dünyada en çok korktuğu şey, yabancıları çeken, huzurlu ve sessiz kalmasına izin vermeyen, kendi güzelliği olan kadın.
popüler? hayır, pek popüler değildi. yani küçük fakültedeki herkes onu tanımıyordu. ayrıca flört ve eğlence konusunda uçuk davranmazdı. herkes ona hayrandı. nasıl olmasın ki? iri güzel gözleri, küçük burnu, beyaz tenine dağılan saç telleri, formda bir vücudu vardı. yanından geçerken bakmaya kıyamazdım. gözlerim tenine değse, zannederdim ki teni çizilecekti. öyle güzeldi. bir gün, üç fırlama çocuk yanından ayrıldıktan sonra, kitabımdan başımı kaldırıp onu izlemeye koyuldum. önce gözleri doldu. rüzgar esiyordu. saçları tenine yapışıyor, elleriyle saçlarını çekmek istemiyordu. güzel olduğunun farkındaydı. güzel olduğu için de asla yalnız ve rahat kalamayacaktı. bir an için imrenerek benim gibi kitap okuyan, dünkü maçı konuşan, dedikodu yapan, ders çalışan normal insanlara gözlerinin kaydığını ve imrendiğini sandım. o sırada masasına oturan uzun boylu çocuk onu görüş açımdan çıkardı.
yine yalnız kalamamıştı. yine kafasından taşanları dinleyecek fırsatı bulamamıştı. sustum. konuşmaya başladılar.