%54'ü * iki resim çizdim diye kendini sanatın elçisi sanan , gel gör ki ülkemizde giderek büyüyen apolitik , bana dokunmayan yılan bin yaşasıncı gençliğin temelini oluşturan öğrenci tipidir. arkadaş ortamlarından tut , yaşadığı yerlere kadar sahtedir. sırf marjinallik uğruna yapmadıkları , girmedikleri saçma ortam yoktur. dışarda jazz evde serdar ortaç dinleyen tiplerlerdir bunlar.
gene bu insanlar, bar - club tarzı mekanlarda eline bir bira alarak , o bira sidik kıvamına gelene dek yerinde "dum tıs dum tıs" nidalarıyla tepinirler. **
kolay öğrenciliktir. ''hangi insan sevdiği okulu okuyabiliyor*'' sorusunda verilebilecek cevaplardan biri olan güzel sanatlar fakültesi zorlanmadan her türlü dersten geçilen bir alandır. şöyle ki; biz resim okuyoruz arkadaş ne anlarız ingilizceden tarihtencilik sayesinde hocaların genişliği yardımıyla yatarak okul geçer hatta onur belgesi bile alabilirsin.
mezun olduğunda hiç birşey olduğunu anladığın fakülte öğrencisisindir. ingilizce her alanda karşında eli maşalı sokak kadını gibi bekler durur. ayrıca güzel sanatlar her zaman güzel sanatlar eğitimi bölümünden üstün olduklarını düşünselerde mezun olduklarında yaşayacakları en büyük acı öyle olmadığını farketmek olacaktır. büyüklerin dediği ''öğretmen ol hayatın kurtulsun.'' cümlesi gerçekten günümüz itibariyle gerçektir. sanat para etmeyen, okulda eğitim saatinin bile bir saat olduğu günümüzde ne kadar ressam olunursa o kadar ressam olacaksınız. *
terabentin kokusundan bütün bir yıl boyunca kafası güzel gezen öğrencidir. çizecek model bulamamaktan yakınırlar ama aralarından bir tane gönüllü çıkıp da şövalenin karşısına oturmaz. hep çizme, boyama derdindelerdir; televizyon kadar cansızdırlar, seyredilmeyi severler, seyretmek onlar için angaryadır . velhasıl gariptirler, kafaları güzeldir ama cana yakındırlar.
kelimelerle tarif edilemeyecek bir şeydir.Rahatsınızdır ama yine de bir disiplin içerisindesinizdir.Heran bişeyler düşünür bulursunuz kendinizi.herkesden farklı bakmayı görmeyi düşünmeyi bir süre sonra kavrarsınız,ve bu istem dışı gelişir.
sabahlara kadar proje yapmak için uyanık kalırsınız.notlama konusunda ise tam bir göreceli durum oluşur.Doğru diye birşey hocanın güzel anlayışına ya da zevkine göre şekillenir.ruh hali de çok önemlidir tabi bi işi 1 saat önce beğenen hoca 2 saat sonra yerden yere vurabilir.
söylenildiğinin aksine yatarak sınıf geçmez gsf liler sinir krizleri geçirirler bilakis.
ne olursa olsun farklıdırlar herkeslerden.
teknik üniversitelerde her daim zor olan öğrencidir. hele bir de odtü'deyseniz. hele bir de tasarım öğrencisiyseniz.
jürileri sizi mahveder, stüdyolarda sabahlamak zorunda kalırsınız. ama istediğiniz bölümdeyseniz hayat size güzeldir dışarıdan bakan birisi için.
yeteneği falan geçtim, her birisinin ayrı bir kafada olduğuna kanaat getirdim ben bu öğrencilerin. evet, kendimden biliyorum.
millet sadece sınav zamanı ders çalışarak okul bitirir ama bu öğrenciler devamlı bir şeyler çizer, boyar, tasarlar. devamlı hocalar kontrol eder, birnevi ödev, hoca beğenmezse baştan başlar, bir tane ödev için kırk tasarım yapar çünkü hoca içlerinden seçecektir. sadece bir dersleri değil, on dersleri de böyledir ve bir derse en az üç proje -ki bir proje birden fazla konu içerebiliyor- yaparlar dönemlik. vizeye yetiştirme derdi ayrı finale yetiştirme derdi ayrı ara ödevleri yetiştirme derdi ayrı. her gün durmadan bunları yaparlar ve sonunda hocadan düşük not alınca kafayı yer.
oda arkadaşları hukuk okuyorsa onların okula bile gitmediğini görüp iyice delirir.
güzel sanatlar okumak kolay değil, sağlam bir sinir ve sabır gerektiriyor.
bir de benim gibi tembelse, son güne bırakırsa aha böyle uykusuz kalır.
davulun sesi uzaktan hoş gelir. ama o bölümü okuyan öğrenci bilir ne çektiğini herkes yata yata okuyor der sevdiği iş der ama aslında gerçekler öyle değildir. hem ygsye hem resim kurslarına gider kimileri sadece test çözerken o hem test çözer hem atölyelerden çıkmaz. zar zor geçecek kadar bir puan alır çünkü hem resim hem dersler çok yormuştur. aldığı o puanla girebileceği üniversiteleri belirler daha bitmemiştir. o üniversitelerin sınav tarihine kadar gece gündüz resim çizer. sınav tarihi gelir kısa sürede harikalar yaratması gerekmektedir. ama adaletli sınav sistemi yüksek puan alan kişileri yetenekli kişilere tercih eder. 2000 kişinin girdiği sınavda 20 kişi alınacaktır ve o 20 kişinin için de olması gerekmektedir. tam kazandım rahatım artık diyeceği zaman tam bir hayal kırıklığı yaşar. çünkü hocalar her hafta proje ister sürekli hayal güçlerini zorlarlar. her gün sabahlara kadar çalışırlar ve aynı zaman da vizelere çalışmak zorundadırlar. herkes güzel sanatlarda okuyamaz herkes sanatçı olamaz.
okuyan kızların muhakkak götü kalkık olur. mezun olduktan sonra bu göt kalkıklığı tabi ki de geçer.
sanırsın fizik, genetik, mühendislik falan okuyor tipini siktiklerim. tuvalin üzerine bir kaç tane sikim sonik resim yapıyorsunuz o kadar. gerçekten yetenekli olanları tenzih ederim.
bunların bölüm başkanları da böyle. kendilerini HENRY MOORE falan sanırlar.
