Zeki Alasya ve Metin Akpınarda dahil edilseydi kadroya işte o zaman gerçek bir efsane olacaktı. üstelik ilk tiyatro oyununda Zeki Alasya ve Metin Akpınar oynamış. sonra ertem eğilmezle anlaşamadıkları için filmde oynamamışlar.
hababam sınıfının diğer bir zayıf noktası her filminde oyuncu kadrosunun değişmesi.
Öğrencilik hayatları haylazlık ve tembellik üzerine kurulu olan bir sınıf dolusu matrak öğrencinin, Özel Çamlıca Lisesi’nde yaşadığı yer yer eğlenceli, yer yer de dokunaklı öyküleri anlatan film, Hababam Sınıfı serisinin ilk filmidir. Keskin zekaları sayesinde tüm öğretmenlerini avuçlarında oynatıp okul düzeni ve eğitim sistemini alaşağı eden bu birbirinden renkli karakterdeki öğrenciler hem okulun hem de sinemamızın en yaramaz sınıfı olma özelliğinde. Ancak bu hükümdarlık okula atanan yeni müdür muavinin gelişiyle sarsıldığında, Hababam Sınıfı daha önce hiç karşılaşmadığı türden bir disiplin anlayışına ve zekaya sahip olan Mahmut Hoca tarafından unutulmaz derslere tabi tutulur.
Hababam Sınıfı serisinin ilk filmi olan bu yapıt Rıfat Ilgaz'ın ölümsüz eseri Hababam Sınıfı romanından uyarlanmıştı.
hayatta en uyuz olduğum şeylerden biri, aslına sadık kalınmadan sinemaya uyarlanan romanlardır. bir replik bile değişse uyuz olurum. romandaki tadı vermez o film bana.
aha da burda ben paradoksa giriyorum işte, en sevdiğin roman diye sor, "hababam sınıfı", en sevdiğin film diye sor, sırf bana değil, memleketin yüzde seksenine sor "e hababam sınıfııı" cevabını alırsın.
lakin film ve orjinal roman oldukça farklıdır.
birincisi okul özel değil, devlet parasız yatılısıdır.
hafize ana yoktur
şaban bildiğimiz çalışkan, ezberci bir karakterdir
ferit diye bir karakter yoktur(muhtemelen kalem şakir'i oynayacakken o zamanki sükse nedeniyle ferit karakterine evrilmiştir)
mahmut hoca hafiften çakaldır, yine öğrencinin yanında yer alır, lakin okulun bahçesindeki erikleri toplatıp eve de gönderir.
olayların reisi tulum hayri'dir, böyle arka planda kalmaz.
domdom ali şişko değildir, zehir gibi de topçudur.
ama buna rağmen kitap ayrı, film ayrı zevk verir. yukarılarda biri yazmış "alman bilmem ne filminin uyarlaması" diye. höhhhh dedim, aşağılık kompleksi ve cahillik birleşince bu oluyor sanırım. ki orjinal roman ikinci dünya savaşı yıllarında geçmektedir. olsa olsa almanlar bu romandan arak yapmıştır.
serinin bokunun çıkmasına gelince, zaten hababam sınıfına kızların alınması büyük tehlike arz etmektedir. bunu da çatışma yaratarak halletmiştir senarist ve yönetmen, lezzetli olan kısmın son bölümünde. orada da bitmiştir zaten. sonrası rezilliktir, okula seksi sokmuşlardır, o masumiyet bitmiştir, sonrasında hoca ile öğrenci arasında aşk yaşatmaya kadar gitmiştir.
birgün eğer kültür bakanı olursam, "hababam sınıfı tatilde" den sonraki bütün filmlerden hababam sınıfı adını çıkartırım, mirasa saygı için. kerhane sınıfı deyin, abazanlar okulda diyin, sapık öğretmenim diyin, ne derseniz diyin adına.
"Eskiden idamlar sabaha karşı yapılırmış. Belli bir süre sonra idam yaklaştığında tüm dükkanlar açılmaya, esnaf satış yapmak için bağırıp çağırmaya başlamış.
Bunun üzerine aileler de o saatlerde sokağa çıkmaya başlamış ve idam vakitleri panayır havasına bürünmüş. Sonuçta da ölen bir adama bakarak gülen bir halk görüntüsü oluşmuş.
Ben de çöken eğitim sistemini anlattım. Hepimiz ölen bu sisteme bakarak güldük."
Anadolu yakasındaki adile sultan kasrında çekilmiştir. Mutlaka görülmesi gerektiği kannatindeyim, zira hababam sınıfı gözlerinizin önüne geliyor gezerken.