şimdi azizim bu benim başıma gelmiş bir olay... şarköy sahili bilen bilir... kocaman bir bahçe içinde dipdibe dizilmiş dubleksler vardır. hatta bu evler o kadar bitişiktir ki balkonları arasında herhangi bir duvar yoktur. yani isteyen yandaki evi rahatça taciz edebilir.
velhasıl, sıcak bir yaz gecesi bu dublekslerin birinin balkonunda pek sevdiğim bir insan ile oturmakta ve havadan sudan konuşmaktaydım. bu muhabbet ortasında yan evden sinir bozucu gıcırtılar duymaya balşadık. önceleri hafiften rahatsız eden bu ses dakikalar içinde kafa siken bir gıcırtı topluluğuna dönüştü. meğer yan taraftaki balkonda bir insancık beşikte sallanıyormuş...
balkonunda oturduğum güzel insan hemen o anda bir fikir üretti... yağ! içeri girdi ve deli gibi yağ aramaya başladı. sıvı yağın bitmiş olduğunu gördü ve geri yanıma geldi. birkaç dakika sonra tekrar içeri girdi ve elinde 24 faktör bir güneş yağıyla çıkıverdi. ben ne olduğunu anlayamadan o güzel insan yan balkona geçti ve beşikte şekerlemekte olan herife;
- pardon, beşiğin sesine sinir oldum. siz yatın ben şu yağı bir süreyim.
deyiverdi.
sonuçta güneş yağını beşiğe sürdü ama işe yaramadı. bunu farkeden beşikli adam ise beşiğinden kalkıp içerde şekerlemesine devam etti.
beşik ise o günden sonra hiç güneş yanığı olmadı.
bir dahaki sefere ise kına yakıcaz inşallah.