okurken, betimlemeleri sayesinde romandan çok fen bilgisi kitabı okuyor olduğum hissini uyandıran kitapların yazarı. "kitap" kelimesine eklediğim çoğul ekinden de anlaşılacağı gibi bu sıkıcı betimlemeler kitapları okumama engel olmadı, hatta okudukça fantastik romanların ilk örneklerinden birini veren bu yazarımıza duyduğum saygı gitgide arttı. yazarımız gerçekte, sokağa çıkıp oynamasına izin verilmeyen sonra ilerde insanlarla konuşmakta zorluk çekip her dakika hastalanan çocuklarınki gibi bir çocukluk geçirmiş ve büyüdüğünde erkek erkeğe içmeye, karı kızla takılmaya gidemeyip vakitlerini bu kitapları yazmaya harcamış ve şimdiki ününe kavuşmuştur. tamam kitaplar süper ama, yazık etmiş yine de kendine bence.
edgar allen poe'dan fazlaca etkilenmiş yazardır. yaşamının son yıllarında garip tikleri ve huyları dayanılmaz bir hal almış, 32 derecenin altındaki sıcaklıklarda duramıyormuş.
aynı zamanda metallica'ya efsanevi bir şarkı yazdırmış olmanın yanısıra *, the music of erich zann adlı öyküsüyle de beni benden almış kişidir.
kimi zaman tek bir taş parçasını bir sayfa boyunca betimleyebilen, buna rağmen okuyucuyu sıkmayan yazar. ayrıca öykülerinde karşılıklı konuşma neredeyse hiç yoktur ve çoğu öyküsü birinci kişi ağzından anlatılır.
kanımca Gotik Edebiyat yazarlarının efendisidir...* tümüyle kendine ait bir mitos yaratmıştır. Stephen King'in etkilendiği yazarların başında gelir. Öykülerindeki insan karakterlerini çoğunlukla, doğa üstü güçleri olan varlıklara karşı çaresiz, zayıf ve karşılaştıkları dehşetten ötürü delirmenin eşiğine gelmiş tipler olarak betimler. Öykülerinin tümü Dost Kitabevi tarafından üç cilt olarak dilimize çevrilmiştir.
the outsider ve the case of charles dexter ward gibi çok sevdiğim iki öykünün sahibi aşmış insan.Hayatı da en az öyküleri kadar ilginçtir.Anne ve babası aynı akıl hastanesinde ölmüşlerdir.iki yaşında alfabeyi öğrendi ve üç yaşında okumaya başladı.Annesi oğlunu bir kız gibi yetiştirmeye çabaladı,akıl hastalığı ilerledikçe oğlunu çirkin bir çocuk olduğuna inandırdı ve sonunda oğluyla tüm fiziksel teması kesti.Lovecraft ise annesinin gölgesinde dış dünyayla ilişkisi çok sınırlı bir biçimde astronomi ve mitolojiyle ilgilendi.Sağlık sorunlarından dolayı eğitimine devam edemedi ve bunun kendisine verdiği acı bazı öykülerinde görülebilir.Öyküleri döneminin pulp korku dergilerinde yayınlandı fakat kendisi hiçbir zaman öykülerini beğenmedi.Ayrıca bir dönem hayalet yazarlık da yaptı.Kendisine sadık küçük bir arkadaş çevresi vardı ve bunun dışında tüm ilişkileri mektuplarla sınırlıydı.Hayatı boyunca bir 18. yüzyıl beyefendisi gibi davranmaya çalıştı ve dönemin şivesini kullandı.1937'de 47 yaşındayken bağırsak kanserinden öldü.