o kadar yardımlaşma kurumu var iken bunlara gitmeyip çalan insanlara verilen ceza. bazı kişilerin yobazlık olarak gösterdiği durum. yeni aldığınız arabanız çalındıktan sonra aynı şeyleri söyleyebilecek mi diye sormadan edemiyorum.
Elin kesilmesi kararına götüren aşamalar.
- suçun sabitliği veya fail tarafından kabulu
- şahitler ( 2 yetişkin erkek veya 1 yetişkin erkek ile 2 yetişkin kadın )
Suç sabitse ve şahitler ile ispatlanmış ise hüküm hırsızlık yapan kişinin elinin kesilmesidir. Fakat infazdan önce mağdurdan , eğer mağdur bir kurum ise , yetkilisinden diyet talebi yapılır. Kısasa kısas , yani malın tazmini yada iadesi talep edilebilir. Malın iadesi mümkün değil ise muadil bir mal veya belirlenen bedel talep edilir. Fail bunları mal veya bedel ile karşılayamacaksa hizmet ile karşılayabilir. Bunu da yapmayacaksa hüküm elinin kesilmesidir.
Bu durumda da infazdan önce faili hırsızlığa götüren şartlar araştırılır.
- çaldığı mala ihtiyacı var mı?
- çaldığı malı karşılayacak maddi imkanı var mı?
Çaldığı mala veya getirisine ihtiyacı var fakat maddi imkanları müsait ise hüküm elin kesilmesidir ve mağdurun diyet talebine göre infaz edilir veya eli kesilir.
Çaldığı mala veya getirisine ihtiyacı ihtiyacı yok ise yine hüküm elinin kesilmesidir ve mağdurun diyet talebine göre infaz edilir veya eli kesilir.
Hırsızlığa iten bir neden daha kalıyor. Failin çaldığı mala veya getirisine ihtiyacı var fakat maddi durumu müsait değil. Can alıcı hüküm burada veriliyor.
Suçlu idareciler yoluyla " devlet "
Devlet faile yaşamını idame ettirecek bir iş veya şartlara göre işlenebilir arazi veya yetiştirebilir mal veriyor. Mağdurun zararını tazmin ediyor. Tüm bunlardan sonra fail aynı veya benzer suçu tekrar işlerse eli değil kolu kesiliyor.
Kısacası her hırsızlık yapanın direkt olarak eli kesilmiyor. Ama an gelip değil elini , kolunu bile kesebiliyor. Kanunlar toplumun refahı için ve caydırıcı olduğu sürece adildir. Hapse atıp besleyip çıkarıp tekrar aynı suçu işlemesini beklemek ne adildir ne de caydırıcı.
gidecek çok el olurdu bu ülkede, zaten oldukça çok olan hırsız, arsız, namussuz nüfusu gelen suriyeli akımıyla birlikte arttı. gerek başlardan gerek ayaklardan gidecek çok eller olurdu eminim.
iki ucu keskin kılıçtır, hukuki ve resmi kanunlar yürürlükte iken bile adalet asla %100 doğru tecelli etmiyorsa, bunu çok çok mecbur kaldığı için yapan insanlara bu cezayı vermek büyük insan ahı almaktır. ki birkaçyüzyıl önce kim bilir kaç kez başa gelmiştir.
islam sosyal bir dindir. Komşusu aç iken tok yatan bir -x- ülkenin kanunları, o ülkedeki tüm yoksulları, aç ve açıkta kalanları sahiplenmedikçe şer-i kaideleri uygulayamaz. Toplumu bilgilendirip emir ve yasakları / dini herkese açıkça tebliğ edip öğretmedikçe, suçun karşılığı cezai müeyyideleri açık ve net bir biçimde tüm topluma ilan etmedikçe işlenen suçlardan dolayı sorumlu tutup topluma ceza kesemez. Şer-i ahkamı Bilmeyenler sorumlu tutulamazlar. Tebliğ devletin işidir.