halk hem de çeşitli devletlerin ve beyliklerin liderleri de bu kente sığınır. Dinleri, dilleri farklı olan insanların bir arada yaşadığı Bursa kaosa dönüşür. Osmanlı da, imparatorluğu’nun ilk tohumlarını atmaktadır. Akıllı ama cahil, sinirli ama komik Karagöz, kendisinin aksi olan zekasını fırsatçılığı ile birleştirip her işten sıyrılan Hacivat ile tanışır. Orhan Gazi’nin adına yapılan caminin inşaatında beraber çalışmaya başlarlar. Bu sırada mizah yönü kuvvetli sohbetleri hemen farkedilir. Atışmaları sırasındaki komiklikleri o kadar ünlü olur ki, davetten davete koşmaya başlarlar.
Ancak şöhretin bedeli ağırdır.
küşteri de arada derede kalışlarıyla; çıkarından vazgeçememesi, ama pişman oluşlarıyla; hacivat ile karagöz'ün ölümüne kerhen evet dese de sonradan anılarını yaşatma çabasıyla; camiyi bitirmek için uğraşması, ama iyi niyetine rağmen ketenpereleri önleyememesiyle, filmin biraz örtük kalsa da en önem taşıyan tiplemeleri arasındadır.
Oğuz turklerinde "bacilar" teşkilatına değinen tek yapım.
Oysa anadolu nun bir Türk yurdu olmasında gaziyan-i rum kadar önemlidir baciyan-i rum atalarimiz.
Bir de türklerin henüz tamamen islamiyete geçmemiş olması konusunun işlenmesi de takdire şayan.
Oysa diriliş Ertuğrul u çekenler gibi onlar da siginsaydi din propagandasına çok daha iyi gişe yapabilirlerdi.
bayağı bomba bir kadrosu olduğu 10 yıl sonradan geriye doğru bakıldığında daha bir farkedilen yerli film. mete horozoğlu'ndan nadir sarıbacak'a, "açılay"a kimler kimler varmış meğerse; tekrar izleyince filmde ara ara görülen yan tiplere daha bir alıcı gözle bakın.
(edit : nergis öztürk de varmış kadroda . vay ki ne vay. oyuncu okulu gibi film olmuş adeta.)