uzun bir aradan sonra (sırf müziklerini dinlemek için) tekrar izlediğim film. iyi ki müziklerini özlemişim. yoksa böyle bir sinema ziyafetini kaçıracaktım.
--spoiler--
ilk izlediğimde pek ilgimi çekmese de, film hakkındaki şimdiki izlenimlerim tarihi konulara olan yatkınlığım zaman geçtikçe arttığından dolayı daha bir anlamlı oldu. filmdeki tarihi ayrıntıların götten uydurulduğunu zannetmiyorum. tabi ki hayal gücü de kullanılmıştır; ancak filmde gördüğümüz tarih büyük oranda gerçek tarihtir. hatta bu şaheser tarihi bir film bile olabilir (öyle bir iddiası olmasa da). özellikle yörüklerin yerleşik hayata geçme süreçleri mükemmel bir şekilde yansıtılmıştır. bursa'daki diğer halkların özellikleri de zamana uygun gibi.
haluk bilginer'in oyunculuğuna diyecek söz yok ama onun müthiş throat singing yaptığına tanık olmak çok şaşırtıcı. bu nasıl yetenektir?... oyunculuğuna söyleyecek sözüm yok dediysem, yorum yapmayacağım demedim. usta oyuncu saf, cahil, zeki ve temiz kalpli yörük tiplemesini o kadar güzel yansıtıyor ki bunu onun oynadığı her saniyede görmek mümkün. özellikle annesinin öldüğüne inandığındaki ağlama sahnesi beni bitiren andı.
beyaz mimikleriyle rolünü tam anlamıyla taşımış; hacı ivaz tiplemesine (okumuş, kendini halktan üstün tutan, laf cambazı, zeki, kurnaz...) tamamen uyan bir tip ve karakterle rolünün hakkını vermiş.
ayşen gruda'nın rolü az gibi gözükse de aslında film içinde çok önemli bir yerdeydi. mükemmel oynamış. gerçekten kam olduğuna ve cinleri çağırdığına inandığım anlar oldu. ayrıca cin animasyonları da harikaydı. özellikle göbek bağına göndermeler, filmin sonundaki gölge oyununa uzanmaları...
şebnem dönmez ve güven kıraç da kusursuzdu. ancak orhan gazi biraz eğreti durmuş gibi. bunu da bence genç olmasının verdiği heyecana vermeli...
--spoiler--
aslında yazacak çok fazla şey var ama uykum geldi be sözlük. müziklerini mp3 playerıma yükleyip, dinleyerek uyuyacağım.
ezel akay'ın temelde gerçek tarihi olayları baz almakla birlikte, kurgusunda daha ziyade o dönemde merkezi otorite oluşumuna uzak kalma eğiliminde olan toplulukların, grupların, kişilerin asimile olma/ortadan kalkma sürecini anlattığı, 14.yüzyıl anadolu'sunda (özellikle bursa) geçen filmi. keyifle izlenebilen, hem belli ölçüde didaktizmi, hem de mizahı bolca barındıran bir filmdir.
filmdeki konuşmanın veya şivenin aynısına bugün hala bursa'nın orhaneli, keles gibi dağ ilçelerinde rastlayabilirsiniz. adamlar özünü hala koruyorlar, bravo.
--spoiler-- hacivat: hamgırastun. hamgırastun hemi de büyük, ulu hamgırastun demiştaş kağan. hamgırastun heruskandi eşrefoğlu süleyman ayacıklarınızdan üper. tendül zati ılgıç ben. demirtaş: sikerün haberünü. hacivat: niiiğ? demirtaş: hediye yollamamış mıdır süleyman denen gancık. hacivat: hee. bi sanduk. demirtaş: sanduk mu? eyi getirin sanduğu. hacivat: haa burda burda. eretna: o mudur sanduk. hacivat: küçüktür ama içindeki büyüktür. kafinur dirler. elmas... mektup da budur.
hacivat: zamanın ışuğu. harici ve dahili mihrakların yok edicisü. kafir ve müşriklerin kökünü kazuyucu. mücahüüüüt. her şeyden önce allah cennette rütbesini yükseltsin inşallah.
memalük-ül islam ve bilad-i rum'un koruyucusu, gazülerün gazüsü demirtaş han, alaid dünya ve ettün müzül islam vel müslümin.
muhafız: domuzun yılandan doğmuş evladı demirtaş! senin o taş gibin karanfilünü kızgın demirden anahtar ile açacağuz.
billur kasenü rum diyarının en yaşlı kısraklarına tokmaklatacağız. senin ananın o yoğurtlu... * demirtaş: eşrefoğli ve hamitoğli dahi tüm beylikler artık ceset oldi.
hacivat: vurun!. vurun bu bahtsuz kafayu vurun ya. elçü dedüğünün ancak 3-5 seferü olur. benim daha ilk işüm. elçülük senin neyine. götün kadar eşrefoğlu hanluğu, ey kendini han sanan dübrüzade süleyman afedersünüz içiyü içiyüondan sonra sizin gibitanrı suretli insanların arkasından konuşuyü, küfür edüyü. allah onun belasunu versün. bin beterini versün. eretna: kafinur didindi, nirde? hacivat: nirde? acaba nirdee? süleyman itişmeyi değil, sevüşmeyi istedi hep. nası bi oyun ben de annamadım ki bunu.
Harika bir filmdir. Ancak film sinemaya girdiğinde fazla izleyici toplayamadığından gişe başarısı düşük olmuştur. Bu da filmi beğenenleri bir hayli üzmüştür.
Tüm film boyunca en çok yaran ve en yoğun mesaj içeren bölümü finale yakın hacivat ile karagözün orhangazi'ye karşı oynadıkları bölümdür. Niyet ettim niyet eyledim üşenmeden bütün bölümü yazmaya.
H: (Meydanlığa girer) Hay hak... Allah'ım Allah'ım... Şu yüce günü bana yaşattuğun için sana şükrederim...
E: Aaa meni müslüman ede... Ehe... (Bozuntuya vermez alkışlamaya başlar)
H: Alemin en akıl almaz adamıylan bugün mü karşılaşacaktım. Yahu ben halifelere krallara elçilik etmüş adamın. Bakın sayıyürüm bugüne kadar on altı padişah kırk üç kral seküzü sahte dokuz halifeye mektup getirip götürdüm. Ama şu yüce varlık gibisini vallahi de görmemişim. (Orhangaziye döner) Huzurunuzda olmaktan onur duyarım... (Bir anda Leonis'in önünde diz çöker)... Yüce Leonis...
OG: (Gülmeye ve alkışlamaya başlar) Ee iyiymiş bunlar...
H: Senin gibi eşşek inadu ne görülmüş ne duyulmuştur. Osmanlı'nın şu kıçı kırık beylüğünüzü istemesi sizin için bir nimettür. Şükredin ve derhal şu şehrü teslim edin.
(insanlar gülüşürken meydanlığın kenarından karagöz belirir. Onu meydana salmayan biriyle itişmektedir. Ondan yakasını kurtarıp meydanlığa çıkar. Hacivatın yanına gelir.)
K: Tabii nimettir. Kuşatmayı yapan bu tatar olsaydı şindi ağzında şeftalü değil kendi daşşaklarınla siyrederdün...
H: Yahu dur... Belki de orhangazimizin niyetü, şehri şu heybetlü tatar hanına virmektür.
OG: (Eretna'ya döner) Heybetli dedi... Sana... (Ve kahkaha atmaya başlar)
H: Tatarın altında yaşamak rahat olur.
K: Rahat olur da arada ibret olsun deyü sülaleni de keser.
H: Halbüki orhangazi efendimize teslüm edilir ise ucundan azucuk alınacak... Acuk alınacak ama kökü sendedir.
K: (Bir taraftan sırtını kaşımaktadır. Söyleneni anlamaz) Ne kazılır?
H: Ucundan dirün ucundan... Ucundan ne kadar aldırırsan vergisü o kadar az olur. Kazınmaz... Yazıktur...
K: Hee kazıktur... Bize giren hep kazıktur.
(Orhangazi bir kahkaha daha atar. Leonis oturduğu yerden Orhangazi'ye döner)
L: Orhangazi destur verirseniz? Niyetim sonra söylemek idi ama meseleyi açayım. iznik şehri sizindir.
OG: (Büyük bir kahkaha daha atar) iznik halkı sağolsun. Bak şimdi kan yürüdü aklına...
E: Şaklabanlıkla şehir alındığını da ilk kez görürüm.
...
K: Yine çişim geldi.
H: Çişim denmez terbiyesüzlük etme küçük abdestin geldi...
K: Hoşgeldi... (Ahilerden birini gösterir) Bu mu küçük abdestim? Çök bir yereee...
H: Aha öbürü de geldi karagözüm... Büyük abdest...
K: (Yanına oturan başka bir ahiyi göstererek) Heey küçük abdest buban geldi...
H: E yanyana oturmayın bari kokuttunuz...
K: Yahu hacı cav cav... Ben bu ahileri anlamirim...
H: Neden? Neden anlamiyürsün?
K: Bu ahi caminin taşlarını çalıp hela etmiş iş tutiyi. insanın pokundan bile para aliyirler... Diyelim heladan çıktııın, dedi ki helacı "çok sıçtın"
H: e deseydin ya sen lazım olduğu kadarını al deyü..
K: dedi ki helacı, "sen verdin pır* para o ister düt* para"
H: Afferün afferüün... (Sayı saymayı Hacivat öğretmiştir karagöze... O sırada dikkatini ateşten duvarda yansıyan gölgeleri çeker. Karagözü çekiştirip duvardaki gölgelerini gösterir. Tam bir gölge oyunu oynamaya başlarlar)
H: Eee?
K: Anlaşamaduuuk. (Hacivata vurur) Kim çözecek anlaşmayuuu?
H: E çeribaşunu çağıraluum.
K: Çeribaşunu çağırmayalum o buradaaa. (Hacivata bir daha vurur) Helacıbaşu aynı zamanda çeribaşu ahisi..
H: (Kendi kendine) Yandık ki ne yandık...
(Herkesin bakışlarına bir anlığına sertleşir. Karagöz hiç bir şey farketmeden devam eder anlatmaya)
K: Diyelim ki helacıbaşı çeribaşı ahisi getirdi seni yarguya çıktın devlete...
H: Amaaan sen gidemezsin devlete sen cahilsün dilin çalışmaz.
K: Gitmedüüüm.
H: Gitme... Senin çişin durur mu?
K: Durur durur... Ama ben nereye işeyeceğümü bilirün... Geldik kadıya...
H: Heee kadıyı bilirün. Kadıyı bilirün... Kararı için hedüye gerekir yeni adettür.
K: Benim kadım işini bilir.
(Herkesten bir kahkaha kopar. Hacivat halinden memnun sakalını sıvazlar)
K: Hacivatum... Ben de ahi olmak isterüm. Kuşak bağlamak isterim... (Hacivata sokulur sessizce Niçin de? der)
H: Heaa... Niçün?
K: Ben de caminin daşlarından kendime hususi tekke yapmak isterüm.
H: Ben de aynı caminin yımırtasından kendime aş evi tekkesi açmak isterüm... Çeşitlerimiz de bellidür haa: Çiğ yumurta, pişmemiş yumurta, çılbır, sinemaki yumurta, yerini yadırgamış yumurta...
K: Yani hep yımırta...
H: Hep yımırta...
K: Cami yımırtası?
H: Cami yumurtası.
K: Ee cami inşaatı bitti ne etçen?
H: Ne etçem?
K: He he dua et cami bitmesin...
...
H: otuz beşe baklaaa geldi sıraya Bursa'ya...
OG: (coşar) Hadi bakalım hadii...
K: Herkess bursa'ya koşturiyi... derler ki bursa'nın daşı torpağı altun.. Ama altun gibi değerli sadece caminin daşlaru değil dağıtılan... başka değerli daşlaru da var imiş paylaşulan...
H: Bilirün o taşları bilirün... Uğruna nice beylikler kılıçtan geçirilmiş, bölündükçe değeri azalan ama günah gibi artan taşlar...
K: Ben de o taştan bir tırnakçık isterün..
H: sana o tırnakçıktan vermezler.. saadet piramidi derler onun adına aşağıdan başlarlar yukarı doğru sırayla başına geçerler.
K: Ben tıknakçığı onun için istemem. Benim taşta hamamda gözüm yoktur. Dırnakçığı isterün andan sevdiğim kadına el uzatırım... Ayşe kadın benüm ol... Elini vir.. Bebücüklenelim, bahtiyar olalım...
H: Öhöm... (Herkes bir anda susar)
A.H: (Ortaya gelir) Bacıları bitirdiniz. Bu alemde artık kadınların hepsi yeniktir. Erkekler ise yenik olsa da galiptir. Dimek mene uzatılan ellerin arasından birini seçme zamanı gelmiştir. Karagöz... Gözün kara ruhun aktır... Gönlüm seni kabul eder, elim senindir... (Elini duvarda yansıyan karagözün elinin gölgesine doğru uzatır)
P: (Ayağa kalkar orhangazi'ye döner) Efendim, destur verirseniz müdahale etmek isterim.
O.G: Neye müdahale?
P: E bunun teyatronu biraz fazla kaçmıştır.
O.G: Burada devlet benim sana ne olur fırıldak? (Ardından karagöz ve hacivata döner) Söyleyin bakalım bu oyun mudur gerçek midir?
H: Ee hemi oyundur hemi de gerçektir.. Masal kibin...
O.G:(Ayşe Hatun'un babasına bakar. Köse Mihal başını sallar) Oyunsa da verdiiim gerçekse de verdim.
--spoiler--
arşivde bulundurulası başarılı bir türk filmi. hem komik, hem mesajı var; hem dönem filmi, hem de o kadar da dönem filmi değil. ama en azından keyif alarak izleyeceğinize emin olabilirsiniz. hacivat'ın moğol valisinin çadırında mesaj okuma sahnesi gibi bazı sahnelerde ise film zirve yapıyor.
Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü filmi 2005 yılında yayına girmiştir. Filmin senaryosunu Ezel Akay, Levent Kazak ve Ulaş Çobancı yazmıştır. Filmin yönetmeni ise Ezel Akaydır. Film toplam 135 dakika sürmektedir. Filmin türü dram ve komedidir. Filmin müziğini Ender Akay yapmıştır. Filmin yapımcısı Bahadır Ataydır. Film oldukça yüksek bir bütçeyle çekilmiştir(beş milyon tl). ve toplam 649 bin kişi tarafından sinema da izlenmiştir.
Filmin oldukça kaliteli bir oyuncu kadrosu vardır. Ayşen Gruda, Haluk Bilginer, Beyazıt Öztürk, Güven Kıraç gibi başarılı oyuncular vardır. Film de tarih bir malzeme olarak kullanılarak siyasi bir taşlama yapılmaya çalışılmış.
Film on dördüncü yüzyıl da anadolu da geçer. Anadolu da ki beylikler moğol baskısında yılmış vaziyettedir. Halk akın akın anasolunun batı ucuna kısmen daha güvenli olan Bursa ya göçmektedir. Vergi memurlarının zulmünden kaçan ve artık yörüklükten bıkan Karagöz ve anası da Bursa ya gelir. Hacivat ise devletler arası elçilik yapan birisidir. Zeki, kurnaz ve komiktir. Bursa da karagöz ün ineğini satın alarak onunla tanışır ancak aralarında ki komik konuşmalar sayesinde meşhur olurlar.
Bu arada eşrefoğullarından kaçan ve hacivatla eskiden tanışan Kadı Pervane de Bursa ya gelir. Bursa da ise büyük bir cami inşaatı sürmektedir. Ve karagöz taşın sırrını bildiği iddiasıyla önemli bir görev üstlenir ve minare yi yapmaya başlar. Bu arada bacıların lideri olan Köse Mihalin kızı Ayşe ile de arasında bir yakınlaşma başlar. Ancak akragöz ve hacivat ikilisinin herkesi rahatlıkla eleştirmesi birilerini rahatsız eder ve ikisi bir komplo sonucu Kadı Pervane tarafından öldürülür.
Film Bursa nın Orhaneli ilçesinde çekilmiştir. Ve 2006 yılında 13.sü düzenlenen Adaan Altın Koza Film Festival inde en iyi yönetmen(Ezel Akay), en iyi sanat yönetmeni(Hakan Yarkın) ve en iyi stüdyo(Şafak Stüdyo). Film uzun olmasına rağmen izlerken insanı sıkmıyor. Oldukça akıcı ve neşeli bir havada geçiyor. Hacivat ve Karagöz rollerini oynayan Haluk Bilginer ve Beyazıt Öztürkün başarılı oyunculukları filmi daha da izlenir kılıyor. Yönetmen film de daha çok ahiler üzerinden politik eleştirilerde bulunuyor. Kadı Pervane rolünü oynayan Güven Kıraç&ın bir sahnede yapmış olduğu rüşvet tanımı ve bir sahnede Turgut Özalın benim memurum işini bilir sözüne yapılan gönderme dikkat çekici.
Ancak filmin tarihçilik açısından maalesef bir çok eksiği mevcut. Osmanlı nın kuruluş dönemi ile alakalı oldukça eleştirilen Gibbonsın görüşleri dikkate alınmış. Bacıyan-ı Rum ile alakalı da yeterince araştırma yapılmamış gibi duruyor. Bacıların kıyafetleri daha çok Osmanlı kadınından ziyade amazon kadınlarını anımsatıyor. Ve ayrıca her ne olursa olsun Osmanlının kuruluş döneminde gaza politikasına daha çok vurgu yapılmalıydı diye düşünüyorum. Nilüfer Hatunun aslında müslüman olmamış gibi gösterilmesi tamamen hayali bir öğe olarak kalmış. Ayrıca bu kadar önemli fetihler yapmış olan Orhan Gazi nin daha ciddi bir karakter olarak gösterilmesi gerekirdi diye düşünüyorum. o dönem de önemli bir siyasi rol üstlenen Orhan Gazi nin oğlu Süleyman Şah ta film de gösterilse iyi olurdu.
Ayrıca internette okuduğum yorumlar da filmin Ezel Akay ın Anadolu Ortaçağ üçlemesi olarak düşündüğü serinin ilk filmi olduğu yazıyor. Diğer iki film hakkında ise bilgi bulamadım.
türk sinemasının 2000 lerden sonraki en iyi filmlerindne biri . özellikle fimin sanatsal yanına pek girmeyeceğim çünkü kelimeler kifayetsiz kalır.
filmdeki giysiler ,küçük tabak çanak gib objeler ve günlük konuşmalar tam anlamıyla tarihsel gerçeklerde uyuşmaktadır bu da tarih uzmanları açısından çok şaşılacak bir şey benim için en azından çünkü bu gün muhteşem yüzyıl gibi bol kaynaklı bir dizi bile bu filmin yarısı kadar gerçekci değil. ayrıca osmanlının kuruluş dönemi çok iyi aktarılmış özellikle şu diyalog beni şaşırtan ögelerden bir tanesiydi .
şebnem dönmez , selçuklu veziri pervaneye laf çarpmak için ;
- hayırdır selçuk u tatar çarpmış dediler ... tam anlamıyla bir şaheser. teşekkürler ezel akay ...
Türk sineması klasiklerinden biri... Oyunculuklarıyla, müzikleriyle, sanatsal yapısıyla hafızalarda yer edinecek film. Özellikle Karagöz rolüyle karşımıza çıkan Haluk Bilginer harikalar yaratır. Hacivat rolünde Beyazıt Öztürk sırıtmamış, hatta beklentinin üstünde bir performans sergilemiştir. Ve Ender Akay... O muhteşem müzikleri film içinde bize kazandıran adam... Her sahnesiyle Türk sinemasının yüz akı olmayı başaran bir film. Hala izlemeyen var mı?
--spoiler--
Karagöz ve Hacivat gecenin bir yarısı handan sarhoş olarak çıkarlar... Karagöz zamanı tutamadığından bahsetmektedir. Bunun
üzerine Hacivat:
-Canını alır ama, bu gölgelere nidebilir ki zaman!
--spoiler--
beylikler dönemi 'nin renkli ama yer yer kara mizahi bir panoramasını yer yer tarihi detaylara değinerek, yer yer bugünden o güne eleştirel bir bakış atarak çizen başarılı bir türk filmidir.
türk sinemasının efsane filmidir benim için. beyaz' ın oyunculuk performansının da başarılı olduğu proje hiç şüphesiz budur. tüm oyuncular performansının, yeteneklerinin limitini kullanmış. overclock çalıştıklarına eminim. dört kez sıkılmadan izledim.
replikleriyle gönderdiğidi mesajları iğne deliğinden sokan, kıymeti bilinmemiş harika tarihi film.
ayrıca yeni yeni müslümanlığa geçen osmanlının, ilk dönemlerinde ki kadın gücüde, osmanlının nerden nereye gittiğinin kanıtıdır.
--spoiler--
karagözün papazla arasında geçen konuşma en iyi repliklerden biridir kanımca.
papaz-senin inancın yoktur.
karagöz-benim inancım vardır. ben göğe, toprağa inanırım. suya daha inanırım..
--spoiler--