her su sesi ağlatır, her kırmızı renk kanatır.
bütün gece gözyaşınla sırılsıklam ettiğin yastığa sarılıp uyumaya çalışmışsındır. ama boğazındaki düğüm aman vermez. yutkunursun canını acıtır, yutkunmazsan nefesini tıkar, çözülse hıçkırık olacak, öyle bir düğüm.
geceler süren bu uykusuzluk faslı devam ederken bir yandan da hayatın devam ediyor olduğu gerçeği nasıl koyar insana. o uykusuzlukla işyerinde bayılacak hale gelirsin ama zorundan sırıtırsın bir şey soranlara. eve dönüşte 4 km'lik yolu yürürsün sallana sallana. yağmur yağıyordur ama nasıl... bakan meraklı gözlere aldırmaz devam edersin adımlamaya. eve dönüp de anahtarla açtığın kapının karşısından boy aynasında kendini gördüğünde bir kez daha kopar yüreğinin en titrek teli. aynanın önüne diz çöküp hıçkıra hıçkıra ağlarsın. için sırılsıklam, dışın sırılsıklam. kulağından hiç gitmeyen bir dram sahnesi müziği eşlik eder hüznüne. güneş doğmuş, güneş batmış, farkında bile olunmaz. zaman mefhumunu çoktan yitirmişsindir. dua edersin bi yandan gayriihtiyari. allahım! diye başlayan yardım temennileri. geçecek hepsi diye fısıldar bir ses içten içe. hepsi geçecek. şifalı bir zaman gelecek ve her şeyi iyi edecek...
böyle bir şeydir hüznün dibine vurmak.
gözünün önüne sürükler yaşanmış her ne varsa, zihnine çiviler geçmiş zaman sahnelerini.
her şeye rağmen hüzün en çok yakışandır bize.
nasıl olsa geçecektir. zaman ilaçsa her şeye, şimdi ecza sormak zamanıdır dakikalardan...
hüznün dibine vurmak güzeldir.
yaşadığını hissettirir insana. çok gerçektir çektiğin acılar. hayat gibi... ve bilirsin daha kötüsü olmaz zaten dibe vurmuşsundur. er geç toparlanıp kendine geleceksin.
kalbinin her köşesi toparlanıp yeniden hüzünden başka bir şeyler hissettiğini farkettiğinde artık acı seni olgunlaştırmış, tecrübelerine bir yenisini eklemiş ve gözlerinde yaşanmışlığın verdiği derinlikler taşıyor olacaksın.
iyidir hüznün dibine vurmak insanı daha bir insan yapar .