zamanında bir hatun tanımıştım. kime sorsan hastaydı hatuna. neyse, hep birlikte bir gün evde toplandık. içiyoruz, yiyoruz vs. hatun kişisi biraz rahatsız. yüzünden gözlerinden belli. acı çekiyor gibi görünüyor. o halsizlik ile elindeki bira şişesini yere düşürdü. ortalığı batırmama heyecanı ile yere aniden eğildi ve bira şişesini almak istedi. o sırada zart diye bir ses. ama, öyle böyle değil. sanırsın ki gök gürlüyor. kimse hatunu bozmak istemiyor. herkes anlamamış gibi yapıyor. ama anlamamak elde mi? iki üç saniye geçti. bir sessizlik oluştu. büyük bir sessizlik... ardından o koku ortalığa yayılmaya başladı. çürümüş yumurta, küflenmiş peynir, izmir'in bütün lağımları patlamış gibi. of... hiç sormayın. sonrasında hepimizin hatuna olan ilgisi azalmaya başladı. hatunun bütün forsu gitti. dolayısıyla, asla ama asla güzel kadının osuruğunun mis kokacağına inanmayın. leş gibi kokar bu meret. özellikle fiziksel güzellik işin içinde var ise, hele ki o kadın göbeği açık kıyafetler tercih ediyorsa... eyvahlar olsun...